BÖLÜM ❅ 28: "GURUR VE HUZUR"

2.5K 260 212
                                    

Multi; Sezgin Alkan, Şanışer – Yine Bana Kalırım

Selamlaaaar!❤️ Vize haftama giriyor olmama rağmen kendimi yazmaktan alamıyorum. Biraz kısa bir bölüm oldu ama içerisinde çok fazla olay var, umuyorum ki bölümü beğenirsiniz.

Bölüm Uyarısı!
Son kısmı okuduğunuzda dizleriniz parçalanabilir, ben yazdıktan sonra dakikalarca ekrana baktım. Güllü yara bantlarınızı yanınızda tutun. 🤝

Emeğimin karşılığı olarak oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen. Hepinize keyifli okumalar!

 Hepinize keyifli okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 28
"GURUR VE HUZUR"

İkimiz için de orta yol olacak bir kafenin açık otoparkına arabamı park etmiş, camıma vuran yağmur damlalarının düşerken izlediği yolu seyrediyordum. Yalçın'ın yanına gitmem gerekirken onu erteleyip Sıraç'la buluşmam, muhtemelen Yalçın'ın hiç hoşuna gitmeyecekti ve önümüzdeki birkaç hafta boyunca, belki de stajım bitene kadar canımı okuyacaktı. Geri döndüğümde elimde iyi bir bilgi olmasını umut ediyordum, en azından Yalçın'ı merhamete getirecek bir şeyler olsa benim için çok iyi olacaktı.

Tüm bunlar bir yana, Sıraç'ı göreceğim için maalesef heyecanlıydım. Ona karşı nasıl bir tavır alacağımı bile bilmiyordum, ki normalde birine nasıl davranmam gerektiğini düşünen biri kesinlikle değildim. Ona kırgın olduğumu göstermek istiyordum, neden kırgın olduğumu bilmiyordum. Beni üzdüğünü söylemek istiyordum, nasıl üzdüğünü açıklayamıyordum. Bana bir şey vadetmemişti, aramızda küçük bir çekimden fazlası yoktu; yani o ablası için telaşlanırken beni görmezden geldiğinde aslında suçlu değildi.

Bunu görebiliyordum ama bunu kabullenemiyordum çünkü hislerim, mantığımın aksine hâkimiyetini elime alabildiğim bir alan değildi.

Arabamın sağ camı tıklatıldığında o kadar dalmıştım ki, korkuyla yerimde sıçradım. Ben başımı sağ tarafıma çevirirken siyah kaşe kabanı içerisindeki Sıraç çoktan arabamın kapısını açtı, içeriye oturup kapıyı arkasından kapattı. Berrak bakışları bana döndü, dudaklarını birbirine bastırmıştı. Üzerinde bariz bir gerginlik vardı, aynı benimki gibi; ancak çekingenliğinin de farkındaydım.

Birbirimize bakarak sessizce geçirdiğimiz beş saniyenin sonunda gözlerimi ondan aldım, ellerim arasında rulo hâlinde katladığım kâğıda çevirdim. "Nasılsın?" diye sordu.

"İyiyim," Elimdeki kâğıdı ona doğru uzattım. "Bu adamı tanıyor musun?"

Sohbeti uzatmak gibi bir girişimde bulunmadığım için bir süre bana baktı, hafifçe kaşlarını kaldırdı ve daha sonra alt dudağını hafifçe dişleyerek ona uzattığım kâğıdı eline aldı. Oturduğu koltukta kıpırdanıp daha rahat bir hâl alırken gözleri kâğıttaydı, olayı anlamaya çalışarak onu incelediği süre boyunca onu seyrettim. Güzelliği bu sefer canımı yaktı, gözlerimi hızla ondan alarak ön cama düşen yağmur damlalarına geri çevirdim.

İNFİLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin