BÖLÜM ❅ 10: "ON YEDİDEN YİRMİ ÜÇE"

3.9K 276 93
                                    

Multi; Billie Eilish - Everything I Wanted

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınnn... Keyifli okumalar <3

BÖLÜM ❅ 10"ON YEDİDEN YİRMİ ÜÇE"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


BÖLÜM 10
"ON YEDİDEN YİRMİ ÜÇE"

Gerek Ankara'da geçirdiğim altı aylık stajım boyunca, gerek İstanbul'daki staj dönemim boyunca bir sürü akıl almaz soruşturmanın tanığı olmuştum. İnsanoğlunun katlanabileceği en çetin acıları omuzlayan onlarca yüz görmüş, dudak uçuklatan şeyler duymuştum. Tüm bunlara rağmen notlarını tutup dosyalarını okuduğum hiçbir dava bana, içerisine düştüğüm durum yüzünden girdiğim şoktan çıkmamı öğretememişti. Hareketsizce yatan bedenden tek farkım, ayakta dikiyor olmamdı.

"Ellerini havaya kaldır, polis!"

Sema'nın yanımdan geçtiğini göz ucuyla fark ettiğimde, ciğerlerime saplanmış nefesi titrek bir şekilde geri verdim. Bakışlarımı yerde yatan adamdan aldım, çelimsiz bir vücuda sahip olan genç adama baktım. Sema'ya bakıyordu ve gerek elindeki silahla gerek silahla vurduğu yerdeki adamla ne yapacağını kestiremeyen toy bir çocuk olduğunu yüzündeki ifadeden çıkarmam zor olmadı. Sema, belinden çıkardığı ve iki eliyle temkinli bir şekilde tuttuğu silahını, karşısındaki gence doğrulttuğunda genç çocuk hareketlendi. Gencin arkasına dönüp koşmaya başlaması ve Sema'nın hızlıca peşinden ilerlemesi üç saniyenin içine sığmıştı.

Birkaç adım önümdeki Sıraç'ın donmuş bedeninin arkasında, aynı onun gibi dururken gözlerim gittikçe uzaklaşan kovalamacadaydı. Otoparka çıkan köşeyi dönmeden evvel, arkasından koşan Sema'ya bakan gencin çarptığı çöp konteynırından gür bir ses çıktı ve peşi sıra metal silah yere gür bir şekilde düştü. Yere düşen silahını almaya fırsat bulamayan genç, cılız bacaklarını zorlayarak tekrar koşmaya başladığında Sema'nın, "Teslim ol!" diyen bağırışı tüm karanlık patikayı inletti. Silahını düşüren genç ve Sema peş peşe gözden kaybolduklarında, karanlık patikada yerde hareketsizce yatan bedenle baş başa kalmıştık.

Damarlarımın içerisinden kan değil, saf adrenalin akıyordu.

Soluk alışverişlerimi kontrol etmeye çalışıp ileriye doğru bir adım attığımda, kendimi kaybedip bir yere tutunma ihtiyacı duymamak için elimden gelen çabayı sarf ediyordum. Sıraç'ı ve diğerlerini de gerimde bırakıp yerde yatan adama doğru ilerlerken yumruklarımı sıkıyordum. Beton zemine yayılan koyu sıvı, kokusu çöp kokusunu bastıran kandan başka bir şey değildi. Sırt üstü yatan adamın yanına vardığımda dizlerimin üzerine çöktüm, hasar almış bölgeyi görebilmek için adamın ceketini kenara doğru sıyırdım.

Soğuk betonu ve parmak uçlarımı boyayan kanın merkezi, adamın sağ göğsüydü. Kanamayı engellemek için telaşla büyümüş gözlerimi etrafta, bir kumaş parçası bulabilmek adına dolaştırdım. Ancak, sokağın diğer kısmında donakalmış birkaç insan bedeni haricinde bir şey bulamayınca tek bir an duraksamadan üzerimdeki bordo kazağı omuzlarımdan sıyırdım. Altımdaki siyah askılı atletimle kaldığımda kış soğuğu bedenime birer bıçak gibi saplandı ancak bunu dert edemeyecek kadar başka şeylere odaklanmıştım. Tüm algım, yerde yatan adamın kanamasındaydı.

İNFİLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin