BÖLÜM ❅ 13: "İFTİRA"

2.8K 257 114
                                    

Multi; Lana Del Rey - 13 Beaches

Selamlar! Umarım bölümü severek okursunuz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

 Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 13
"İFTİRA"

Tüm hafta boyunca Yalçın'ın üstlendiği intihar süsü davasına kafa yormuş ve cinayet üzerine birkaç hikâye yazarak bunları Yalçın'a sunmuştum. Dosya işleri ve izlenecek birkaç mahkemelerin olduğu sıradan bir hafta yerine yoğun ve yorucu bir hafta geçirmiştim. Öyle ki Sıraç'la üzerinde olduğumuz işimizi neredeyse unutmuştum, ta ki cuma günü eve yorgun argın gelip kendime bir filtre kahve yaptığımda Sıraç'tan gelen mesaja kadar.

Sıraç Emir Yıldırım: Yarım saate kadar evinin önünde olurum. Gidip şu grup arkadaşlarınla konuşalım.

Sıraç Emir Yıldırım: Çok emrivaki gibi oldu ama Mali'yi ancak şimdi boş buldum. Kusura bakma, umarım müsaitsindir.

Eğer bana onun kabalığına sinirlenmem için birkaç gerekçe verseydi işim daha kolay olabilirdi ancak gel gör ki böyle bir şey pek mümkün değildi. Üzerime düzgün birkaç şey geçirip hafif bir makyajla kendimi iyi hissetmemi sağladığım sırada, işten eve gelen Sema kiminle buluşacağımı elbette anlamıştı. Ben tamamen hazırlanıp asansörle aşağıya indiğimde, tam apartman kapısını açarken montumun cebinde çalan telefondan gelen aramanın kimden olduğunu tahmin etmek zor değildi. Aramayı yanıtlamamıştım, zaten kapıyı açtığımda karşımdaki siyah Mercedes Benz markalı büyük aracın şoför koltuğunda oturan Sıraç, telefonunu kulağında tutarken beni görmüştü.

Buz gibi keskin ancak yağışsız havada hızlıca yürüyerek arabaya yaklaştım ve ön koltuğun üç numaralı saç tıraşına sahip Mehmet Ali tarafından dolu olması sebebiyle arka koltuğa yerleştim. Sıraç kafasını çevirip bana, "Hoş geldin," dediğinde dudaklarıma sahiciliği tartışılacak bir gülümseme yerleştirdim.

"Hoş buldum."

Mehmet Ali, Sıraç'ın koltuğuyla arasındaki boşluğa kolunu uzatarak bana el salladı ve, "Nasıl gidiyor görüşmeyeli?" dedi keyifli bir ses tonuyla. Sıraç durmadan arabayı çalıştırdı ve evimin olduğu sokaktan çıkarak hızla yol aldı.

"İyiyim, teşekkürler. Senin nasıl gidiyor?"

"Yoğunluktan kusacağım artık," Sesinde hiçbir gerginlik veya samimiyetsizlik yoktu. Sıraç'ı bilemem ama bu adam gerçekten bir yılandı ve üzerinde şeytan tüyü olduğuna dair bahse girerdim. "O yüzden sizi biraz bekletmek zorunda kaldım."

"Saçmalama," dedim onun müsait olacağı bir zamanı beklediğimizi kastederek. "Bunu yapmak zorunda değildin, teşekkür ederim."

"Ne demek? Sıraç'ın şizofren olup olmadığını anlamak için buraya onunla gelmek zorundaydım çünkü bunlardan bana bahsettiği ilk an onu Bakırköy'e kapatacağımızdan emindim." Mehmet Ali'nin keyifli kahkahası arabayı doldurdu. "Demek ki Sıraç şizofren değilmiş çünkü sen suratını bile buruşturmadan onun arabasına bindin."

İNFİLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin