BÖLÜM ❅ 32: "SESSİZ AF"

4K 309 629
                                    

Multi; Jesse Ruben - This Is Why I Need You

Merhabalar!

Geçen hafta iki farklı sınavım olduğu için bölüm yetiştiremedim ama onun yerine upuzun bir bölümle geldim. Final haftam yaklaştığı için önümüzdeki bölümün ne zaman geleceğine dair bir şey söyleyemiyorum ama bu upuzun bölümle idare edin. O zamana kadar da koyduğum sınırları geçmenizi rica edeceğim.

SINIR:
100+ OY
500+ YORUM

Bölüm o kadar uzun ki yorum sayısını kolaylıkla geçebileceğiniz yüzlerce satır var. Umarım bölümü seversiniz ve keyifle okursunuz. Ben gerçekten aşırı eğlenerek yazdım. Hepinize iyi okumalar. ❤️

 ❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM ❅ 32"SESSİZ AF"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 32
"SESSİZ AF"

Salondaki koltukta dirseklerimi dizlerime yaslamış oturuyor, elimdeki telefonda gezinirken sıkıntıyla ekranı kaydırıp duruyordum. Dün gece ne kadar erken uyursam uyuyayım birikmiş yorgunlukların acısını uzun süre uyuyarak çıkartmıştım. Yalnızca bir ara Sema işe gitmeden önce kalkmış, onu kucaklayıp evden göndermiştim ve sıcak yatağıma gidip yatmaya devam etmiştim.

Sonunda şiş gözlerle uyanıp bugün çıkacağımız yolculuk için hazırlanmaya başladığımda, arka planda çalan şarkı yüzünden ağır davranmak hiç rahatsız edici gelmemişti. Bir ara Öykü'yle telefonda uzunca konuşmuştuk, yanına neler alacağından bahsetmişti ve sağ olsun, sırf bu yüzden unutmak üzere olduğum her şeyi küçük bavuluma eklemeyi akıl edebilmiştim.

Cuma günü saat öğlen üçü geçerken tamamen hazır bir şekilde Sıraç'ın geldiğini haber vermesini bekliyordum. Aramasını aldığım anda evden çıkabilirdim çünkü beyaz montum ve kahverengi tonlarındaki atkım hemen koltuğun üzerindeydi. Kıyafetlerimi koyduğum küçük bavul ve diğer ıvır zıvırları sıkıştırdığım bir küçük sırt çantası da dış kapının önünde duruyordu.

Evin zili beklenmedik bir şekilde çalınca oturduğum yerden ayağa kalktım, telefonumu kot pantolonumun arka cebine sıkıştırıp yürümeye başladım. Bileğimin durumu dünden iyiydi, en azından buna alışmıştım ve hayatımın bir dönemi boyunca topallayarak yürümek buna tekrardan uyum sağlamamı kolaylaştırmıştı. Yine de ayağımın üzerine düzgünce basmanın canımı yaktığını itiraf etmem gerekti.

İNFİLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin