-Ertesi gün sabah-
"Ya başım başım.."
Ela uyandığından beri söylenip duruyordu.
"Dur getiriyorum sana ağrı kesici."
E ben demiştim ki dün gece başın ağrır diye. Dinlemeyip direkt uyursan böyle olur.
"Ya Furkan ama ağlayacağım şimdi ağrıdan."
Doldurduğum suyu alıp ilaçla birlikte Ela'nın yanına gidip koltuğa oturdum.
"Aç bakalım ağzını."
Ela ilacı içtikten sonra kanepe de yatmaya devam etti.
"Bilseydim içmezdim bu kadar."
Ela'nın başındaki yastığı alıp oturduktan sonra başını dizlerime yatırdım.
"Furkan bak benimle uğraşacaksan hiç uğraşma. Havamda değilim valla. Durduk yere kavga etmeyelim."
Bir şey söylemeden saçlarını okşayıp başına masaj yapmaya başladım.
"Kavga etmiyoruz ki uzun zamandır. Sen fark etmiyor musun?"
"Farkındayım."
"Ela.. Böyle seninle yaşamak çok güzel."
Güldü sadece. Sanırım başına masaj yapmam hoşuna gidiyordu.
"İyi anlaşan iki ev arkadaşı gibi olduk. Evlendiğimiz zaman bana şu bir ayı zehir edeceğini düşünmüştüm."
Bir şey diyemedim. Haklıydı.. Ama bilse bende ne zor durumda hissetmiştim kendimi o gün.
"Özür dilerim. Elin çok acımış mıydı o zaman?"
"Yok. Elimin acısını hissettiğim başka acılardan aklıma bile gelmedi."
"Başka şeylere de mi üzüldün?"
Ben o gün benimle evlenmek istemediği için kötü hissettiğini düşünmüştüm.
"Boşver. Düşünmek istemiyorum şu an onları."
"Peki. Üstüne gelmek istemiyorum."Ela başını ovan ellerimi tutup oturur pozisyona geldi.
"Dün gece çok zorladım mı seni? Çok fazla içmediğim için iki kadehten sonra devriliyorum. Birazda bünyemden kaynaklanıyor sanırım."
"Ela beni zorlamadın da sana söylemem gereken bir şey var. Sonra haberlerden görüp kızma bana."
"Ne oldu?"
"Bak peşinen söylüyorum ben bir şey yapmadım. Sen yaptın."
"Merak ettim Furkan. Ne yaptım onu söyle."
"Beni şey yaptın."
"Ay yatağa falan mı attım?"
Söylediği şeyden hemen sonra kahkaha attığımda koluma vurdu.
"Ne gülüyorsun be?"
"Ela şu haline bak. Hem miniciksin hemde beni yatağa atıp atmadığını tartışıyorsun. Hem ayrıca beni yatağa atsan niye sana haberlerden görürsen kızma diyeyim?"
"Tamam yine mantıklı mantıklı konuşuyorsun." dedikten sonra kanepenin kırlentini kucağına alıp sarıldı. "Ne yaptım peki?"
"Öptün."
Duyduğu şeyden sonra gözlerini sımsıkı kapattı benim minnak karım.
"Özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim."
"Özür dileme." dedim gülerek. "Bir şey olmaz."
"Nasıl olmaz ya? Ben öpmüşüm seni."
"Güzeldi."
Ela ikinci kez koluma vurduğunda acıyla inledim.
"Ah! Acıdı ya."
"Acısın diye vuruyorum zaten. Niye hoşuna gitmiş gibi konuşuyorsun?"
"E gitti çünkü."
"Bak sinirleniyorum." dediğinde ayağa kalkıp ellerimi teslim olur gibi kaldırdım.
"Tamam demedim bir şey. Acıktım ben kalkta bir şeyler yiyelim."
Ela istemeye istemeye yerinden kalkıp peşimden mutfağa geldi.
"Ne yesek ki?" dediğinde mutlu olmuştum. Galiba bu evde ilk kez güzel bir kahvaltı edecekti.
"Bende hazırlayabilirim ya da dışarıda da edebiliriz."
"Uğraşmayalım ya. Dışarıda edelim."
"Tamamdır. Üzerini değiştir de çıkalım. Kahvaltıdan sonra seni evimize bırakırım. Bende işe geçeceğim."
"Olur." dedi Ela odasına doğru giderek. Bende arkasından öylece onu izliyordum. Hem dikkat ettiğim bir şey vardı. Ela beni öpmüş olmasını düşündüğüm kadar sorun etmemişti.
Belki de bana karşı bir hissi-
Aklıma gelen şeyi geri iteledim. Zaman gösterirdi her şeyi.
..🦋❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptela / Yarı Texting
Fanfiction@Kuymakcibasi: Sana çok aşığım be kuymaklı kekim. @Kuymakcibasi: Bu his nasıl biliyor musun? Hani böyle eskiden, biz küçücükken babamız mahalle bakkalına gider, beyaz şeffaf poşetlerde ekmek alır ama o ekmeğin içine de birkaç tane bizim için çikola...