Yusuf'la olan o can sıkıcı konuşmadan sonra direkt evime gelmiş ve soğuk bir duş almıştım kendime gelmek adına.
Farklı davranıyordu. O sanki onun gözünün içine bakarken beni hiç umursamayan bir adam olmaktan uzaktaydı şimdi. Bu ilgisi sadece birkaç ay önce olsa ne çok şey değişirdi aslında ikimizinde hayatında.
Akşam olmak üzereydi. Hava karardıkça ortamdaki sessizlik beni hapsediyor ve bu sessizlik odadaki saatin tik tak seslerini duymama neden oluyordu. Bu gerçekten sinir bozucuydu. Yapacak hiçbir şeyim olmadığı için oturmuş televizyona bakıyordum ama bana göre televizyon izlemek fazla sıkıcıydı. Furkan gelene kadar böyle sıkılacaktım anlaşılan. Ekrandaki diziden bir süre sonra gerçekten sıkıldığımda telefonumu elime alıp sosyal medyada dolanmaya karar verdim. Akışıma düşen ilk fotoğraf Julia'nın yarım saat önce attığı Yusuf'la olan fotoğrafıydı.
Evlenmiş olmama rağmen bunu hala söyleyebiliyordum. O ikisi bence birbirine hiç yakışmıyordu. Belki önemli olan bu değil sevgiydi ama ben sevemiyordum bir türlü Julia'yı. Bu fotoğrafı geçmeliydim. Öyle de yaptım. Öylesine dolanırken evin kapısının açılması ve kapanması bir olmuştu. Sertçe çarpılan kapı beni korkuturken hızla ayağa kalktım.
"Furkan sen misin?"
Önce ses gelmedi. Cesaretimi toplayıp kapıya doğru gittiğimde Furkan'ı görmemle rahatladım.
"Neden ses vermedin?" dedim derin bir nefes alarak. Arkası dönük ceketini asıyordu. Sonra bana baktı. Yukarıya doğru yaptığı saçları dağılmış ve doğal hali yani kıvırcıklığı ortaya çıkmıştı. Gözleri kıpkırmızı ve yüzü de soluktu.
"Korkuttum mu güzelim?" dedi tüm bunlara rağmen.
"Furkan iyi misin?"
Gülümsedi.
"Korkma. Kötülere bir şey olmaz değil mi?"
"Kötü biri değilsin ki?"
"Sadece sana kötü değilim."
Başka bir şey söylemeden doğruca yukarı çıktı. Sanırım odasına çıkıyordu. Öylece kalakalmıştım o gittikten sonra.
On- on beş dakika kadar bekleyip sonra da dayanamayıp bende yanına gitmeye karar verdim. İyi değildi ve ben yanında olmak istiyordum.
Odasının önüne geldiğimde biraz bekleyip kapıyı çaldım.
"Furkan.. Gelebilir miyim?"
"Gelme Ela."
Ağlıyordu.. Her ne olduysa iyi değildi.
"Gelmek istiyorum ama."
"Her zaman kaçıp gitmek istediğin bu odaya şimdi girmek mi istiyorsun?"
"Açıyorum kapıyı." dedim sorusuna cevap vermeyerek. Ses gelmeyince de içeri girdim. Üzerini tamamen çıkartmış bir tek boxerı vardı altında.
"Evde ne zamandan beri böyle yatıyorsun?"
"Beni kocan olarak görseydin yatakta bir tek böyle uyuyabildiğimi biliyor olurdun Ela."
"Sinirli gibisin. Bundan nasibimi alır mıyım?" dedim gülümsemeye çalışarak.
"Sana bağırmak gibi bir kere yaptım. Sinirimi senden bir kere çıkardım. Bir daha yapmam."
Sakince yatağa oturduğumda kolunu okşamak istedim. Elimi tenine değdirdiğimde gülümsedi.
"Dizlerine yatabilir miyim?"
"Karıcım demiyorsun bana artık." dediğimde başını dizlerime koydu. Saçlarını okşamaya başladığımda rahatladığını anlıyordum.
"Keşke karım olsaydın.. Keşke sana dokunmama izin verseydin.. Keşke tek ailem olsaydın. Herkesten nefret ediyordum. Bir tek senden-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptela / Yarı Texting
Fanfiction@Kuymakcibasi: Sana çok aşığım be kuymaklı kekim. @Kuymakcibasi: Bu his nasıl biliyor musun? Hani böyle eskiden, biz küçücükken babamız mahalle bakkalına gider, beyaz şeffaf poşetlerde ekmek alır ama o ekmeğin içine de birkaç tane bizim için çikola...