"Dur şunu da bir ye."
Eve gelince Furkan'a kahvaltı hazırlamak istemiştim ama o yemiyordu sürekli bana yediriyordu.
"Furkan gerçekten almıyor içim." dedim ağzıma zorla sokmaya çalıştığı ekmeği iterek. O da oflayıp yemediğim ekmeği ağzına attı. Son zamanlarda zorla yemek yediriyordu bana. Başlarda hep çıkarsamda şimdi sanırım midem biraz daha alışmıştı.
"Zorla yedirmeyince yemiyorsun ki güzelim. Bak sana bir şey olacak diye korkuyorum."
"Bir şey olmaz ki. İyiyim."
"Yine de emin olmam lazım."
"Hastaneye gideceğiz ya işte emin olursun herhalde o zaman?"
"Ancak öyle olurum. Sen hazırsan bekle bende yukarıdan bir ceket alıp geliyorum."
"Ben hazırım. Bekliyorum seni burada."
"Hemen geliyorum." dedikten sonra Furkan yukarı çıktı. Bende hazır vaziyette onu beklemeye başladım. Kısa sürede tekrar aşağı indiğinde elini belime koyup beni yönlendirdi. Birlikte dışarı çıkıp onun arabasına doğru ilerledik. Kısa bir anlığına eli elime değdiğinde tereddütle geri çekildi.
"Ne oldu?" dedim bende hemen.
"Hiç.. Daha beni sevip sevmediğini bilmiyorsun ya.. Belki-"
"Rahatsız olmam." diye sözünü kestiğimde gülümsedi. Bende devam ettim.
"Elimi tutarsan ya da koluna girmeme izin verirsen çok iyi olur. Çünkü karnıma doğru da son zamanlarda ağrı girip duruyordu. Yine uğradı o ağrı. Zor duruyorum."
Furkan'ın söylediğim şeyden sonra gülen yüzü solmuştu. Sonra elimi tuttu hızlıca. Peşinden sürükleyip arabaya bindirdi hızlıca. Kendisi de yerine oturduğunda yönünü bana döndü.
"Niye bana söylemedin daha önce Ela? Ya neden sürekli kendini önemsiz bir durummuş gibi erteliyorsun güzelim?"
"Güzelim deyince ciddiyetin gitti."
Bir anda söylediğim şeye gülmeye başlayınca o da benim gibi güldü.
"Ciddiyim ama."
"Ya gidiyoruz zaten hastaneye. Önemli bir şeyse kızarsın bana olur mu?"
Furkan bir şey söylemeden arabayı çalıştırdı.
"Ya sabır.."
"Sabır çekme. Bana dayanamıyormuşsun gibi oluyor."
"Dayanamıyorum zaten." dedi Furkan'da anlık olarak bana bakıp göz kırparak. İçimde bir şeyler akıp gitmişti o an. Ben bu halimize gülümserken Furkan'da tekrar yola odaklanmıştı. Bir anda giren ağrılara kollarımı bedenime sardım yeniden. Galiba hastane işini gerçekten ihmal etmiştim.
Kısa sürede hastaneye geldiğimizde ikimizde indik arabadan. Furkan önce tereddüt etsede elini uzattı. Ben tereddüt etmeden tuttum ama. İhtiyacım vardı çünkü.
Özel bir hastaneye geldiğimiz için doktorlar ne için geldiğimizi biliyorlardı. Bunun için doktorumla yaptığım kısa bir görüşmeden sonra beni ardı arkası kesilmeyen bir sürü teste tabi tutmuşlardı. Öyle ki neredeyse akşam olmak üzereydi ama biz henüz sonuçları konuşmak için doktorumun odasına girebilmiştik.
Doktorumun yüzünü incelediğimde yüzünün asık olduğunu görünce Furkan'a döndüm yüzümü.
"Canım." dedim gülümseyerek. "Beni doktor hanımla yalnız bırakır mısın? Ben yalnız konuşmak istiyorum."
"Ela olmaz. Sorun neyse birlikte çözeceğiz."
"Furkan lütfen.. Tek görüşmek istiyorum."
"Hayır." dedi Furkan kararlılıkla. Sonrada karşıma oturup elimi iki elinin arasına alıp okşadı. "Birlikte görüşeceğiz doktor hanımla."
İtiraz etmenin anlamsız olduğunu fark ettiğimde mecburen kabullendim.
"Ela hanım nasıl hissediyorsunuz? Tekrar edelim isterseniz." diye sonuçları inceleyerek konuya girdi doktorum. Olgun ama tatlı bir kadındı.
"Çoğunlukla iyiyim. Sadece bazen karnımın sol yanında ve göğsümde ağrı hissediyorum. Genellikle uyandığım zaman oluyor."
"Anlıyorum. Ela hanım inanın size güzel haberler vermek isterdim ama maalesef güzel haberler veremiyorum."
Bende önce Furkan sordu. "Nasıl yani doktor hanım? Karımın durumu ciddi mi?"
"Evet ciddi." dedikten sonra bana döndü yüzünü doktorum. "Ela hanımın sol böbreğinin işlevi sağ böbreğine göre daha az."
Ben bir şey diyememiştim. Hasta mıydım ben şimdi? Garip bir şekilde korkmuştum. Gözlerim hemen Furkan'ı buldu. O güçlüydü. Beni hem korur hemde sakinleştirirdi.
Ama..
Gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Avuçlarının arasına aldığı elimin üstündeki eli de aniden gevşeyivermişti.
Kendimi toparlamak adına derin bir nefes aldım.
"Doktor hanım şimdi ne olacak? Yani benim öl-?"
"Adının yanına yakıştırma bile!"
Furkan hızla ayağa kalkıp kurmuştu cümlesini. Onunda gözlerinde korku vardı.
"Lütfen ikinizde sakin olun. Furkan bey oturun lütfen."
Furkan yerine oturduktan sonra doktor hanım devam etti.
"Ela hanım ben tüm test sonuçlarınızı ve diğer tetkikleri inceledim. Geçmişe bağlı bir hastalığınızda görünmüyor. Nasıl bu duruma geldiniz anlayamıyorum açıkçası."
"Kilo verdi." dedi Furkan kızaran gözleriyle. "Çok fazla kilo verdi doktor hanım."
"Ne kadar kilodan bahsediyoruz?"
"Bir ayda 25 kilo verdim ve çok ağır egzersizler yaptım."
Furkan sinirle yeniden ayağa kalktı. "Ben biliyordum doktor hanım! Ben biliyordum karıma bu durumun zarar vereceğini ama dinletemedim. Çok dedim hastaneye gidelim diye ama gitmedi. Benimde suçum var ama tutup kolundan getirmedim."
Ağlamaya başlamıştım artık. Furkan bunu fark edince bağırmayı bırakıp önümde diz çöktü.
"Özür dilerim. Özür dilerim. Ağlama lütfen. Ben ne dediğimi bilmiyorum." iki elimi de tutup öptükten sonra bana sarıldı.
"Ela hanım yetersiz beslenmenin çoğunlukla böbreklere zarar verdiği bilinen bir gerçek ama sizde durum biraz ileri. Adınızı en kısa zamanda nakil listesine yazmamız gerek. Ancak bu denli fazla yetersiz beslenme göğüs ağrınızı da tetiklemiş. Daha önceki raporları da incelediğimde geçmişe bağlı bir rahatsızlığınız görünmüyor."
"Dedemi kalp yetmezliğinden kaybettik. Genetik olabilir mi?"
"Bende öyle tahmin etmiştim. Merak etmeyin vereceğim reçetelerle göğüs ağrınızı hafifletiriz. Ama sol böbreğiniz için durum ciddi. Dediğim gibi sizi hemen nakil listesine eklememiz gerekiyor. Bu tarz yüksek kilo vermelerde sıkça karşılaşıyoruz böbrek yetmezliği ile. Keşke ağrıları hissettiğiniz an buraya gelseydiniz. Ama moral bozmak yok. Hemen tedaviye başlayacağız."
Bir şey diyemiyorduk ikimizde. Doktor hanımı dinliyorduk sadece.
"Çok fazla kilo verdim dediniz. Herhangi bir yeme bozukluğu oluştu mu?"
Cevap veremeyecek gibi hissettiğimde Furkan cevap verdi.
"Başlarda yemek yemiyordu. O süreçtede çok fazla kilo verdi doktor hanım. Ama sonra ben zorlaya zorlaya yedirdim. Birkaç gündür yemek yiyebiliyor."
"Güzel. En azından yeme bozukluğu bir sorun yaratmayacak. Bizim desteğimizle yemek düzenini oturturuz."
Furkan'la doktorumla konuşurken ben hala hasta olduğumu kendime kabul ettirmeye çalışıyordum.
..🦋❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptela / Yarı Texting
Fanfiction@Kuymakcibasi: Sana çok aşığım be kuymaklı kekim. @Kuymakcibasi: Bu his nasıl biliyor musun? Hani böyle eskiden, biz küçücükken babamız mahalle bakkalına gider, beyaz şeffaf poşetlerde ekmek alır ama o ekmeğin içine de birkaç tane bizim için çikola...