0.9

18.8K 862 290
                                    

Öğrendiklerimden sonra gözümün önünden ne yapacağıma dair bir sürü senaryo geçti. İçeriye girip bağırıp çağırmak, kavga etmek, hayatımı onun yönetemeyeceğini sert bir şekilde belli etmek.. Ve daha nicesi..

Ama sessizce odama dönüp kapımı kilitledim. Kapıya yaslanarak yere doğru kayıp oturdum. Bacaklarımı çekebildiğim kadar kendime çekip başımı yasladım. Gözüm dolabımın üzerindeki aynaya kaydığında bu sefer ben acıyarak baktım kendime.

Bir insanın ailesi çocuğunu çok sevip hiçbir zaman üzülmemesi için her şeyi yapmaz mıydı? Peki benim ailem beni neden sevmiyordu?

Ya da..

Neden hiç kimse beni sevmiyordu?
Gerçekten zayıflarsam eğer dünya daha mı güzel bir yer olacaktı? İncecik bir belim olursa herkes beni sevecek miydi yani? Güzel bir fiziğe sahip olursam çevrem mi genişleyecekti?

Neden sanki her şeyin yolu güzel bir fizikten geçiyormuş gibi davranılıyordu anlamıyordum. Bu çok saçma değil miydi? Arkadaşlarımı, ailemi, iş arkadaşlarımı, insanları neden ilgilendiriyordu benim kilolarım? Belki ben böyle mutluydum..
Belki ben kendimi böyle seviyordum..

İnsanlar neden kendimden nefret etmem için bu kadar fazla çaba gösteriyorlar ki? Değer miydi yani kalbimi bu kadar acıtmalarına..

Sanki zayıf olan herkesin işi rast mı gidiyordu? Sanki zayıf olsam daha mı mutlu olacaktım?

Hayır! Sadece alışılmış bir klişe bu. Zayıflamak kısa vadede mutlu eder insanı ve zayıfladığında tüm sorunlarının biteceğini zannedenler büyük bir yanılgı içerisindeler.

Ağlamaktan kızaran gözlerimi sildim. Bir kez daha.. Ve bir kez daha.

"Kızım."

Kapımın tıklatıldığını duyduğumda istemsizce geri çekildim. Babamı gelen.

"Efendim."

"Kapıyı neden kilitledin?" dediğinde içeriden annemin sesi geldi. "Yine bir şeyler yeyip duruyordur. Aptal!"

Bende bir kalp varsa eğer ve hala atıyorsa kesinlikle fazla güçlüydü sahip olduğu bedenin aksine.

"Yalnız kalmak istiyorum."

"Yalnız kalmak istersin tabi." dedi annem yine. Sesinin yakınlaşmasından onun da kapımın önünde olduğunu anlamam zor olmamıştı. "Ela aç şu kapıyı! Her ne zıkkımlanıyorsan da bırak!"

Sakin ol Ela.. Sakin ol..

"Sana diyorum açsana kapıyı! Zayıflaman gerek!"

Yok, sakin olamıyordum. Kapıyı hızlıca açıp anneme baktım sinirle.

"Ben." dedim baskılayarak. "Çocuk değilim! Zayıflamak istiyorsam eğer buna ben karar veririm! Kilolu olup obez olarak ölmek istiyorsam da bu yalnızca benim tercihim olur."

"Ela benimle düzgün konuş!"

"Sende benimle düzgün konuş o zaman! Ben sizinle yaşamak istemiyorum artık. Yarın evimi tutar giderim. Sizde ben yokmuşum gibi devam edersiniz hayatınıza."

"Saçmalamayı kes." annemin buz gibi sesiyle gözlerine baktım. "Bir yere gidemezsin. Senin yerine çalıştığın spor kulübüne senin adına dilekçe verdim. İki ay süreyle çalışmayacaksın. Bir ay boyunca benim kontrolümde zayıflayacak sonra da iş ortağımızı oğlu Furkan'la evleneceksin. Sende biliyorsun ki çok yakışıklı bir çocuk. İtiraz etme çünkü bu iyiliği ailene yapmak zorundasın."

"Değilim! Furkan'la evlenmem."

"O da sana bayılmıyor zaten."

"Çok üzüldüm." dedim yalancı bir ifadeyle. Babam sessizce annemle olan tartışmamızı izliyordu sadece. "Evlenmeyeceğim anne."

"Tek bir sebep söyle. Neden? Yakışıklı, zengin, harika bir vücudu olan adamla evleneceksin, daha ne istiyorsun?"

"Vücut.." dedim sessizce.. "Haklısın vücut çok önemli." İçimden söylediğim şeylerden sonra derin bir nefes alıp nedenini söyledim.

"Benim sevdiğim biri var."

Cümlemi bitirir bitirmez annem saçma bir kahkaha attı.

"Duydun mu Selami? Kızımızın bir sevdiği varmış.. O da seni seviyor mu bari? Ya da.. Neden cevabını bildiğim şeyleri soruyorum değil mi? Seni sevmediğine ve hatta hiç duygularına karşılık vermediğine adım gibi eminim."

Gözlerim.. Dolma lütfen.. Güçlü olmak istiyorum..

"Karşımda ağlama Ela." annem beni tekrar odama sokup babama gitmesini söyledi. Babam gittikten sonra da beni karşına alıp konuşmaya başladı.

"Sevmediğin biriyle evlenmek istememeni anlıyorum. Zaten o da ailesine zorluk çıkarıyormuş. O da seni istemiyor yani. Bir ay boyunca zayıflayacak, sonra Furkan'la evlenecek ve sadece bir ay evli kalacaksın. İster bu evliliği gerçeğe çevirisiniz ki ben senin isteyip Furkan'ın istemeyeceğine adım gibi eminim. İsterseniz bir ay sonra boşanırsınız. Yapacağınız tek şey bu. İkinizde bizden sonra bu şirketlere sahip olacak kişilersin. Bunu bir nevi kendiniz için yapıyorsunuz yani. "

"Anne lütfen.. İstemiyorum.. Bir kere kızının düşüncelerine değer versen olmaz mı?"

Annem söylediklerimi duymamazlıktan gelip ayağa kalktı.

"Telefonun nerede?"

"Telefon mu?"

"Ela nerede?"

Ben sustuğumda annem yatağın üzerindeki telefonu görüp hızlıca eline aldı.

"Bir süre telefon kullanmayacak ve asla kaçamak yapma diye dışarı bile çıkmayacaksın. Şu an bana kızıyorsun ama bir ay sonra bana teşekkür edeceksin."

Annem kapının anahtarını alıp çıkmaya hazırlandığında peşinden gittim hızlıca.

"Anne saçmalama. Hem işimi hem telefonumu alamazsın benden."

"Çoktan aldım bile."

Ben Trabzonspor'un fotoğrafçısı ve işine aşık bir kadındım. Zaten Yusuf'la o zamandan beri tanışıyorduk. Şimdi işimden alıkoyamazdı beni.

"Anne, hayır."

Annem beni duymamazlıktan gelip kapıyı üzerime kilitledi. Kapıyı hızlı çalıp anneme seslendim.

"Anne! Yapma bunu bana. Yalvarırım."

Duymadı beni.. Yine beni yok saydı. Ağlamaya başladığımı hissettiğimde aynanın karşında kendimi izledim uzun uzun. Aynada gördüğüm kişiye söyleyebileceğim tek bir şey kalmıştı artık.

"Senden nefret ediyorum!"

..🦋❤️

Müptela / Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin