Uzun aradan sonra Yeni bölümle karşınızdayım! Biliyorum çok ara verdim ama artık buradayım.. Hikayemiz kaldığı yerden devam edecek. Ve yeni yarattığım Miraç Karataş karakterini başarılı oyuncu Uraz Kaygılaroğlu oynayacak! (Yani öyle hayal edin lütfen😅) Keyifli
okumalar!Nefes'in yine Müzeyyen hanımla randevusu vardır..
Müzeyyen-Nasılsın kızım?
Nefes-Daha iyiyim..
Müzeyyen-İki çay içeriz değil mi?
Nefes-İçeriz..Müzeyyen asistanını arayıp iki çay ister.. Çaylar geldikten sonra seansa başlarlar...
Müzeyyen-Ee anlat bakalım, neler yapıyorsun nasıl gidiyor hayat?
Nefes-Aslında artık güzel gidiyor.. Yani bu soruyu 1 hafta öncesinde sorsanız pek iç açıcı cevap vermezdim buna belki ama şu an içimde öyle bir umut var ki... Belki dışarıdan bu umut göze çok çarpa bilir ama benim için çok güzel birşey..
Müzeyyen-Aa öyle şey mi olur? Umut etmek, inanmak bunlar çok güzel şeyler bir kere... Niye göze çarpsın ki güzel kızım?
Nefes-Yani benim gibi insanlar için farklı olan bu duygular diğer insanlara sıradan geliyordur belki.. Mesela burada oturup bu çayı yudumlamak, klinikten çıktıktan sonra sahilde yürüyerek eve gitmek.. Kuşlara yem vermek, özgürce kanat çırpışlarını izlemek, yani sıradan olan herşey benim için çok özel.. İnsan yaşayamayınca öyle oluyormuş yani.
Aslında bu duyguları artık 2-3 yıldır ki tadıyorum ama yinede hiç kimseye anlatamamışdım.. Tahire bile.. Her ne kadar sevdiğim adam bile olsa, insan herşeyini anlatamıyor..Tahir öyle biri değil biliyorum ama ya kendimi acındırmaya çalıştığımı düşünürse diye hiç bir zaman anlatmadım bunları ona..
Müzeyyen-Ama acındırmak çok yanlış bir tabir Nefes.. Hayatta herşeyin değeri kaybettiğin kadardır. Aldığı nefesin değerini bile kaybettiğinde anlıyor insan.. İşte o zamanda geç oluyor.. Ama bak sen ne güzel şimdiden anlamışsın, bizim için sıradan olan şeylerin aslında ne kadar değerli olduğunu biliyorsun.. Aslında bu pencereden bakıldığında acınılası olanda biziz.. Her yıl bir gün kadınların gününü kutlar erkekler, ama her gün hoş tutmayı bilmezler.. Yılda, ayda bir günü kutlamak kolay.
Zor olan anın kıymetini bilip değer vermek.. Sen bunu yapıyorsun diye utanmamalısın aksine, kendinle gurur duyman gerek.
Nefes-Haklısınız... İşte benim her zamanki kuşkularım..Tahirde böyle düşündüğümü bilse kızardı bana..
Müzeyyen-Kızmakta haklı.. İnsan önce kendine değer verip, kendini sevmeli ki karşısındakide ona aynısını yapsın..
Nefes-Öyleyse Vedat'ın bana öyle davranmasının sebebi benim kendime değer vermemem mi?
Müzeyyen-Her konuda olduğu gibi bu konuda da istisnalar var tabii ki.. Vedat sana takıntılıymış ve psikolojik sorunları varmış.. Onu tanımasamda senden duyduğum kadarıyla böyle bir adamdı.. Psikolojik sorunu olan bir adam kendisine bile iyi gelmez ki..Ondan değer bekleyemezsin, ya tedavi olmalıdır, ya da sen ondan uzaklaşmalısındır..Bize gelen hastaların çoğu başka hastalar yüzünden psikolojik sorunlar yaşıyor genellikle..Nefes gülümseyerek-
Meşhur deyim, psikiyatriste gerçek hastaların hasta ettiği kişiler gelir..
Müzeyyen hanımda güler..
-Evet,aynen öyle...
Birazdan Nefes klinikten çıkar. Daha sonra eve uğrar.. Annesini gören Yiğitle Umut ona sımsıkı sarılır..
Yiğit-Anne neredeydin sen?
Nefes-Annem... Herşeyi anlatacağın bir tanem.. Siz iyi misiniz ha?
Yiğit-Evet..
Umut-Evet iyiyiz..O sırada içerden Hayatla Hayal gelir.. Nefes onlarada sarılır.. Ve ikizleride alıp içeri girerler..
Nefes-Ben sizi çok özlemişim.. Canlarım benim..
Yiğit-Babam nerede anne? O niye gelmedi?
Nefes-Yiğit, size herşeyi anlatacağım ama söz ver bana güçlü duracaksın, tamam mı?
Yiğit-Söz! Ay ışığında uluyan kurt sözü!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Anlat Karadeniz
FanfictionGeçmişte para karşılığı satıldığı adamın zulmünden kaçıp çocuğuyla birlikte Karadeniz'e sığınan Nefes'le, onu koruduğu için ailesinin büyük tepkisiyle karşılaşan Tahir'in imkansız aşkını ele alıyor kitapımız... -Sen Anlat Karadeniz... Ben Anlatınc...