Son bölümlere doğru..
#SevdanınMemleketi
"Ben bu yola Nefes Zorlu olarak başladım.. Hayatımda soyadım gibi
" zorlu" geçti.. Yıllarca annesiz büyüdüm.. Babam beni öz kızı olmadığım gerekçesiyle daha 16 yaşımdayken bir adama para karşılığı sattı.. Ne olursa olsun bu ne kadar doğru? Bir çocuğun ne olursa olsun para karşılığı satılması hangi vicdana sığar? Belki satıldığım adamın vicda ına sığdı bu, adamlarınında ama Karadeniz'in vicdanına sığmadı.. Tahir'in vicdanına sığmadı.. Elimden tuttu, çok konuşanlar oldu hiç birini dinlemedi.. Niye biliyor musunuz? "Çünki bizi Allah biliyordu, kul bilmesede olurdu" Bu yolda benim Tahir'e sığınmasam hiç bir şey başaramayacağımı söyleyenlerde çok oldu.. Söylesinler ben onları anlarım. Çünki onlar, 8 yıl böyunca yanağına tokat yedikten sonra birinin narince yanağına düşen gözyaşlarını silmesinin, saçlarının yolunduktan sonra, biri tarafından izin istenerek taranmasının ne demek olduğunu yaşamadan anlayamazlar.Zaten yaşamasınlarda. Çünki bu hikayede ne kadar merhamet olsada 8.yıllık acıda vardı.Bu benim hikayem ve benim hikayemi anlayanlar ya bir Deli Tahirdir, yada bir Nefes, ve bu hikayede merhametsizliğe yer yok, olmayacakta... "Ve Nefes Hayatla Hayal'ide alıp eve gelir.
Kapı önünde-
Nefes-Anne içerde misin? Anne?
İçerden ağlayan Umut'un sesi gelir. Nefes koşarak içeri girer ve kızına sarılır.
-Kızım noldu? Ağlama canım..
Hayat ise yerde bir not bulur.
-Burada bir not var.
Nefes notu okur-
Annenin biraz işi var Nefes, Umut'u yalnız bırakmak zorunda kaldı kusura bakma...
Nefes bu notu kimin yazdığını az-çok tahmin eder.
Nefes-Sen Umut'a bakar mısın? Ben birazdan geliyorum.
-Bakarım..Nefes kızını daha yeni tanıştığı bu kadına emanet etmekte hiç tereddüt etmez çünki oda zamanında bu yollardan geçmiştir. Ve onuda en şok üzen şey;birilerinin ona inanmamasıdır. Nefes ise kocasından kaçan bu kadına sonuna kadar güveniyordu. Şimdi ise alel acele Tahir'in yanına;kumluğa gider.. Şimdi ise bir kadının;Hatice Zorlu'nun ağzı kapalı bir şekilde çırpınışlarını görürüz. Ve ardından bir kahkaha sesi gelir..
Tuncay-Hatice anne, bu çırpınışlar sadece seni yıpratıyor. Buradan kurtulman için bir çözüm yolu değil. Yani diyeceğim o ki, boşuna çabalama. Ama merak etme, ağzını açacağım zaten bağırsan bile burada bizi kimse bulamaz.
Tuncay Hatice'nin ağzını kapattığı bandı çıkarır.
Hatice-Hastasın sen! Hasta!
-Yalnış,hasta değilim,aşığım.
Hatice-Bu aşk değil, sadece takıntı!O sırada Tuncay birden sinirlenir. Bağırarak-
Yeter! Takıntı! Takıntı!Herkes bunu görüp bunu söylüyor.Ben Nefes'i seviyorum. Ama kimse bunu görmüyor! Anlamıyor! Neden beni anlamıyorsunuz?
Psikolojisi iyice bozulmaya başlayan Tuncay ağlamaya başlar.
Tuncay-Ben Nefes için kendi abimin ölümüne göz yumdum. Peki ya bunu biliyor musunuz?
Tuncay Vedat ölmeden önce yaşananları anlatmaya başlar..
Tuncay-Abim, Vedat daha yaşıyordu..
-Vedat mı?
Tuncay-Dinle! O, o yaşıyordu.. Ama sürekli bir halsizliği, baş dönmesi gibi durumları oluyordu. Doktora gitti tahlillerini verdi. Tabi o zamanlar ben onu hep takip ediyordum. 1 hafta somra sonuçlarını aldı. Hiç bir şeyi yoktu. Tabi o öyle sanıyordu. Ben doktorla konuşup para karşılığı raporu değiştirmesini söyledim. Eğer tümör o gün tehşis edilseydi, ameliyat olacaktı. İyileşecekti.. Ama iyileşmemeliydi.. Nefes'e zarar veren biri iyileşmemeliydi. Beni niye hep istemedi biliyor musun? Çünki ben hep Nefes'i ondan kurtarmaya çalıştım. Ben her fırsatta onun aşağılık bir adam olduğunu yüzüne vurdum.Gerçekler acıdır Hatice anne, bunu en iyi sen biliyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Anlat Karadeniz
FanfictionGeçmişte para karşılığı satıldığı adamın zulmünden kaçıp çocuğuyla birlikte Karadeniz'e sığınan Nefes'le, onu koruduğu için ailesinin büyük tepkisiyle karşılaşan Tahir'in imkansız aşkını ele alıyor kitapımız... -Sen Anlat Karadeniz... Ben Anlatınc...