39.Bölüm
"Yeni Ev"
Emre-Oradaydın ve hiçbirşey yapmadın mı? Kılını bile kıpırdatmadın mı?
Fikret-Ben...
Emre-Sen ne? Ben sana dede dedim! Hiç tanımama rağmen tüm gerçekleri bana anlattığın gün seni kabul ettim. Çünki annemden sonra ilk defa, ilk defa biri bana sahip çıkmıştı...
Fikret-Ben Vedatın yalan söylediğini düşündüm inanmadım önce...
Vedat-Ama gelip kontrol ede bilirdin Fikret abi. Nermini gerçekten öldürüp öldürmediğimi bilmek için...
Fikret-Kabul ediyorsun yani?
Vedat-Neyi?
Fikret-Nermini öldürdüğünü.
Vedat-Evet Nermini de babamı da ben öldürdüm ama siz bunu hiçbir zaman ispat edemeyeceksiniz!
Fikret-Sen öyle san.
Fikret elindeki silahı beline takar.
Emre-Allah senin belanı versin Vedat Sayar!
Vedat-Ben gidiyorum evlat, görüşürüz.
Fikret-Hangi cehenneme gidiysin Vedat?
Vedat-Uzak bir yere değil yurtdışına çıkma yasağım var. Şehirdışına çıkacağım.İstanbula...
Fikret-Git ve ebediyen dönme!
Vedat-Onun için söz veremem. E nede olsa insan kendi nefesini bırakıp nasıl gider?
Arkasını dönüp gider ardından
Fikret-O nefes seni nefessiz bırakacak da o zaman çok geç olacak...
Sofra hazırdır herkes sofranın başına geçer.
Ali-Esma yanıma gelsene.
Osman-Kizum yanu başumda boş yer var gele bilirsun.
Ali-O boş yerin yanında da boş yer var ben oraya geçeyim.
Osman-Orada Asiye oturacak.
Ali-İyi tamam.
Esma-Bu seferlik böyle olsun.
Tahir-E devrem senin de böyle günlerin olacakmış ha...
Ali-Sorma kardeşim...
Nefes-Tahir senin de böyle günlerin oldu... Herkes uyuduktan sonra az taş atmadın camıma...
Osman-Öyle mu?
Tahir-Sadece konuşmak için...
Nefes-Hayde riv-riv edeceğine yemek ye..
Tahir-Sen Karadeniz laflaruyla bana ayar mı yapaysun?
Nefes-Ha onu yaparım işte.
Tahir-Yap bakalım.
Nefes-Yaptım bile..
Saniye-Ne didişiysiniz çocuk gibi?
Asiye-Didişmiyiler Saniye hanum cilveleşiyler...
Saniye-Benum bildiğim herkesin içinde hele-hele sofrada cilveleşilmez...
Asiye-E tamam işte bu senin bildiğin cilvelerden değul...
Herkes güler..
Saniye-Neymiş benum bildiğim cilveleşme?
Murat-Ana adu üstünde senun bildiğin yengem nereden bilsun?
Yine herkes güler..
Saniye-Mıstafa gülme!
Mustafa-Ana şakaluşuyruk nedur yani?
Asiye-Evet nedur yani?
Saniye-Yemeğinize başlayın sonra da susun. Sofrada konuşulmaz!
Herkes susar yemeğe başlarlar.. Yemek yedikten sonra ise sohbetleşirler...
Mustafa-Hayde yedik doyduk afiyet olsun, sofrayı kuran kaldırsun.
Nefes-Asiye ablacığım sen otur biz hallederiz bunları..
Asiye-Valla çok iyi olur şu kerata son zamanlarda yerinde durmiyi zaten..
Osman-Bir doğsa da sevsek İnşAllah..
Herkes "İnşAllah" der... Birazdan Osman hocanın etrafına toplanırlar hoca yine hikayelerinden anlatır..
Osman-Asırlar önce birbirini çok seven iki çiçek varmış. Bunlardan erkek olan, sevgilisi o kadar çok seviyormuş ki, baharda açtıklarında diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş. Buna dayanamayan erkek çiçek, baharda binlerce çiçeğin içinde açmak ve kalabalığın içinde kaybolmak yerine kışın dondurucu soğuğunda açarak, canından çok sevdiği sevgilisini daha fazla görmeyi hayal etmiş. Yine bahar gelmiş tüm çiçekler toprağı yedi renge boyamış. Erkek çiçek, kışın kurduğu hayallerini anlatmış. Dişi çiçek de sevgilisinin fikirlerini çok beğenmiş ve bir dahaki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği, kışın dondurucu soğuğunda açmak için sözleşmişler. Bahar bitmiş, yaz geçmiş ve kış gelmiş. Sevgilisine kavuşma hayalleri ile yerinde duramayan erkek çiçek, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek yeryüzüne çıkmış..Bembeyaz karlar içinde o renkleriyle göz kamaştıran sevgilisini aramış, aramış, aramış... Ama bulamamış. Ümidini yitiren erkek çiçek bir süre sonra üzüntüsünden boynunu eğmiş ve soğuğun şiddetine daha fazla dayanamayarak hayatını kaybetmiş...
Boynu bükük kardelen çiçeğinin hikayesi işte böyle.. İşte o günden sonra aşkı için kışın dondurucu soğuğuna bile aldırmadan karların içinde açan çiçeğe kardelen ve ona sadık kalmayıp aldatan sevgiliye de hercai adı verilmiş...
Nefes-Çok güzel bir hikayeymiş...
Osman-Size bunu anlatmamın sebepi ise özel hayatınızda bir-birinize Kardelen gibi sadık olmanız, Kardelen gibi sonu kötü bitse de umut etmenizdir...
Tahir-İnşAllah hocam...
Murat-Ana gördün mi Nazardan vazgeç diyiysin ama ben hercai olmam.
Saniye-Hercai ihanet etmiş ama bela diyilmiş. Nazar ne peki? O herifin belası.
Murat-Nazar kimsenin belası değil.
Osman-Saniye hanım bu hikaye çok şey veriyi insana tabi analayan için... Bazen dostluklar da böyledir biri Kardelen olur güvenir digeri ise Hercai olup ihanet eder...
Saniyeyi bu söz çok etkiler... Bir an geçmişe gidip yaptığı kötülüğü hatırlar...
Flashback-
Saniye-Ahmet bey buyrun Deli Tahirle Sakinenin adresi...
Fikret-Buradami saknşlanıyler?
Ahmet-Fikret etma!
Fikret onları aramaya gider.. Bulduğunda ise tetiği çekmiştir...
Şimdi-
Saniye-Hercai bilseydi Kardelen solup gidecek yapar mıydı böyle birşey...
Fikret içeri geçer:
Aferin evlat iyi rol yaptın..
20 dakika önce-
Fikret-Evlat sen herşeyi zaten biliysin. O buraya kesinlikle gelecek. Geldiği zaman ne yapıp ne edip itiraf etttiğin de sesini kaydetmeliyiz.
Emre-Ya anlarsa?
Fikret-Anlamaz merak etme.
Emre-Peki o zaman.
Şimdi-
Emre-O herifi hapse atsınlar da... Sen kaydettin mi herşeyi?
Fikret-Ettum merak etme.
Emre-Ne bekliyorsun? Arasana polisleri.
Fikret-Evlat zamanı gelince.
Emre-Nasıl zamanı gelince?
Fikret-Dedum ya zamanı gelince, bekle ve gör.
Murat-Benim biraz işim var.
Fatih-Aman nazar değmesin işlerune.
Murat-Fatih bak Berrak orada sen gitsene yanına.
Tahir-Bizde kalksak mı acaba?
Osman-Nereye da yenu geldunuz.
Tahir-Hocam bağya olmuş geleli.
Osman-Siz bilursunuz.
Tahir-Kusura kalma kısa sürelikde olsa verdiğimiz rahatsızlık için.
Osman-Ne rahatsızlığı? Duymayayım bir daha!
Asiye-E kalkalum madem.
Herkes vedalaşır ardından Kaleliler eve Murat ise Nazarının yanına gider.
Murat cama taş atar. Nazar bunu görüp çıkarı dışar.
Murat-Aferum.
Nazar-Ne aferumi?
Murat-Öğrenmuşsun cama çabuk çıkmayi.
Nazar-Yangaz benum tepemun tasını.
Murat-Atsun bakayim o tas.
Nazar-Hem sen benu neden rahatsız edeysun?
Murat-Boşandun mi?
Nazar-Esma ablayla bugün konuştum. Vedatın son yaptığı şeyleri de göz önünde bulundurarak 1 casede boşana bileceğumi söyledu.
Murat-Ha iyi az kaldı yani.
Nazar-Neye az kaldı?
Murat-Düğüne diyrim az kaldı.
Nazar-Rüyanda görürsün seninle evlenmemi.
Murat-Ben bizi kast etmemişdim ki😂
Nazar-Kapaturum ha pencereyi.
Murat-Tamam kapatma.. Nazar...
Nazar-Ne?
Murat-Tüm gün seni böyle izleye bilirum...
Nazar gülümser.. Ve ardından "Gün Gelir" çalar... Şarkı eçliğinde Yangaz Murat ve Nazarı izlerken ardından AsMusa çevrilir yönümüz... Bir-birilerine sımsıkı sarılmışlardır... Nefes ve Tahir de odalarındadır Tahir uzanmış Nefes ise günlüğünü yazıyordur... Tahir de onu izliyordur... Arada bir Nefes dönerek Tahir bakıp gülümser... Şarkı devam ederken Fatihi görürüz... Fatih masum masum otururken Berrakı düşünür... Ardından Nefes yazdıklarını bitirip sevdiğinin yanına gelir... Tahirine sarılır... Tahirde Nefesine sarılır... Nazarla Muratta masum-masum bakışıyordur... Sevdanın dili olsa konuşacak ya neyse... Bu sevdanın dili bakışlar... Derin ve manalı bakışlar... Şarkı bitene az kalıcak ki yine NefTahı görürüz... Şarkı biter...
Tahir-Nefesim ne yazdın sen öyle?
Nefes gülümseyerek:Ne mi yazdım?
Flashback:
Nefesin günlüğüne yazdıkları:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Anlat Karadeniz
FanficGeçmişte para karşılığı satıldığı adamın zulmünden kaçıp çocuğuyla birlikte Karadeniz'e sığınan Nefes'le, onu koruduğu için ailesinin büyük tepkisiyle karşılaşan Tahir'in imkansız aşkını ele alıyor kitapımız... -Sen Anlat Karadeniz... Ben Anlatınc...