Önceki bölüm
Zhang Yichen, iki adamı da kolundan sürükledi ve kapıdan içeri girdi. Yüzünde mutlu bir ifade vardı.
İşin hilesini bulmak zor bir durumdan kurtulmak için harikaydı. Şans, Zhang Yichen'den yanaydı.
.
.
.
.
.
Üç adam da kapıdan geçtikten sonra tekrardan çimenlerin üzerinde belirdiler.Jess, acıyan kafasını tuttu ve sinirle bağırdı.
-Lider, kafamı çarptım! Dikkatli olsana! Hassiktir! Burası da ne?
Jess, bir anda farklı bir yere çıktığında şaşkınlık ve şok geçirmişti. Üstüne bastığı çimenler bacaklarına kadar geliyordu. Uzaktan görünen evler kocamandı.
Zhang Yichen, gülümsedi. Daha erken gelmeyi beklemiyordu. Bu fırsatı kullanmalıydı. Şu andan itibaren 3 saati vardı. O zaman bir kaç dakika ya da yarım saat içerisinde iki adamı da yollarsa tekrar zaman sıfırlanacak ya da tek başına geldiği gibi sekiz saati olacaktı.
John, etrafında şaşkınlıkla baktı ve merakla sordu.
-Chen, gerçekten de başka bir dünyada mıyız? Yüce isa adına! Bu çok..garip!
Zhang Yichen, başını salladı ve onayladı.
-Evet başka bir yere geldik. Fakat sürekli burada kalamayız. Bir zaman sınırı var. Size yalan söylemediğimi göstereceğim. Şimdi arkadaşımı çağıracağım.
Zhang Yichen, tam sisteme bağlanıp Jun Gaowen'i çağıracaktı ki iki adam ışınlanır gibi ortaya çıktı. Biri Jun Gaowen idi. Diğeri ise Zhou Peng idi.
Zhou Peng, Jun Gaowen'in ensesinden tutmuştu. Zhang Yichen ve diğer iki adama soğuk bir şekilde bakıyordu.
John ve Jess, önlerinde beliren iki adama şok olmuş gibi baktılar. Gözlerine inanamıyorlardı. Gerçekten de çok uzunlardı.
Zhang Yichen, Zhou Peng'i görünce korkuyla bir kaç adım geriledi. Zoraki bir gülümseme ile John ve Jess'e bakıp konuştu.
-Beyaz saçlı adam benim sevgilim Zhou Peng. Beyler bence gitme vaktiniz geldi. Anlaşılan iyi bir zamanda gelmedik.
Zhang Yichen, kapıyı çağırdı ve iki adamı da kapının içine tekmeledikten sonra kapının kaybolmasını izledi.
Zhang Yichen, iki adamı da gönderdikten sonra rahat bir nefes aldı. Fakat Zhou Peng'in soğuk bakışları hala kendisine odaklanmıştı. Tüm vücudu ürperdi. Acaba o da mı kaçsaydı?
Zhang Yichen, ağzını açıp konuşmak istedi fakat yapamadı. Sadece Zhou Peng ile bakışmaya devam ediyordu. Tüm vücudu titriyordu. Hisleri kaçması gerektiğini söylüyordu fakat yapamıyordu.
Kendisini nasıl bulmuştu? Kokusunu mu almıştı? Kötü mü korkuyordu?
Zhang Yichen, Zhou Peng'in onu nasıl bulduğunu hala anlamış değildi. Çatlayan kolunun sızlaması da durmuyordu.
Bu sessizlik bir kaç dakika sürdü. Fakat Zhang Yichen'e yıllar gibi gelmişti.
Zhou Peng, Jun Gaowen'e döndü ve keskin ama soğuk bir sesle konuştu.
-Defol.
Jun Gaowen hemen başını salladı ve Zhang Yichen'e acıyan bir bakış atıp kaçtı.
Şimdi ikisi yalnız kalmıştı.
Zhou Peng, soğuk bir sesle konuştu.
-Geri dönmüşsün. Neden geldin?
Zhang Yichen'in zihni hızla çalıştı. Ölmemek için Zhou Peng'de ki kitabı almalıydı. Fakat kitabı almadan önce ölecek gibi hissediyordu. Bu hissi daha önce de sayısız kez yaşamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker and Zombieland [BL]
FantasyBir zombi salgınında zavallı bir hacker ne yapabilir? Daha fazla söze gerek yok. Öğrenmek için okumak yeterli olacak. Bu kitap BL'dir. küfür ve smut var.