Hacker and Zombieland [BL]

35.Bölüm

Canlarım, okunmalar çok iyi ama yorumlar ve oylar az. Bu bölümün sınırı 25 yorum. 🥺

Önceki bölüm

Qui Lei, Zhang Yichen'i tuttuğu gibi saraya doğru hızla koştu. Kısa süre içinde sarayın önündeydiler. Zhou Peng gibi kısa mesafe ışınlanmayı pek kullanamıyordu.
.
.
.
.
Şu anda Zhang Yichen ve Qui Lei, tahtın önünde duruyorlardı. İkisi de gergindi.

Zhou Peng, ciddi bir şekilde bakıyordu. Zhang Yichen, gergin ve utanmış hissediyordu. Yüzüne bile bakamıyordu. Avuç içlerinde ki teri gizlice kıyafetlerine sildi.

Neden konuşmuyordu?

Bu sinir bozucu sessizlik...

İnsana, fırtına öncesi sessizlik gibi hissettiriyordu.

Qui Lei, daha fazla bu saçma sessizliğe dayanamamıştı. Ellerini sıktı ve bir cesaretle konuştu.

-Lider, Zhang Yichen'i getirdim.

Zhou Peng, umursamaz bir sesle cevapladı.

-Hım, görüyorum. Aferim.

Qui Lei, başka bir cevap beklemişti ama istediğini elde edemeyecekti. Lideri çok düşünceli görünüyordu. Daha fazla bu ortam da kalırsa endişeden öleceğini hissetti ve kaçmaya yeltendi.

-O zaman ben gidiyorum lider. Kendinize iyi bakın.

Qui Lei, sözlerini söylediği anda hızla kaçtı. Zhang Yichen'i bir başına bırakmıştı.

Zhang Yichen, şu anda kendisini çok güvensiz hissediyordu. Neden bir şey söylemiyordu! "Lanet olası Zhou Peng, konuşsan ölürsün' .

Zhang Yichen, bu gergin ortamı bozmak için sohbeti kendisini başlatmaya karar verdi. Zorlukla yutkundu ve konuştu.

-Ehm..usta..bir söz vermiştik...biriyle..savaşmam konusunda...

Zhou Peng, derin bir iç çektikten sonra ciddi bir sesle konuştu.

-Şu anda keyfim yok. En iyisi gitmen.

Zhang Yichen, boş boş baktı. Bir oyun karakteri olaydı kesinlikle üstünde "yükleniyor" yazısı çıkardı. Ne demek istediğini anlayamadı.

Aslında anlamıştı. Kibarca değil direk kovulmuştu. Fakat nedenini anlayamadı. Onu çağırmak için yardımcısını zor bir göreve göndermişti. Fakat şimdi onu istemiyor muydu?

-Usta, bir sorun mu var? Beni neden kovuyorsun? Artık öğreniz olamam mı? Yoksa her şey için pişman mısınız?

-Yeter! Gitmen yeterli!

Zhang Yichen, hemen gitmek ve kalmak arasında kaldı. Gereksiz bir inadı olabiliyordu. Yüzünde tuhaf bir gülümseme ile konuştu.

-Gitmiyorum. Bana ne olduğunu anlatana kadar gitmeyeceğim!

Zhou Peng, şu anda gerçekten de pek iyi bir ruh halinde değildi. Elini kaldırdı ve zhang Yichen'in ayağının iki cm önüne enerjisi ile vurdu.

-Defoldan anlamıyor musun? Bir daha buraya da gelme. Artık öğrencim de değilsin.

Zhang Yichen'in kalbi resmen ağzına gelmişti. Ürkmüş bir bakış attı. Gerçekten de korktuğunu hissetti. Zhou Peng'e bu 2 hafta içinde ne olmuştu böyle?

-Usta, hayır! Zhou Peng...neden? Bana neden olduğunu söyle. Sana kızgın değilim. Pişmanlık da hissetmiyorum. Gördüğün gibi gayet de iyiyim.

Zhou Peng, tuhaf bir bakış attı. Bir yanı Zhang Yichen'in gitmesini istiyordu. Diğer yanı ise kalmasını...

5 gün önce, Zhou Peng'in ustasından bir mesaj gelmişti. Ona, Zhang Yichen'den haberi olduğunu söylemişti.