En altta ki resimlere bakmayın unutmayın canlarım. 😊
Önceki bölüm
Qui Lei, kendisine geldiğinden kısa bir süre etrafında baktı. Zhang Yichen'i gördüğünde kocaman gülümsedi. Resmen kurtuluş biletini görmüştü!
.
.
.
.
.
Qui Lei'nin seviçle bakan suratını görünce Zhang Yichen hızla bir tekme attı yüzüne.-Bana öyle bakma. Sinirimi bozuyorsun! Buraya nasıl geldin?
Qui Lei, bir anda eğildi ve ciddiyetle konuştu.
-Gerçekten de çok özür dilerim. Lütfen benimle gel. Zhou Peng seni çağırıyor.
Zhang Yichen, olanlar yüzünden hala utanmış ve sinirliydi. Bir de başına gelenlerin suçlusu karşısında duruyordu. Aslında bir süre sonra gitmeyi planlıyordu. Fakat bu adama biraz eziyet etmek iyi olacaktı.
-Neden gideyim? İstemiyorum. Orada dur ve seni dövmeme izin ver! Ne kadar canım acıdı biliyor musun? 1 haftadan fazla bir süredir kendime gelemedim pislik!
Qui Lei, bunu tahmin etmişti. Sinirli olması normaldi. Ayrıca Zhang Yichen ve Zhou Peng arasında çok fazla güç farkı vardı. Yine de onu yanında götürmesi gerekiyordu.
-Üzgünüm. Fakat sen de eğlendin! Attığın zevk çığlıklarını tüm tarikat duydu!
Zhang Yichen, ufak çaplı bir çığlık atıp hızla Haoran Zihao'nun kulaklarını kapattı. Yüzü utançla kıpkırmızı kesilmişti. Diğerleri ne konuştuklarını anlamasa da Haoran Zihao anlayabilirdi.
-KES SESİNİ!
Zhang Yichen, çok utanmıştı. Bir de herkesin onu duyması...artık oraya uzun süre gidemezdi. İlla bunu söylemesi mi gerekiyordu bu aptalın?
-Aptal pislik! Bunu söylemeseydin! Gitmiyorum. Gitmeyeceğim. Gitmem!
Qui Lei, yaptığı hatayı fark edince hemen durumu düzeltmek istedi. Zhang Yichen'i götüremezse başına gelecekler...
-Yanlış söyledim. Gerçekten de dilim sürçtü! Lider seni istiyor. Gitmelisin. Gitmek zorundasın!
Zhang Yichen, gitmeyecekti. En azından bir süre gidemezdi. Ayrıca zaman yaklaşıyordu. Arkadaşlarını eğitmesi gerekiyordu.
-Gitmiyorum. Beni ikna etmeye geldiysen boşuna. Nasıl geldiysen o şekilde defol!
Qui Lei, panikliyordu. Onun da verilen süresi kısalıyordu. Ayrıca buranın havası çok bunaltıcıydı. Qi yoktu. Hava kötü kokuyordu. Oldukça rahatsız olmuştu. Aklına, Zhang Yichen'e rüşvet vermek geldi. Hemen yüzüğünden bir kese çıkarttı ve uzattı.
-Bunu al. Özür dilerim. Hatalıydım. Eğer seni götürmezsem Lider...(gulp)...beni mahveder!
Qui Lei, korkuyla sesli bir şekilde yutkunmuştu. İkna etmesi gerekiyordu.
Zhang Yichen, keseyi aldı ve içine baktı. İçinde 10'dan fazla orta seviyeli ruh taşları vardı. Bu büyük bir miktardı. Fakat buna kanmayacaktı. Madem gelmişti. O zaman Qui Lei'yi biraz daha uğraştırmalı ve hazineleri almalıydı.
-Bu kadarcık şeyle beni oraya hayatta götüremezsin! Ne halin varsa gör. Hak ettiğini buluyorsun.
Zhang Yichen, gider gibi yaptı. Yüzünde pis bir sırıtma vardı. Etrafta izleyen gözler Qui Lei'ye acımayla bakıyordu. Zhang Yichen'in adamı kolay affetmeyeceği belliydi. Acaba ne yapmıştı da bu hale gelebilmişti?
Haoran Zihao'nun hala kulakları kapalıydı. Neredeyse hiçbir şey duymuyordu. Kulaklarında ki elleri çekti ve merakla sordu.
-Yichen-gege, bu adam senin sevgilin mi? Buraya nasıl geldi? Neden bu kadar uzun? Bir insan mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker and Zombieland [BL]
FantasyBir zombi salgınında zavallı bir hacker ne yapabilir? Daha fazla söze gerek yok. Öğrenmek için okumak yeterli olacak. Bu kitap BL'dir. küfür ve smut var.