Demir'denAvluya girdiği anda tanımıştım Can'ı. Hiç değişmeyen güzelliğine bi saniyelik özlemle baktım lakin o saniyede beni devirdi. Şaşırdım mı? Hayır.
Tam 18 yaşındaydı onu ilk gördüğümde.
Okul üniforması vardı üstünde.
Zarif duruşu, dalgalı saçları, hırçın bakan gözleri ile kusursuz bi güzellikti. Ona ilk bakışım aşk ile değildi. Merak ve şaşkınlıkla baktığım doğrudur. Zira bu delikanlı kendinden beklenmeyen çeviklikle 3 hergeleyi alt etti gözümün önünde, üstüne de beylik laflar etmeyi ihmal etmedi.
Elin armut mu topluyordu, niye yardım etmedin derseniz. Birkaç saniyede haşat etti adamları gözümün önünde, fırsat olmadı yani.Araştırdım kimdir diye. Meğer düşmanımızın oğlu imiş. Üç kuşak öncesine ait bi düşmanlık. İki tarafta birbirine değmeden yaşayıp gidiyoruz, kan davası yok ama düşmanız işte bokum bi sebepten.
Gelelim Can'a.. Yakın dövüş savunma amaçlı yıllarca eğitim aldı. Silah kullanmayı da iyi bilir. Çok başarılı bi avukat oldu. En zor mahkemelerin tozunu attıran bi yetenek.
Kız arkadaşı hiç olmadı. Yurt dışında iki yıl master yaptığı sırada erkek bi sevgilisi oldu hatta birlikte yaşadılar ki benim sinirden delirdiğim yıllara tekabül etmekte.
Tam 8 yıl takip ettirdim. Onun ruhu duymazken ilmek ilmek içime işledi. Sevgilisi olacak puşt onu aldattı, o adinin arkasından döktüğü her göz yaşı için pisliğin kıçından kan alırdım ama seviyordu hala onu işte. Sevdiğim kişinin sevdiğine dokunamazdım. Onun canını yakamazdım.
Karşısına çıkamadım ister korkaklık deyin ister başka bi şey. Beni sevmeye hazır olduğunda çıkacaktım karşısına, sonra da kıyamadım onun o güzel hayatına.
Döndü geldi ama Mardin'e değil. İstanbul'da kurdu düzenini. Düzeldi, yaşamdan zavk almaya başladı. Çok çalışkan, disiplinli bi o kadar da hercaiydi. Hele motoruna binip şehir şehir gezmesi yok mu?
Bi bakarsın yamaç paraşütü yapar, bi bakarsın dağ bayır tırmanır, bi bakarsın aş evinde gönüllü olur, bi bakarsın hayvan hakları için eylemdedir. Çok renkli bi hayatı, sarsılmaz dostları ve onu çok seven bi ailesi var. Törelerden haz etmeyen birinin bir ağayı tercih etmeyeceğini bildiğimden kara sevdaya düştüm.Kimseyi kendine yaklaştırmadı uzun süre. Ama şimdi kaderimizin düğümü öyle bir bağlandı ki bi adım öteme gidemez, bırakmam.
Yaren ne ara büyüdü ne ara sevdalandı da kaçtı hele ki düşmanımıza kaçması elimi kolumu bağladı. İyi bi abi olamadım ki yüreğindekini bana açamadı. Belki bi çare bulurdum ama olmadı, silah doğrulttuğum kişi Yaren'in sevdiği kişi Can'ımın abisiydi.
Geleceğini biliyordum adım gibi emindim. Erkeğe berdel görülmüş şey değil ama hepimizi kurtarmaya çalışan sevdiğime mecburiyet yüklemekten başka çarem yoktu.
Şimdi tek istediğim sevmeye kıyamadığım bu güzel adamın bana mecburiyetten aşık olmasıdır.
Kokusunu içime çekerek " Yarın gece altımda inlerken kardeş olmadığımızı anlayacaksın." dediğimde yeşil gözlerindeki dumura uğramayı net gördüm. Ama kaçış yok gerçek bi evlilik yaşayacağımızı ne kadar erken öğrenirse o kadar iyi.
" Yarın yıldırım nikahıyla benim olacaksın Can, kendini hazırla, bi daha da bana kardeş deme sakın. "
Hazırcevaplığıyla ünlü Can Serdaroğlu da susabiliyormuş, hayret ettim doğrusu. Susması işime gelir ama.
" Sabah hazır ol, düğün alışverişi için seni alacağım. Kimliğini ver nikah için işlemleri başlatacağım."
Kollarımı gevşettim bi adım mesafe bıraktı aramızda göz gözeydik. Bana alıcı gözle bakıyordu ilk defa. Yakışıklı bulduğuna da eminim. Elini arka cebine atıp siyah fermuarlı spor cüzdanını çıkardı, içinden kimliği uzattı elime verdi.
" Kimin altta olacağından bu kadar emin olma, çığlıklarını Mardin duyacak Demir Ağa."
Gülümsedim, yanağımdaki gamzeye takıldı gözleri.
" Görüşürüz Can Ağa"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecburiyetten Aşk (B×B)
RomanceGenç, yakışıklı, güçlü ağanın berdel yaptığı hırçın, kendine güvenen, zeki avukata aşkını anlatacağım. Aşkı için beklemek Demir'e düşerken töreye boyun eğmek Can'a düşmüş. Kader iki güzel kalbi birbirine kördüğüm ile bağlamış, bize ise tebessüm il...