Can'dan
Demir'le aracımıza bindik. Yol boyu ne o konuşuyordu ne ben. Birbirimize sabırsız ve çapkın bakıyorduk.
Bu gece kocamı altımda inim inim inleteceğim. O ahtapot Gülay'ın da hesabını verecek bana.
Zarif parmakları ile direksiyonu kıvrak hareketlerle çevirmesine bile yükseliyorum şu an.
Gece karası saçlarına parmaklarımı geçirdim. Saçlarını okşamam çok hoşuna gidiyordu. Onunsa bir eli baldırımın üstündeydi ve hafif hafif hareket ettiriyordu.
" Can'ım neden konuşmuyorsun?"
Yüzündeki anlık tedirginliği görmüştüm. Birazcık korkmasında bi sorun yok bence.
" Konuşursam kalbini kırarım da ondan."
Çaresizlikle baktı önce, sonra yüzündeki o her zamanki ciddi hal geri geldi. Dörtlüleri yaktı, sağa çekti aracı. Konuşmak için eve kadar bekleyemeyeceğini anladım, içi rahat etmezdi ki benim kocamın.
Durduğumuzda elimi ensesinden çekip önüme bakmaya başladım. Kemerini çıkardı ve çenemden tutup yapıştı dudaklarıma. Sertçe öpüyordu. Ona uyum sağlamakta zorlanıyordum. Tutkulu öpüşmemizi durdurmak için yanaklarından tutup uzaklaştırdım.
" Kalbimi bi tek sen kırabilirsin delalamın."
Deme işte öyle eririm ki ben.
Aşkla bana bakan kocama azıcık naz yapasım var ama ses tonu, bakışı, kokusu izin vermiyor ki. Şimdi koltuğu yatırıp içime almak istiyorum onu." Gülay sana aşık, nasıl fark etmedin bunu? Bu gece olay çıkarmadıysam Volkan ve Elif hatrınaydı bilesin. "
" Aşık falan değil, yıllardır tanırım onu. Bu gece yaptıklarına ben de şaşırdım, niye böyle davrandı bilmiyorum, onu uyaracağım Can. Kimse benim sevdiğim adamı üzemez."
" Hah o ahtapot karı beni üzemez bi kere. Ayrıca sana aşık, seni kaybetmemek için rol yapmış. Banyoda ona ayar verdim ve asla itiraz etmedi, aşık olmasaydı kendini savunurdu ama yapmadı. Zilan'ı biter, Gülay'ı gelir. Bana bak adam, o ahtapot yaklaşmayacak yanımıza. "
Çenem yine durmadı, halbuki gece boyu akıllıca davrandım, sabrettim. Kocamın kardeş gibi gördüğü o sürtüğe ne kadar güvenip değer verdiğini bildiğimden soğukkanlı olacaktım ama olmadı işte. Ama napim ben de buyum işte. İstemiyorum kocama sarılma, dokunma ihtimali olan birini etrafımızda.
" Beni kıskanman çok hoşuma gidiyor, yicem seni şimdi gel buraya."
Dudaklarımdaki baskı ile gözlerimi kapattım. Ne kadar öpüştük daha doğrusu yiyiştik bilmiyorum ama alt tarafımda sabırsızlanan aletim sıkıştığından zorlanmaya başladım. Demir'in de durumu benden farksız belli ki, durdu ve benden uzaklaştı, ateşimizi evimizde rahat rahat söndürecektik.
Kemerini taktı, dağılmış halime bakıp yandan gülümsedi, gözü aletime kaydı.
" Sabaha kadar içinden çıkmayacağım delalamın."
" Olmaz ben seni sikeceğim, cezalısın sen."
" Yorgunluktan halin kalırsa sikersin elbet ama önce ben."
Beni bu kadar çok istemesi çok hoşuma gidiyor, sik beni kocam. Asla itiraz etmem.
"Konuyu değiştirdin bak, Gülay'a güvendiğini biliyorum ama durum bu. İş dışında onunla muhatap olmayacaksın, o ahtapotun umutlanmasını istemiyorum. Bu akşamki kadar cüretkar olmaya devam ederse işte de istemiyorum onu, hayatımızdan çıkar gider. "
" Tamam hayatım sen ne dersen o. Sen yeter ki asma güzel yüzünü. Aramıza kimse giremez. Sen benimsin, ben seninim."
(Mrb. Okuyucularım, yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın. Sizi seviyorum.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecburiyetten Aşk (B×B)
RomansaGenç, yakışıklı, güçlü ağanın berdel yaptığı hırçın, kendine güvenen, zeki avukata aşkını anlatacağım. Aşkı için beklemek Demir'e düşerken töreye boyun eğmek Can'a düşmüş. Kader iki güzel kalbi birbirine kördüğüm ile bağlamış, bize ise tebessüm il...