Can'dan
Volkanların evine geldiğimizde bu gecenin benim için iyi geçmeyeceğini anlamam çok uzun sürmemişti. Bunun sebebi dünyanın en şebek insanı ve dünya tatlısı karısı değil elbette, mıncırmalık kızları hiç değil.
Beni böylesine geren tek sebep Gülay.
Kim mi bu kadın, şu an kocama 'sen bu şarabı çok seversin, üniversitedeyken hep bundan içerdik senle."diyen, bir yandan da kolunu tutarak gereksiz temasta bulunan şahsiyet.Gecenin başına götüreyim sizi en iyisi.
Canım kocamla neredeyse geç kalarak Volkanların evine geldik. Geç kalma nedenimizi tahmin ettiğiniz için söylemeye gerek yok.
Yolda Volkan ve ailesi hakkında bilgi edinmek için Demir'e bir sürü soru sordum. Çoktan karar vermiştim kocamın sevdiği kişileri ben de sevecek, yakın olacaktım. İyi bir koca olmak bu uyumu gerektirirdi nihayetinde.
Demir, Volkan ve karısı Elif ile üniversiteden beri arkadaşlarmış. Grupta bi de Gülay adında biri varmış, Demir ona da diğerleri kadar değer verirmiş, aralarından su sızmaşmış. Aynı bölümde okumuş hepsi.
Volkan ve Elif üniversite bitince hemen evlenmiş, hemen de çocukları olmuş. Kızları Elçin ise şu an 10 yaşında bir prensesmiş.
Gülay ise hiç evlenmemiş ve Demir'in şirketinde çalışıyormuş. Ben de artık kocamın şirketinde çalışacağım için önceden tanımam çok iyi olurmuş, bana destek olacağından eminmiş canım kocam.
Gelmeden önce pastaneye uğramış ve minik prensesin sevdiği pastadan almıştık.
İçeriye girmeden önce oldukça heyecanlıydım açıkçası. Hem onları merak ediyordum hem bana nasıl davranacaklarını kestirmeye çalışıyordum.
Halimden anlamıştı benim aslan parçası kocacığım. Sakin ol der gibi bakıp kocaman ellerinin içine aldı elimi.
Kapı açıldığında el ele içeri girdik. Volkan tüm şebekliğiyle dakikasına Demir'e laf attı.
" Kardeşim çocuğa yapışmışsın, kaçmasından mı korkuyorsun, sana bu kadar dayanabilmesine şaşırıyorum gerçi. Tut kardeşim tut ya da kelepçele bence, senin gibi soğuk nevaleden kaçması yakındır ne de olsa."
Soğuk nevale derken haklı azıcık ama bana hiçbir zaman soğuk davranmadı ki kocam. Ailesinin yanında bile nadiren gülen Demir'in yanımdaki hallerini bilmesi lazım ne kadar tatlı biri olduğunu bilmesi için.
Demir sinirle nefesini burnundan vermek dışında bi tepki yapmadı. Kısa süreli elimi bırakıp erkekçe ( yani sert ve duygusuz demek istedim tokalaşmanın cinsiyeti yok yani )
selamlaştı arkadaşıyla.Sıra bana geldiğinde tam Volkan bana sarılacaktı ki t-shirtünün ensesinden yakalandı kocam tarafından.
" Yemedik lan eniştemizi kıskanç ağa."
Elini belime atıp bana gözleri aşkla baktı, ardından Volkan'a dönüp aynı sertlikle
" Elçin nerde Volkan, çekil şurdan kırmayım bacağını."
" Yok ya sen biricik enişteme sarılmama izin vermedin, ben niye prensesimi sana göstercekmişim?"
Volkan belimden tutarak ikimize yön verdiğinde hala konuşup duran Volkan'ı arkamızda bırakmıştık bile. Bu halleri beni güldürüyordu ama kıskanç Demir en yakışıklı hali kesinlikle. Bu beni azdırıyor ayrıca.
Mutfaktan ellerini üstündeki mutfak önlüğüne kurulayarak çıkan Elif olmalıydı. Orta boylu, zayıf, kıvırcık kızıl saçlı ve yüzündeki çilleri ile 32 yaşında bir anne demezdiniz asla. Giydiği kot pantolon ve salaş t-shirt ile yaşını daha da saklamıştı adeta. Bıcır bıcır konuşup Volkan'ı azarlamış bana sımsıkı sarılmıştı.
" Hoş geldin Can, yıllardır sana olan aşkı dinledik çok şükür kardeşimle evlendin, seni yanımızda görmek çok mutlu etti beni."
Demek kocacığım bana olan aşkını onlarla paylaşacak kadar yakın bu aileyle. Kaç yıllık arkadaşlık sonuçta niye şaşırıyorsam. Kocacığımın da birileriyle yakın olup derdini paylaşacak insanları varmış ya bu benim için en güzeli.
" Hoş buldum Elif, ben de sizi tanıdığıma mutlu oldum. Duydum ki evde bir prenses varmış ve çilekli pastayı çok seviyormuş nerede o?"
Elçin'i merak ediyordum. Yakınımda hiç çocuk olmamıştı ve kocam bey Elçin'den bahsederken gözündeki ışık değişmişti adeta ve ben de bu çocuğa sempati beslemiştim böylece.
Elçin mi geliyor diye Elif'in arkasına baktığımda kırmızı daracık elbisesi tüm vücudunu sarmış, sarı saçları özenle şekillendirilmiş, yeşil mi sarı mı bilemediğim göz rengi olan ve Gülay olduğunu tahmin ettiğim kişi, daha yakınında ben olmama rağmen es geçerek yapmacık bi kahkahayla kocama sarıldı. Dikkat edin tekrar ediyorum benim kocama sarıldı, tüm vücudunu benim, bana ait olana bi milim boşluk kalmamacasına sarıldı, yetmezmiş gibi benim biricik kocamın çok değil 10 dakika önce öptüğüm yanağını kırmızı ruhu ile öptü. Ardından aynı yılışıklıkla
" Ayy rujum bulaştı, dur sileyim, ahhaaaha" diyip hala kocamın boynunda olan ahtapot kollarından sadece birini çekerek yanağına uzandı, sildi ama tam geçmediği için kocamın ensesindeki saçlarına elini geçirip yalandan özür diledi gülerek.
Gözlerime, kulaklarıma, kalbime işkence yapan bu anlar bütününü izlerken benim olan kocamın bu olanları gayet doğal karşılaması ve kızı ince belinde hafifçe tutması ise yutkunamadığım bi yumruya dönüşmüştü işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecburiyetten Aşk (B×B)
RomanceGenç, yakışıklı, güçlü ağanın berdel yaptığı hırçın, kendine güvenen, zeki avukata aşkını anlatacağım. Aşkı için beklemek Demir'e düşerken töreye boyun eğmek Can'a düşmüş. Kader iki güzel kalbi birbirine kördüğüm ile bağlamış, bize ise tebessüm il...