5 yıl önceden devam
"Demir sen naptın, bunu bize nasıl yaptın?
Bu kadın neden burada hiç düşünmedin mi?
Beni tuzağa düşüren bu kadını hiç düşünmeden becerdin mi ha söylesene!!"
Demir Çağrı ile Can'ı karşısında görmeyi beklemiyordu hiç.
" Sen ne diyorsun Can, başına bi şey geldi sandım, koşa koşa geldim bir de baktım bi adamın kucağında inleyerek öpüşüyordun, sen neden bahsediyorsun geçmişsin karşıma!"
" Aptalsın sen beni çekip alman gerekiyordu o heriften, elim ayağım bağlıydı benim. O ima ettiğin şeyi sana asla yapmadım, yapmam. Ben seni aldatmam ama sen ihanetin büyüğünü bu kadını kollarına atılmakla yaptın. Sen bizi bitirdin, aşkımı lekeledin, ömrüm boyunca affetmeyeceğim seni, duydun mu adi herif duydun mu beni, yalvarsan da affetmeyeceğim. Merak etme berdel bozulmayacak senden boşanmayacağım, bu kadını kuma diye alabilirsin. Bunu sırf abim ve kardeşinin canı için yapacağım. Onlar için mecburiyetten evlenmiştik şimdi onlar için boşanmayacağız. Ama asla karşıma çıkmayacaksınız. Sana olan aşkım da bitti. Bitti."
Can arkasını dönüp gittiğinde geride bi enkaz bıraktı.
....
O gün olanların hepsini Çağrı'dan dinledi Demir, kulüpteki kamera kayıtlarında Gülay'ı da gördü, adamları da. İlk başta yapması gerekenleri şimdi yapsa ne fayda. Masum sevgilisine nasıl kıyabilmişti? Nasıl yakıştırabilmişti ona ihaneti?
Ne kadar arasa da ulaşamadı kocasına. Deli gibi pişmandı, tek yaptığı içki içip sızmaktan başka bi şey değildi.Olanları ailesi de duymuştu Gülay hamileyim diye kapılarını çaldığında.
Zavallı insanlar oğulları için çok üzülmüştü, torun haberine sevinememişlerdi bile. Can'a bir kez daha minnet duymuşlardı berdeli bozmadığı için ama en çok bozulan ilişkiye üzülüyorlardı. Dünürlerine se karşı yüzleri eğilmişti.Bu olanlardan tek pişman olmayansa Gülay'dı. O günden sonra Demir yüzüne bile bakmamış, kovmuştu onu ama bebeği öğrenince yine ümitlenmişti. Zaten aylardır Can da ortada yoktu, meydan kendisine kalmıştı. Ne kadar aptal olduğunu çok sonradan anlayacaktı.
Bu dünyada kimsenin ahi kimsede kalmazdı.Bebeğini doğururken ölmeden önce Can'ın kapısına dayanmıştı Gülay. Zoraki bulmuştu yerini.
Riskli bi hamilelik geçirmişti ve o masadan kalkamama ihtimalini söylemişti doktor. Günah çıkarmaya değil sevdiği adamı ve bebeğini ona emanet etmeye gitmişti oraya. Biliyordu affedilmez bir şey yaptığını. Bu yaptığı yüzsüzlüktü evet ama ne Demir'e ne de yavrusuna kıyamamıştı. Şimdi pişmandı ama neye yarardı.
Can kadını dinledi, acıyla baktı karnındaki şişliğe. Aldatıldığının kanıtı karşısındaydı. Sitem etmedi hiç. Yenildiğini kabulleneli çok olmuştu. Tek bir söz verdi çaresiz kadına. Çocuğuna babalık yapması için Demir ile konuşacaktı ama o kadardı işte. İkisinin de sorumluluğunu almayacaktı. Ne Demir'i ne de o masum yavruyu hayatına alamazdı. Aşk denilen şey böyle bi şey değildi.
...
Dediğini yaptı, verdiği sözü tuttu Can. Yalnız başına doğum yapan Gülay'ın bebeğini alıp Demir'in kapısını çaldı.
Karşısında Can'ı gören Demir afalladı önce sonra sımsıkı sarılmak istedi ama Can'ın elindeki puset aralarına engeldi. Müsait olup olmadığını sorarak içeri girdi Can. Ev dağınıkve boş şişeler her yerdeydi. Anılar gözünde canlandı ikisinin de. Nasıl da mutlulardı. O günler çok geride kalmıştı.İlk konuşan Can oldu.
" Nasılsın?"
" İyi değilim Can'ım"
Gözü doldu ikisinin de bu hitapla.
Sahi ne berbat durumdaydı koskoca ağa. Böyle görmeyi beklemiyordu Can onu." Artık iyi olmalısın, baba oldun sen. Bu yavru için yaşamalısın, onun senden başka kimsesi yok. Sırtını yasladığı dağ olacaksın, sevgiyle sarıldığı kollar olacaksın, ona hayatı öğreteni, yol göstereni olacaksın. En önemlisi de ilk aşkı olacaksın, kızlar babasına nazlanmayı severler, onun her şeyi sen olacaksın."
Demir bu sözlerle ilk kez bebeğine baktı. Kendini suçluyordu hep. İlk kez sevgiyle baktı kızına.
" Kucağına alsana ama dikkat et minicik bi şey."
Demir tereddüt ederek kızına yaklaştı, bu çocukta görmeyi beklediği şey Gülaydı, suçluluğuydu, ihanetiydi ama şimdi Can sayesinde sadece kızını görüyordu. Kucağına alıp kokladı yavrusunu. Bu eşsiz manzara da kendine yer bulamayan tek kişi Can'dı. Ama artık kızgın değildi. Kırgındı evet ama kızmıyordu nicedir. Haberi vardı tükenen adamdan. Çağrı onunla iletişimi hiç kesmemişti.
" Can gitme, yeniden başlayalım sensiz yapamam nolur güzel gözlüm bırakma beni."
" Biliyor musun ne fark ettim ben bu aylar içinde. Senin aşk sandığın şey sadece tutkuymuş. Hayal ettiğin, yüce bir yere koymuşsun sen beni, elde edince başın döndü, aşkınla benim de başımı döndürdün, mükemmel anlar yaşattın. Sanma ki aşkına inanmadım, inanmıştım hem de çok ama sen kendi aşkından kör olacak kadar benim aşkımı görememişsin, inanmamış, güvenmemişsin. Senin Gülay'dan bi farkın yok gözümde. Takıntı ve aşk arasında ince bir çizgi var. İkiniz de aşık olmayı, sevmeyi, sevilmeyi beceremezdiniz. Biriniz toprak altında, biriniz dağılmış. Yapma Demir. Bensiz bi hayat kurmalısın kızınla. Üzgünüm yapamam."
Söylenecek söz bitmişti. Can ardına bakmadan çıkmıştı ama Çağrı'yı da kontrol etmesi için yollamayı ihmal etmemişti. Bu onların sessiz vedası olmuştu.
( Mrb. Arkadaşlar linç yedim sizden maalesef ama bu sondan memnunum.
Mutlu son sözümün arkasındayım. Can ve Demir'i bitirdim ama hayat devam ediyor. )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecburiyetten Aşk (B×B)
RomanceGenç, yakışıklı, güçlü ağanın berdel yaptığı hırçın, kendine güvenen, zeki avukata aşkını anlatacağım. Aşkı için beklemek Demir'e düşerken töreye boyun eğmek Can'a düşmüş. Kader iki güzel kalbi birbirine kördüğüm ile bağlamış, bize ise tebessüm il...