8.

10K 590 24
                                    

Demir'den

Beyaz takımın içinde göz kamaştırıcıydı. El ele yürüdüğümüz yolda kalbimin sesini duyacak diye aklım çıkıyordu. O kadar mutluyum ki...

Gülümseyerek adımladık nikahın kıyılacağı yere kadar. Can, ailesini üzmemek için gülümsüyordu belki de ama benim için yakışıklı dedi ya hırçın sevgilimin bu kadar iyi adapte olacağını beklemiyordum.

Önce Yarenlerin nikahı kıyıldı. Sıra bize geldi. Can'ın gözünde akmaya hazır bi damla yaş biriktiyse de izin vermedi akıp gitmesine. O kadar güçlüydü ki hayran olmamak mümkün değil. Üzerine yüklenen baskıyla evlenirken bile dimdik, vakur duruşundan ödün vermedi. O, kendini çok güzel yetiştirmiş bir Ağa oğluyken şimdi de bir Ağa Eşi olmanın ağırlığını da çok güzel sırtlayacak eminim.
Ben de onun yanında olacağım, onu mutlu etmek için yaşayacağım. O güzel yeşilleri çok mutlu olduğu için yaşaracak artık.

Nikah memurunun aile cüzdanımızı Can'a vermesiyle alkış koptu. Artık kocamdı, Can'ımdı. Önceden anlaştığımız üzere birbirimize yüzüklerimizi taktık. İki gözünden öptüm, sımsıkı sarıldım.

İlk dansımızda sadece birbirimizin gözüne baktık, kalabalık silinmiş gibi, geçmiş yaşanmamış gibi, bugün doğmuşuz gibi...

Sonrası klasik düğündü işte ama aşiret düğünü olduğundan bi tık fazlacaydı her şey. Herkesle selamlaşmamız bile kaç dakika sürdü hesaplayamadım, halay için oluşan halkalar iç içe üç sırayı bile bulurken zorla bizi de oynattılar tabii. Eğlenmedik mi, dibine kadar eğlendik hele Can epeyce stres attı gibi görünüyordu. Ona hayran bakışları yakaladıkça kudurmadım değil. Bi an elini bırakmadım, elini bıraksam belinden yakaladım:)

İyi ki yemek yemişiz öncesinde yoksa kendi düğünümüzde aç kalıyomuşuz, konuklarla ilgilenmekten yemek yemeye fırsat olmadı.

Gece yarısını geçmişti son davetliyi uğurlarken. Sıra bize geldiğinde odaya geçip hemen üstümüzü değişip valizleri alıp hava alanına geçtik. Yanımda üstünü değiştirirken üstüne atlamak için zor durmuş olabilirim tabii.

İstanbul'a vardığımızda gelirken havaalanına park ettiği arabasına binip beni evine götürdü. Daha eve yeni adım atmıştık ki Yusuf damladı. Gecenin bi vaktinde gelme cesaretini gösterdiği yetmiyormuş gibi bir de izahat bekliyordu puşt.
Beni görmezden gelmesi de cabası.
Bu gece sinirlenmemeliyim, rahat dur Demir Ağa sakın dalma adama..

" Yusuf evlendim işte, sonra anlatırım, hem Demir'e ayıp ediyorsun, gel sizi tanıştırayım." diyip kapı önü sohbetlerini bölüp nihayet yanıma adımladılar. Tüm konuşma önümde gerçekleşmişti. Giriş kapısı amerikan tarzı geniş salona açılıyordu zira.

Bu adamı gözüm tutmuyordu önceden beri zaten. Neyse çıkar yakında kokusu.

"Demir bu Yusuf, bahsetmiştim sana. Azıcık patavatsız kusuruna bakma."

Neyse ki sevdiceğim her durumu kurtarabilen harika biriydi. Elimi uzattım, sıkıca kavradım canını yakarcasına.

" Demir Karadağ. Tanıştığımıza daha müsait bi zamanda memnun olacağım. Malum yoldan geldik ve düğün gecemiz. Müsaadenizle ben duşa gireceğim."

Cevap vermesini beklemeden banyo olduğunu düşündüğüm kapıyı açtım. Aynanın önündeki tek diş fırçası, kenarda asılı tek bornozu görünce gülümsedim. Ona geç kalmamıştım ya kaç sene beklediğimin önemi yok artık. Ya şu an hayatında biri olsaydı da yine de benimle evlenmek zorunda olsaydı.. Rabbim çok şükür bin şükür.

Kısa bi duş alınca dolabta bulunan yedek hamam havlusunu belime sardım, küçük baş havlusuyla saçlarımı kuruttum. Çıktığımda hala gitmemişti Puşt. Dava üzerine konuştukları belliydi. Kıyafetlerim valizdeydi ve valizleri odaya almaya fırsatımız olmamıştı it herif yüzünden. Mecburen Can'a seslendim.

" Can"

" Efendim Demir"

" Valizimi getirir misin güzelim?"

" Tamam getiriyorum."

Yatak odasına geldiğinde bana bakıp yutkundu. Gözlerim adem elmasından dudaklarına çıktı. Baktığım yeri görünce dudaklarını yaladı istemsiz.

Yaklaştım, belinden tutup sıkı bi öpücük kondurdum dudaklarına, geri çekildiğimde hala gözleri kapalı devamını bekler halde dudakları aralıktı. Gözünü açtığında tekrar yaklaştım öpecek gibi yapıp dudaklarının üstündeyken konuştum

" Çok bekletme beni kocacığım."

" Şey dosyanın üstünden geçiyoduk, yarım saate biter, nevresimi değiştireyim ben yatarsın yani bekleme uyuyabilirsin, yorgun..."

Dudağının üzerine işaret parmağımı koyup susturdum.

" Nevresimi değiştirmene gerek yok, senin kokunda yatacağım bu geceden itibaren, giyinip yanınıza geliyorum, yarım saatiniz var, susup bekleyeceğim ama bi dakika aşmayacak ona göre."









Mecburiyetten Aşk (B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin