28.

5.4K 382 40
                                    

Can'dan

Kısacık duşa girip hazırlandık. Sabah sabah yaptığımız seks tüm hücrelerimi canlandırmıştı. Güne çok aşık, çok mutlu, çok enerjik başladık.

Tabi Yusuf canımı sıktı ama anlayışlı bi kocam var çok şükür. Benim için sabırlı davrandığını da görebiliyorum. Sesi yeri göğü inleten, bakışı kor alev saçan koskoca ağa benimleyken tüm gardını indiriyor, pamuk gibi oluyordu.

Nevresimleri yeniden değiştirdik, odadan çıkmadan makineye atıp çalıştırdık. Bu kadar dikkatli biri olabileceğini de düşünmemiştim ama o Demir'di işte. Sanılanın aksine çok zarif bi adamdı. Özel hayatımızı kimselere malzeme yapmazdı.

El ele odadan çıktık. Merdivenden ben önde o arkada inerken elleri omzumdaydı. Avluya indiğimizde bizi bekleyen misafirimiz ile göz göze geldik. Demir'e baktım gerildiğini asla belli etmiyordu ama ben biliyordum.

" Yusuf hoş geldin, hayırdır inşallah."

Yanıma gelip sarıldı bana uzunca, el mecbur ben de omzunu pat patlayıp çok samimi olduğumuzdan bu görüntüyü vermişiz izlenimi olsun istedim. Oysaki biz Yusuf'la hiç sarılmazdık ki. Bu yaptığı ile amacını az çok anlamış oldum.

Davut Ağa ve Gülçiçek Hanım'ın yanlış anlamasını istemedim. Olabildiğince normal davranmaya çalışıyordum.

Demir boğazını temizler gibi ses çıkardığında benden ayrıldı. Gergin bakışım ile karşılaştığında gözlerini kaçırıp Demir'e döndü. Tokalaştıklarında ikisinin de eli birbirini sıkmaktan beyazlamıştı.

Nihayet sorumu cevapladı.

" Hoş buldum Can, burada işim vardı, uğramak istedim, hem seninle de iş konusunda konuşamadık tam. Her şeyi telefonda üstüme yıkıp gitmek hiç senin tarzın değildi, merak ettim seni."

" Geç otur önce. Davut Babamla, Gülçiçek annemle tanıştırayım seni. Hem kahvaltı da yaparız birlikte. Madem geldin yüz yüze de konuşuruz kardeşim."

Demir'e baktığımda sakinliğini korumaya çalıştığını apaçık bi şekilde görüyordum, dişlerini sıkıyordu.

Yusuf güya Demir'in etkisinde hareket ettiğimi söyleyerek tırnaklarını çıkarıyordu. Bu hareketler hiç onluk değil. Kuyruk acısıyla yaptığı çok belli. Ah ulan Yusuf ben yer miyim bunları.

Yalandan tanıştı, tepeden bakıyordu Demir'in ailesine. Hem insanların evine gel hem de böyle davran. Sıçacağım çarkına da önce anlamam lazım ne bunun derdi tam olarak.

"Gelelim asıl meselemize Yusuf. Niye geldin, ne işin var burada?"

" Özel konuşalım Can."

" Ailemden gizlim saklım yok Yusuf rahatça konuşabilirsin."

" Ailen öyle mi? Kaç gün oldu da bu insanlar ailen oldu Can. Sen bu evliliğe mecbur bırakılmışsın. Nerde kaldı senin cesaretin, özgür düşüncen?"

" Bırak bunları şimdi, sana hesap verecek değilim. Kaldı ki hayatımdaki en güzel mecburiyetim Demir, ne eşime ne ailesine söz söyletmem. Şimdi ya yanımda duracak bi arkadaş olacaksın ya da bir yabancı. Karar senin."

Sabrım da bi sınırı vardı.

" Nasıl ya Can sen iyi değilsin, aklını karıştırmışlar senin. Beni bunlara mı tercih ediyorsun. Hem de seni bunca yıl beklemiş, sevmiş bana mı diyorsun yabancı ol diye."

" Höst lan. Sen kimsin de benim olana göz koyarsın puşt. Siktir git lan bu evden elimden bi kaza çıkmadan."

Demir öyle bi gürledi ki o an Yusuf'un yerinde olmak asla istemezdim.

Aynı anda tüm korumalar silahlarını çekmiş Yusuf'a doğrultmuştu.

" Yusuf ben seni hiçbir zaman arkadaştan öte görmedim, bana olan duygularını bile fark etmedim. Bu şartlar altında birlikte iş yapamayız, ortaklığı fesh edeceğim, zararın neyse tazmin edeceğim. Benden ve kocamdan uzak duracaksın. Yolun açık olsun. Böyle olsun istemezdim."

Hırsla bana doğru ilerledi.

" Pişman olacaksın Can, bana döneceksin."

Işık hızında inen kafa hareketiyle burnu kırılan Yusuf kanlar içinde konaktan uzaklaştırıldı.

" Kafana sağlık kocacığım, içimde kalacaktı valla oh be."

Söylediğim sözle Davut baba ile Gülçiçek anne kahkaha atmaya başladı.

Bugün de rezil oldum çok şükür.

Mecburiyetten Aşk (B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin