29.

5.2K 358 22
                                    

Yazardan

Demirin öfkesi dinecek gibi değildi. Attığı kafa, ettiği küfür içini soğutmamıştı. Yusuf şerefsizi onun hanesinde, ailesinin önünde, biricik eşine ilan-ı aşk etmeye cüret etmişti. Kimin haddineydi bunu yapmak? Bu kadar hafif kurtulamazdı o puşt.

Davut Ağa oğlunun sinirini çok iyi bilirdi ya damadının onu bi lafıyla bi bakışıyla yumuşatabilmesine şaşırıyordu aynı zamanda mutluydu oğlu adına.

Çiftimizin hallerine kahkaha atan aile üyeleri güçlükle durabildiler. Demir ya sabır çekerken Can kocasının elinden tutmuş kapıdan korumalar eşliğinde çıkan eski arkadaşı ve ortağına sövüyordu hala içinden.

" Haydin sofraya aşıklar, sizin yüzünüzden aç kaldık" dedi Gülçiçek hanımağa.

" Ee hanım olacak o kadar, sonu böyle güzel bitecekse hep bekleriz nolmuş." dedi Davut Ağa ve ekledi.

" Kocacığını tut getir Can oğlum, yoksa geçmez onun siniri."

Böyle şeyler Can için çok yeniydi ama  normalde de kolay kolay utanan bi tip olmadığından yanağından öptü Demir'i. Yetmemişti ya bu öpücük, şimdilik ailenin yanında bu kadarla yetinmeliydi, şimdi kocasının  sinirini yatakta almak vardı ya neyseydi.

Ona takılan kayınpederine açıklama yapmak lazımdı.

" Davut baba kusura bakmayın Yusuf'un saygısızlığı beni de mahcup etti. Onu hiç tanımamışım, anlayamamışım, yaptıkları yüzünden özür dilerim. Arkadaşım da olsa kimse size böyle saygısızlık yapamaz ve yaptıysa arkadaşım olarak kalamaz."

" Senin tavrının ne olduğunu az önce gördük zaten özür dilemene gerek yok, senin gibi birini elinden kaçırmış kuyruk acısından ne dediğini ne yaptığını bilmez belli ki ama size zararı dokunmasın da başka bi isteğim yoktur."

Demir ile bakışan Can gözleri ile ondan da özür diledi, artık bakışarak anlaşabilen iki aşık yüreklerdi. Her zorluk onları birbirine daha sıkı kenetliyordu.

Demir ise şimdilik öfkesini erteleme kararı almıştı çünkü Can gerekeni yapmış üstelik ailesine de sahip çıkmıştı. Can'a bir kez daha aşık olmuştu işte.

Kötü hava dağılmış, mutlu mesut kahvaltı yapmışlardı.

Yola çıkmadan önce Çağrı'ya puşt herifin takibini bırakmamasını ve her adımını ona bildirmesini tembihlemişti.

...........

Uçağa bindiklerinde nereye gittiklerini hala söylemeyen kocasına türlü yollarla söyletmeye çalışan Can, sonunda kendini Demir'in kucağında bulmuştu.

Öpüşmelerini durduran şey ise daracık kısa eteği olan ve göğsünü ortaya atmış hostes kızdı.

Demir öfke ile baktı kıza. Rahatsız edilmek istemediğini başından söylemesine rağmen arsız kız 'bi isteklerinin olup olmadığını' sormaya gelmişti güya ama Can'a bakışı bakış değildi. Demir sabahki sinirini bu kızdan alacaktı, kimse yarine bakamaz, göz süzemezdi.

Çatılan kaşları ile sert ifadesi korkutucu olan Demir'in birden durması ve burnundan derin nefes alıp vermesi Can'ın dikkatini de kıza çekti.

" Müsait değiliz gördün işte çıkar mısın?" diye kıza çıkışan kişi Can'dan başkası değildi. Asıl kıskanan kişi de oydu. Demir kadar kendini tutabilen biri de değildi. Kocası çok yakışıklı ve dikkat çekiciydi. Ona aşık olduğunu anladıktan sonra uçan kuş ya da hostes fark etmez, kimse kocasına bakmamalıydı. Kız gittikten sonra da söylenmeye devam etti.

"Özel uçakta da rahat edemiyoruz bu nedir ya, hem insan bi öksürür bi şey yapar seyir var sanki, açmış memelerini de inek gibi te Allam ya sabır ver. Bi de sana bakıyo yolarım ben bunu Demir hee"

Hızlı hızlı konuşan yeşil göze şaşkın bakan Demir kocasını ısırmamak için zor duruyordu.

Tabi dayanamadı ısırdı yanağını işte...

(Mrb. Okuyucularım, 10 bin okuma olduk çok şükür. Bunun şerefine bölüm attım. Ama inanın şu bölümü kaç seferde tamamladım Allah bilir. Yoğunum şu ara, beklettiğim için üzgünüm. Yeni kapak için 'balzmc' e  teşekkür ederim. Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Sizi seviyorum:))

Mecburiyetten Aşk (B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin