5 yıl sonra
Can yıllar içinde düzenini kurmuştu. Küçük bi sahil kasabasında yaşıyordu.
Avukatlık yapmaya devam ediyordu. Bunun yanı sıra zamanının büyük kısmını sosyal sorumluluk projelerine vermişti.Ufak, şirin bir evi vardı. Bahçesine kendi eliyle diktiği sebzeler, meyveler, çiçeklerle ilgileniyordu. Spor yapmayı, kendini geliştirmeyi, insanlara yardım etmeyi hiç bırakmamıştı.
Araba kullanmazdı çoğu zaman. Hayatında her şeyi minimal hale getirmişti. Lüksten uzak, sade, organik bi yaşamı vardı artık.
Sınırlı sayıda insan vardı çevresinde. Derdini dinleyen yaşlı komşusu İsmet amca vardı mesela. İlmek ilmek almıştı yeşil gözlünün ağzından tüm yaşadıklarını. Bi ona konuşurdu Can. Bi onun yanında ağlardı çilingir sofrasında demlenirken.
Ara sıra görüştüğü eski dostları vardı. Sık sık da ailesi gelirdi ziyaretine. Bıcır bıcır üç tane yeğeni olmuştu, en küçüğü daha bebekti. Dört yaşındaki yeğeni Efe amcasına çok düşkündü, bıcır bıcır konuşur tüm ilgiyi üstüne çekmeyi başarırdı. Telefonda görüntülü konuşmayı bile öğrenmişti kereta. Dayısının kızı Nazlı'yı anlatıyordu ona. Bi o zamanlar içi yanardı işte Can'ın. Ne bilsin küçücük çocuk amcasının içindeki yaraya dokunduğunu işte. Sevdalıydı kendince Nazlı'ya, amcasından tüyolar almak onun için önemliydi. Zaten bi amcası ona büyük adam gibi davranır, ciddiye alırdı.
"Alo amcacığım nasılsın?"
" İyiyim Paşam sen nasılsın?" yıllar sonra ilk kez yankılandı koca konakta Can'ın sesi. Bu aralar amcasını aramayı alışkanlık haline getiren Efe Nazlı'sını gösterecekti amcasına.
" Ben de iyiyim amcacığım, baaak sana kimi göstereceğim güzel değil mi amca?"
" Çok güzel Efem peri kızı gibi." babasının göğsüne utanıp saklandı Nazlı. Yıllar sonra Can'ı telefonda tesadüfen gören Demir yutkunamadı. Gözlerine taşmayı bekleyen damlalar geldi.
Can ise yalancı gülümsemesini takınmıştı. Hazırlıklıydı bu karşılaşmaya, elbet bir gün olacaktı ve asla acınası görünmeyecekti. Hele ki Demir'e asla.
Bıcırık telefonu kendine çevirmişti bile, amcasıyla konuşmasına kaldığı yerden devam ediyordu. Can sırf Efe için kapatmıyordu telefonu ama uzatmak da istemedi, işinin olduğunu söyleyerek aramayı sonlandırdığında olduğu yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
İlk günkü gibi tazeydi acısı da aşkı da.
5 yıl önce
Can Çağrı'yı da yanına alıp Gülay'ı takibe başladı. Bu kadının göründüğü gibi biri olmadığını kocasına ispatlamalıydı. İş yerindeyken kadının telaşla biriyle konuştuğunu görmüştü. Karşısındaki kişinin ne dediğini duyamasa da Gülay'ın onu tehdit edip susturmaya çalıştığını kulaklarıyla işitmişti.
Kulüpteki kapalı localardan birine girmişti Gülay. Can ve Çağrı ayrılıp gizlice odaları kontrol etmeye başladılar. Çağrı, Demir Ağa'dan habersiz böyle bir işe kalkıştığı için tedirgindi ama Can Ağa'ya hayır diyemezdi.
Gülay'ın ayarladığı adamlar önce Çağrı'yı ekarte etmişti. Çağrı'nın telefonundan Demir'e konum gönderip Çağrı'nın ağzından hemen buraya gelmesi için mesaj atmıştı Gülay. Her şey istediği gibi ilerliyordu kadının. Demir'den gelen aramayı meşgule atıp telefonu da kapattıktan sonra onun hemen harekete geçeceğinden emin oldu sinsi yılan.
Demir geldiğinde iri yarı bi adamın kucağındaydı Can, ellerinin plastik kelepçeyle bağlı olduğunu göremedi. Tek gördüğü sevdiği adamın birinin kucağında yiyiştiğiydi.
Gülay bir zar attı ve tuttu. Bundan başka çaresi yoktu. Oynadığı kumarda harcadığı hayatların önemi yoktu. Emin olduğu bir şey varsa Demir'in gururlu bir adam oluşuydu, onun kaçacağını iyi biliyordu. Uçurum kenarında niye yanında olduğunu, nerden haberinin olduğunu bile sorgulayamayacak kadar bitik halde olacağını da biliyordu.
Çağrı çok geçmeden kendine gelmiş, Can'ı adamın elinden kurtarmıştı. Can perişan haldeydi neredeyse sahip olacaktı o adam Can'a. Çağrı'ya minnetle baktı Can ama hemen kocasını bulmalıydı. Gülay'ın tuzağına düştüğünü anlatmalıydı.
Çağrı onu uçurumun kenarına getirdi, bilirdi üzgünken buraya geldiğini ağasının. Getirmez olaydı keşke.
Bir gömleğini pantolonunun içine sokmaya çalışan Demir'e bir de arabanın içindeki yarı çıplak kadına baktı ikisi de.
Can asla kaçmazdı, hesap soracaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecburiyetten Aşk (B×B)
RomanceGenç, yakışıklı, güçlü ağanın berdel yaptığı hırçın, kendine güvenen, zeki avukata aşkını anlatacağım. Aşkı için beklemek Demir'e düşerken töreye boyun eğmek Can'a düşmüş. Kader iki güzel kalbi birbirine kördüğüm ile bağlamış, bize ise tebessüm il...