34.

4.6K 313 23
                                    

(Şu sıralamayı görüp sevinmemem mümkün değildi:)) Fotoyu aldıktan üç gün sonra sıralamada 2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


(Şu sıralamayı görüp sevinmemem mümkün değildi:)) Fotoyu aldıktan üç gün sonra sıralamada 2. oldu daha sonra yine değişti durum ama olsun çok güzel. Hikayemi yazarken bu kadar sevileceğini bilmiyordum. Okunma sayısı 31 bin oldu. Yorumlarınızı okumak çok keyifli oluyor. Yıldıza da basıverin hemencecik. Yeni bölüm sizlerle, keyifli okumalar:))

Demir'den

Can'ı omzuma atıp güzel poposuna vurduğumda melodik kahkahasını duymak çok güzeldi. Bir güzel sevdim ki yarimi sormayın, tahmin sizden artık.

Zeka küpü sevgilim canımı sıkan telefon görüşmesinin detaylarını anlatmama gerek kalmadan tahmin etti olanları. Puşt Yusuf yapmıştı yapacağını. Berdel ile evlendiğimizi duyurup ikimizi de zora sokmaya çalışmıştı aklınca. Bu benim için sikimde bile olmasa da Can için endişelendim. O çok popüler bir avukat ve işinde kötü bir imajı olsun istemiyordum. Can bu konuyu hiç kafasına takmamış hatta daha detaylı düşünüp asansördeki pisliğin de tesadüfen orada olamayacağını da söylemişti. Artık şaşırtmıyor Can beni, desem de bunu duyduğumda şaşırdığım doğrudur. Kendince çözümler getirmişti, foto çekinmek medyayı lehimize çevirecektir tabi ki  eyvallah da ne Yusuf'un ne de asansördeki davarın bu kadar kolay elimden sıyrılmalarına izin verir miydim? Asla! Benim olana göz değdirip el uzatamazdı kimse.

Dubai'deki bir haftalık balayımızda çok güzel vakit geçirdik. El ele dolaştık her yerde. Dans ettik, birlikte şarkı söylerken. Gün batımında eşsiz manzaraları izlerken şarabımızı içtik. Asla ama asla yapmam dediğim paraşütle atlamayı, tüple dalışı bile yaptık. En güzeli ise saatlerce tutkuyla seviştik.

Mutluğunu, aşkını, kıskançlığını görmek beni ona daha çok bağlarken espirili hallerini, cesaretini, çılgınlığını, merhametini, ince zekasını, samimiyetini görmek ve yaşamak arasındaki farkı daha çok hissettiriyordu, ne kadar özel bi adamdı Can. Yıllarca onu uzaktan sevmenin yanında ona hayranlığım da üst boyuttayken şimdi yakından bizzat onu yaşamak bambaşkaydı.

İstanbul'a iniş yaptığımızda akşam olmuştu. Henüz nerede yaşayacağımıza karar vermemiştik. Şimdilik benim eve gitmeye karar verdik.

Aracın camından boğaza iç çekerek bakıp konuştu Can.

" Aşkım dünyanın en güzel yerine de gitsek memleketimiz gibisi yok bence, sen ne dersin?" aşkım demesine hala alışamadım, her seferinde küçük çaplı bi kalp krizi geçiriyordum.

" Kocama yine kal geldi, adamcağız alışamadı aşkıma ya. Sekiz yılın üstüne bünyesine fazla geldi demek ki. Halbuki daha ben daha neler diyecektim sana yaa."

Bi dakika kadar beklediğimde harika gülüşü ile yeşillerini bana dönmüş dalgasını geçmişti yine. Eritiyordu beni iki dakikada napıyım? Ciddileştim hemen.

" Sen ağanla nasıl dalga geçersin bakayım, gel de ceza veriyim sana. Hem sekiz yılın acısını çıkarmadım daha senden." ince belinden tuttuğum gibi kucağıma oturttum. Arabayı Çağrı sürüyordu, havalimanından bizi almaya gelmişti. Bu hallerimizi görmesinde sakınca yoktu ve ben kucağımdaki afeti hemen buracıkta altıma almamak için zor duruyordum.

" Ya ceza falan yok kıyamazsın sen bana, hem sekiz yıldır kendini benden gizlediğin için asıl cezalı sen olmalısın bence değil mi ama aşkım, sevgilim, bitanem." yok ya bekleyemem ben. Nasıl bi tatlılık yarabbim bu adam. Elleriyle ensemdeki saçları kavramış, kur yapan sevgilime nasıl dayanabilirim ki?

" Çağrı sağa çek, in arabadan." kararmış gözlerimle Can'a bakarken nefes alışım değişmiş, kalbim göğsüme sığmayacakmış gibiydi. Hırlayarak söylediğim sözleri duyan Çağrı emrimi hemen yerine getirmiş ve inmişti. Can ise şaşkınca bana baktıktan sonra sanki kucağında durup bana kur yapan o değilmiş gibi utanmıştı. Onun o utandığında dişlediği dudaklarına öyle bi kapandım ki itiraz etmesine fırsatı bile olmadı. Karşılık vermeye başladığında elimi ince şortundan içeri kaydırıp deliğine ulaştığımda birden geri çekildi.

" Dur Demir rezil olduk Çağrı'ya, hiç utanman da yok be adam, bu ne arsızlık, bu ne aymazlık, bu ne biçim libidodur yahu." Tatlı azarları bile beni acayip azdırıyordu ama haklıydı durmam lazımdı. Ben onun yanında acayip bi adama dönüşüyordum. Çok beklemiş, çok özlemiş, çok aşık bi adamdım. Napsaydım, ben de haklıydım.

Mecburiyetten Aşk (B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin