Sorunun üzerinden bir hafta geçmişti. Jennie kimse ile iletişim kurmamıştı. Lisa ile bile konuşmamışlardı. Diğerleri için de aynı şeyi geçerli olduğunu hissediyordu ama emin değildi. Bıkkınlıkla saçlarına maşayı yapan kadına döndü.
"Bitmedi mi hala ? Biraz çabuk ol" diye söylendiğinde kadın son tutamı da eline aldı ve aceleyle doladı. Bugün okuldan sonra cenaze vardı. Üstelik bütün okul gidecekti. Otopsiyi bekledikleri için bu kadar uzun sürmüştü.
"Tamam bırak." Dedi Jennie sonunda. Okul gömleğinin üzerine Chanel marka beyaz bir hırka geçirdi. Kadın aceleyle çıkarken aynada kendini kontrol etti. Her zaman markası olan kırmızıyı süremezdi. Bu olaydan sonra sadece daha fazla konuşulurdu. Bu yüzden eline nude bir ruj alıp sürdü ve son kez aynaya baktı. Aşağıdaki gürültülerle göz devirip odasından çıktı. Direk asansöre inip aşağı indi. Ablası Jessica yine her zaman ki gibiydi. Yüksek sesle müzik açmış ve eğleniyordu. Jennie büyük yemek odasında girdiğinde müzik sesi kısıldı.
"Günaydın" diye mırıldandı kahvaltı masasına bakarken. "Hosgeldin Taehyung" dedi ablasının yanında oturan Taehyung'a. Taehyung ona bakıp gülümsedi.
"Annemler evde değil Jennie. Kahvaltı yap hadi."
"Geç kalırım." Dedi canı bir şey istemediği için. Bakışları son olarak yanındaki kıvırcık saçlı çocuğa döndü. "Geliyor musun yoksa gideyim mi ?"
"Gelmeyecek. Biraz da-"
"Aslında gitsem iyi olur." Dedi Taehyung Jessi'nin sözünü keserek. Çoktan ayağa kalkmıştı. "Biliyorsun şu cinayet olayı yüzünden bir sürü sıkıntı var."
"Ah..tamam bebeğim. Cenazede görüşürüz." Dedi Jessi ona sarılırken. Jennie ise sessizce evden çıktı. Taehyung'ın beyaz arabası kapının önündeydi. Taehyung dışarı çıkar çıkmaz açılan arabanın ön koltuğuna oturdu ve Taehyung'ın binmesini bekledi.
"Sikeyim böyle işi" diye söylendi Jennie Taehyung biner binmez. Taehyung ise alayla güldü ve arabayı çalıştırdı.
"Sorgu nasıldı ?"
"Neden aramadın ?" Dedi ikisi de aynı anda. İkisinin de kaşları çatılırken Jennie derin bir nefes aldı.
"Seni aradım ve eve de kaç defa geldim. Odandan çıkmadın." Dedi sonunda Taehyung.
"Çünkü canım bir şey yapmak istemiyordu. Farkında mısın bilmiyorum ama Hoyeon öldürüldü."
"Cinayet olduğu belli değil." Dediğinde Jennie alayla güldü.
"Neden bizim adımız vardı sence ?" Dediğinde Taehyung bilmiyorum dercesine omuz silkti. "Bence ortalık fena karışacak."
"Jennie artık şunu konuşmayı kesebilir miyiz? Bizimkiler zaten her gün konuşuyor." Dedi Taehyung bıkkınlıkla. Artık bu konu gündemleri olmuştu.
"Ah pardon enişte bey seninle ne konuşmamı isterdin ?"
"Mesela olaydan bir gün öncesini. Okulda olduğumuz o geceyi." Dediğinde Jennie kafasını dışarı çevirdi.
"O gün çok şey yaşandı. Hatırlamıyorum."
"Beni öpt-" Jennie kaza yapma ihtimalini umursamadan elini Taehyung'ın ağzına kapattı.
"Kafayı mı yedin Taehyung ? Bunu neden konuşuyorsun ?" Diye sinirle soludu.
"Konuşmamız gerek" dedi Taehyung tekrardan yola odaklanırken. Jennie'nin bu tavrına sinirlendiği gaza basmasından belliydi. " Sonuçta bu olan bir şey."
"Hayır!" Diye bağırdı Jennie. Bir şekilde bu konu ikisi arasında kalmalı ve kapanıp gitmeliydi. "Olmadı bunlar. Bir rüya gördün"
"Güldürme beni Jennie" dedi alayla ve gaza daha da yüklendi. Jennie onun direksiyonu kavrayan kollarına baktı. Bir kaç gümüş bileklik kolunu süslüyordu. Parmağındaki yüzüklerin arasında nişan yüzüğünü de görünce tekrardan cama döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gossip: X
Mystery / ThrillerYonsei Lisesinde ne kadar sıradan olabilirse o kadar sıradan bir gün başlamak üzereydi. Tabi okulun binasına bileklerinden asılı duran cesedi görene kadar herkes böyle düşünüyordu.