"Bir ev vardı." Dedi Hoyeon kapıyı açıp. Yataktan zorla kalkıp dışarı çıkabilmişti. Saatlerdir kapıda haber bekleyen grup bir anda ona döndü.
"Ne evi ?" Dedi Jennie
"Bir ev. Sarang bir kere beni oraya götürmüştü. Bilmiyorum eski püskü bir evdi. Sarang'la ilk karşılaştığımızda götürmüştü ama bir saat bile durmadan biriyle konuştu ve beni daha düzgün bir yere götüreceğini söyledi. Orası olabilir mi bilmiyorum ama Namjoon'la konuştuğumuzdan beri her yeri düşündüm. Aklıma gelen tek yer burası." Dedi hızla. Taehyung ona doğru yürüdü.
"Nerede ?"
"Bilmiyorum..Tanrım gerçekten bilmiyorum bana inanın biraz. İlk defa gördüğüm sokaklardı. Açıkçası dikkat bile etmedim. Mark veya diğerleri bilebilir belki." Dedi. Taehyung Jennie'ye döndü.
"Gidelim." Dediğinde kız ayağa kalktı.
"Bende gelebilirim miyim ?" Dedi Jimin
"Siz burada kalın. Bir haber gelirse arasın-"
"Biz buradayız Jennie." Dedi Hoseok. Göz göze geldiklerinde Jimin'i işaret etti. Yoongi gideli saatler olmuştu ve Jimin geldiğinden beri sürekli telefonumu kontrol edip duruyordu. "Jimin gelsin."
"Tamam..Jimin hadi gidelim." Dediğinde üçü de hızla hastaneden çıktılar. Taehyung sürücü koltuğuna oturdu. Şu bahsedilen mekanı biliyordu. "Mekana gidelim Tae"
"Zaten bir tek orayı biliyoruz." Dedi arabayı çalıştırırken. Bugün bir şekilde bitecekti. Bitecekti ama kimseye zarar gelmeden bitsin istiyordu. Bir an önce Mark'ı bulmak için gaza yüklendi.
"Sizce...Yoongi ve Lisa şuan iyi mi ?" Dedi Jimin arkadan.
"Tabi ki de iyi." Dedi Jennie. "Onlara bir şey olmaz. Açıkçası birebir kavga da ikisi de bizden daha iyi. Şuan büyük ihtimalle Sarang yaptığı şey için pişman olmaya başlamıştır."
"Bu berbat bir teselli." Dedi Jimin. Yine de gülümsüyordu.
"Teselli değil bu arada." Dedi Taehyung. "Lisa'nın ne kadar çirkef olduğunu biliyorsun zaten. Bir keresinde doğum gününde ona istediği çantayı almadım diye beni dövecekti. İstediği çanta dediğimde ben çantanın morunu almışım. O da pembe istemiş. Ne fark varsa ?"
"Çok fark var" dedi Jimin. Jennie kafa sallayarak onu onayladı.
"Ben bunu istiyorum diye attığı resim bile mordu!" Diye isyan etti Taehyung. Jennie gülümsedi. Hala o çantanın konusu aralarında dönüyordu ve ikisi de inatçı olduğu için asla kapanmayacaktı. Jennie arka koltuğa döndü ve Jimin'in elini tuttu.
"Yoongi'nin aklında bir planı olmasa gitmezdi Jimin ah. Bu yüzden endişelenme. Eminim o iyidir."
"Ve bizde geldik. Jennie lütfen geri planda dur ve bırak bunu ben halledeyim." Dediğinde Jennie kafa salladı. Zaten artık biriyle konuşmaya bile gücü yoktu. Yoongi ve Lisa'nın orada olmayışı onu sanki yaşlandırmıştı. Endişeden içi içi yiyordu da kimseye de belli edemiyordu. Üçü de inip mekan dedikleri binaya girdi.
"Bakar mısınız ?" Dedi Taehyung birini çevirip. Adam dik dik ona baktı. "Mark'ı arıyorum. Kendisi arkadaşım."
"Geldiğinizden haberi var mı ?" Dediğinde Taehyung kafa salladı.
"O odasında şuradan git. En köşedeki oda." Dediğinde Taehyung lafa salladı ve ilerlemeden önce Jennie'nin elini tuttu. Jennie'de hemen arkasındaki Jimin'in elini tuttu ve yürümeye başladı. Her ne kadar ilkokula giden, el ele üç arkadaş gibi dursalar da şuan hepsinin birbirini koruma iç güdüsü fazlaydı ve bu kalabalık yerde kimse kimseyi bırakmakta istemiyordu. Dedikleri odaya girince peş peşe içeri girdiler. İçeride sadece Mark vardı. Bir elinde telefon birini arıyordu. Diğer eli ağzında tırnaklarını yemekle meşguldü ve telaşlı gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gossip: X
Mystery / ThrillerYonsei Lisesinde ne kadar sıradan olabilirse o kadar sıradan bir gün başlamak üzereydi. Tabi okulun binasına bileklerinden asılı duran cesedi görene kadar herkes böyle düşünüyordu.