36. Biz arkadaş değiliz.

375 30 62
                                    

"Kim bilir nerede sakladılar ? " Diye söylendi Jennie. Okulun müzik salonundaydılar.

"Bence ayrılsak daha iyi olacak. Hem daha fazla yere bakabiliriz." Dedi Lisa. Jennie kafa sallarken beşi de ortada buluştu.

"Ben ve Jungkook resim odasına gidelim."

"Tamam." Dedi Taehyung. Jennie ile biraz yalnız kalmak istiyordu. Rosé'da aynı fikirde olacak ki hızla ona katıldı.

"Bende Jungkook ve Lisa ile gideyim. Siz ikiniz arayın. Bulan kişi diğerlerini arasın." Dediğinde Jennie'de mecburen kafa salladı. Taehyung ile yalnız kalmak istemiyordu.

"Peki görüşürüz." Dedi Jungkook. Üçü beraber müzik odasında çıkarken Jennie piyanoya doğru ilerledi.

"Küçükken." Dedi piyanonun tuşlarına parmağını değdirirken. "Yoongi bize piyano çalardı. Hatırlıyorsun dimi ?"

"Evet. Çok yetenekliydi." Dedi Taehyung. Jennie Yoongi'nin piyano çalmasını o kadar severdi ki Taehyung'ta öğrenmek istemişti. Lakin yetenek istiyordu.

"Şimdi o anları hatırlıyorum da çok şeker. Küçük parmaklarıyla tuşlara basmaya çalışırken, yüzünde ciddi bir ifade. Sanırım..onları özlüyorum. Halbuki neredeyse her gün beraberiz."

"Beraber olsakta eskisi gibi değiliz." Dedi Taehyung. Onlarla konuşmuyorlardı. Taehyung ve Jennie konuşsalar ne oluyordu ki ? Onlar bile eskisi gibi değillerdi. "Bende özlüyorum. Eski bizi. En basiti sen ve beni."

"Taehyung." Dedi Jennie ona dönerken. Çocuk aralarındaki mesafeyi kapatıyordu.

"Jennie bu soğukluğu anlamıyorum. Benden uzaklaşıyorsun. Her gün daha fazla. Nişandan beri benimle konuşmadın bile."

"Yani..aramıza mesafe girmedi. Ben yoğundum ve sende...nişanla alakalıydın. Üstelik Jessi ile beraberdin." Dedi Jennie. Böyle olmadığını biliyordu. Jennie uzaklaşmayı demiyordu çünkü ona baktığında canı yanıyordu. Taehyung'ın ellerini severdi mesela o. Tae bir sürü yüzük taktığında mest olurdu ama şimdi parmağındaki tek yüzük canını yakıyordu.

▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎

"Böyle olmayacak." Dedi Rosé. Başından beri Jungkook ve Lisa'dan ayrılmak vardı aklında. "Bence siz ikiniz devam edin. Ben de ayrı bakayım."

"Emin misin ?" Dedi Lisa. Fırçaların olduğu yere bakmayı kesip ona döndü. Rosé kafa salladı.

"Hem diğerlerine de bir göz gezdiririm. Bakalım bulmuşlar mı bir şeyler."

"Peki ama bizi ara mutlaka."

"Tabi." Dedi ve ikisini yalnız bırakıp hızla aşağı kata indi. Nerede olduğunu biliyordu. Bu yüzden dans odasının olduğu kata geldiğinde gülümsedi. Onu tekrar görmek Rosé'yi mutlu etmişti. Tabi Hyeon onun kalbini kırdığında da sinirden delirmişti. Bu yüzden gidiyorum diye kendine bahane uydurdu. Sadece iyi mi diye bakmaya gidiyordu ona göre. İçinde onu özledin diye çığlık atan kalbinin sesini bastırmaya çalışarak ilerledi.

Hoseok dans odasındaydı. Minderlerin üzerine yatmış tavana bakıyordu. Biraz terli duruyordu ki buradan bile az önce dans ettiği belliydi. Rosé şaşırmamıştı. Her zaman böyleydi. Sinirlendiğinde ya da üzüldüğünde Hoseok dansa koşardı. Yavaşça içeri girdi.

"Ah sende mi buradaydın? " Diye söylenerek kapıyı kapattı. Hoseok kafasını kaldırıp kıza baktı.

"Evet. Burada bir şey yok. Kontrol ettim." Dedi hızla. Biraz rahatsız olmuştu.

"Ben yine kontrol edeyim. Belki gözünden kaçmıştır."

"Tabi!" Dedi çocuk alayla. Ayağa kalkmıştı bile. "Zenginlerin görme kabiliyetleri daha iyidir belki."

Gossip: XHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin