"Biz Jin'le çıkıyoruz." Dedi Jisoo. Jennie telefonunu bırakıp ona baktı. Odaya ne zaman geldiğini bile fark etmemiş gibi davranmak zaten zordu.
"Tebrik ederim. İstediğin buydu sonuçta."
"Senin sayende oldu Jennie." Dediğinde Jennie ayağa kalktı.
"Hayır. Zaten eninde sonunda olacak olan buydu. Birbirimizi seviyorsanız birbirinizi bulursunuz. Engeller ne olursa olsun." Dedi. Bu sadece onun için geçerli değildi. Taehyung ve onun için. Jisoo koltuğa oturdu.
"Yine de sen hızlandırdın. O gün için üzgünüm. Haksızdım biliyorum."
"Sorun değil."
"Otursana." Dediğinde Jennie onu dinledi ve karşısındaki koltuğun köşesine oturdu. Kapı aniden açıldığında ikiside kapıya döndü. İçeri Rosé ve Lisa girdi.
"Şu evlilik olayını konuşalım artık." Dedi Rosé direk. Jennie'nin okula sonunda geldiğini öğrenince direk kulüp odasına damlamıştı.
"Konuşacak bir şey yok. Görüşmeye gidiyorum. Evleneceğim."
"Ne zaman ?" Dedi Lisa. Aşırı sinirlenmişti bu kadar rahat olmasına.
"Bilmem. Sanırım önce Jessi ve Taehyung'ın düğünü olur. Ondan sonra belli olacak sanırım."
"Ama kiminle Jen ?"
"Öğreneceğim işte. O kadar büyütülecek bir şey değil."
"Değil mi? " fiye bağırdı Lisa. "Bu büyütülecek bir şey değil mi ? Kim olduğunu bile bilmiyorsun! Ayrıca senin hayallerin vardı. Gidecektin buradan. Onlara ne oldu be ?"
"Hayaller hep hayal olarak kaldıkları için güzeller. Konuya dönelim. Jisoo ve Jin çıkmaya başladı." Diyerek konuyu değiştirmeye kalktı.
"Konu ben değilim Jennie. Bu daha önemli." Dedi Jisoo. O gün kavga sırasında bu konu kaynamıştı ama şimdi beraberlerdi işte. Jennie ise ayağa kalktı.
"Bu kadar karşı çıkacak bir şey yok. Zaten olacak olan buydu. Aşk sonradan olur. Birbirimizi tanıdıkça." Diye söylenerek kapıya ilerledi.
"Hayır olmaz." Diye bağırdı Lisa. Ellerini sinirle yumruk yapmıştı. "Aşk böyle sırf tanıdın diye olan bir şey değil aptal. Zor bulunan bir şey. Gerçekten kıymetli, güzel bir şey. Bu yüzden nadir Jennie. Bu yüzden zor bulunuyor. İki insanın karşılıklı birbirini sevmesi mucize gibi. Tanımakla olmuyor bu işler."
"Sorun yok. O kimse artık...onunla mucizeleri yaratırım." Dedi ama biliyordu. Elinde bir mucize vardı. Taehyung'ın ona bağlı bıraktığı bir mucize ama o elinin tersiyle itiyordu. Bunun yanlış olduğunu bile bile.
▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎
"Sorun ne ?" Dedi Jin. Taehyung kafede tek başına oturuyordu. Namjoon'la masaya oturduğunda çocuk onların geldiğini bile fark etmemişti. Sonunda ikisi göz göze geldi. Jin ne yapacağını bilemez halde çocuğu omzuna dokunduğunda Taehyung yerinden sıçradı.
"Ah siz mi geldiniz ?"
"Sorun me Taehyung ? Dalgın görünüyorsun ?" Dedi tekrardan.
"Sadece yorgunum. Bu aralar fazla olay oldu."
"Bu olduğunu sanmıyorum. " Dedi Namjoon.
"Size kahve söyledim." Dedi Jungkook masaya otururken. Sonra üçünün suratına baktı. "Yine ne oldu ?"
"Hiç bir şe-"
"Taehyung'ın morali bozuk." Dedi Namjoon. Jungkook Taehyung'a döndü.
"Konu ailen mi ? Yine mi ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gossip: X
Mystery / ThrillerYonsei Lisesinde ne kadar sıradan olabilirse o kadar sıradan bir gün başlamak üzereydi. Tabi okulun binasına bileklerinden asılı duran cesedi görene kadar herkes böyle düşünüyordu.