"Mantıklı olalım. Hoyeon'u öldürmek için sebebimiz yok." Dedi Jisoo. "Onun en yakın arkadaşıydım."
"Ölür ölmez sevgilisiyle çıktın" Dedi Min Ah. Jisoo göz devirdi. Hepsi l koltuğa dizilmişti ve Bayan Park tam karşılarında masada oturuyordu.
"Aldattığı sevgilisi mi ? Evet!" Dedi Jin sinirle
"Seni aldatmıyordu. Seninle aldatıyordu. Ayrıca bu da öldürmek için bir sebep olabilir" Dedi Min Ah
"Ah hadi ama siz kafayı yemişsiniz" Dedi Yoongi
"Bunu kendini kesen çocuk söylüyor"
"Hey sevgilimden uzak dur koca karı. Bu seni hiç alakadar etmez!" Dedi Jimin sinirle. Min Ah silahı ona çevirdi.
"Bence eder."
"Karşında daha lisede okuyan çocuklara silah çekince özgüvenin mi yenileniyor? " Dedi Jennie. Min Ah ona baktı.
"Aman ne lise ama! Hepiniz şeytanı elinizde oynatırsınız"
"Hoyeon'da buradandı. Bu komik geliyor. Acaba onun sırları neydi ?"
"Seni ilgilendirmeyen şeyler v-"
"Yok, olmadı. Bu sefer laf sokamadın. Bence pes edim Bayan Park. Karşındaki kişi Jennie. Asla susmaz." Dedi Lisa gülerek. Korkuyordu ama bunu Belli etmemeliydi..dimi ?
"Aynen öyle."
"Bu sabaha kadar devam ederdi." Dedi Jungkook'ta
"Hayır. Bir yerden sonra Bayan Park laf yemekten sıkılırdı." Dedi Hoseok
"Kesinlikle. Bir köşeye geçip ağlardı!"
"Yok canım..Jennie o kadar acımasız değil...değil dimi ?"
"Öğretmenimizi ağlatmam..hayır bunu yaparım." Diye onlara dahil oldu Jennie. Sadece kadını oylamaları gerekiyordu. Biraz daha oylamaları ve sonra Chaerin gelecekti. Onları duymuş olmalıydı.
"Çok üstüne gitme Jen" Dedi Taehyung
"Kesin şunu! Ağlamıyorum ve bu kız beni ağlatamaz. Özellikle elimde silahım varsa ve konuya dönüyorsunuz. Hoyeon'u hanginiz öldürdü ?"
"Ne olacak ki ?" Dedi Yoongi. "Kimin öldürdüğünü bilsen ne olacak ?"
"Onu da yanına yollayacağım. Böylelikle kardeşimin orada canı sıkılmaz."
"Kardeş mi dedi o ?"
"Vay anasını...o ciddi"
"Ne kaltak ama!" Dedi Lisa. Min Ah sinirle ona döndü. "Ne ? Kardeşinin yediği bokları görmeyip burada bize vıdı vıdı yapıyorsun. Umarım Hoyeon bunları izleyip utanıyordur"
"Seni öldürürüm!"
"Ah hadi yap" Dediğinde silah ona dönüktü. Jungkook kızın önüne geçti.
"Saçmalamayı kesin Bayan Park."
"Şuanda itibaren katil kendini söylemediği her dakikada biri ölecek. İlk Lisa'dan başlarım." Dedi kadın sinirle. Çocuklar birbirine baktı. Oyalama taktikleri buraya kadardı. Önlerinde sadece bir dakikaları vardı. Kurtulmak için ya da birini kaybetmek için.
"Biz yapmadık!" Diye bağırdı Rosé
"40 saniye"
"Psikopat kadın! Kafayı yemişsin sen! Bunu neden yapalım ?" Dedi Namjoon hızla
"Son 20" Dediğinde Yoongi Jimin'e baktı. Panikle dudağını dişleriyle eziyor, minik parmaklarını yumruk yapmış titremesine engel olmaya çalışıyordu.
"Ben yaptım!" Dedi Yoongi ayağa kalkarken. Min Ah silahı ona çevirdi.
"Ne ?"
"Yoongi otur oraya" Dedi Jimin. Yoongi kafasını iki yana salladı.
"Ne olacaksa olsun. Zaten ölmeye dünden razıydım. Hoyeon'u öldürdüm. Sonra onu astım. Tam girişe ve herkesin görmesini istedim. O orospuyu herkes son kez öyle görsün istedim" Dediğinde herkes bunu yapmaması için konuşuyordu.
"Yoongi yapma!" Dedi Jimin ayağa kalkarken. Yoongi ona döndü.
"İstediği şey katil. Ona istediğini veriyorum işte Jimin ah. Ölmek sorun değil biliyorsun. Bunu hak ettim." Dedi ve Min Ah'ya döndü.
"Ama bana söz verdin!" Dedi Jimçn sessizce. "Beraber yaşayacaktık ve..ve mutlu olacaktı. Söz vermiştin."
"Üzgünüm Jiminie..sözümü tutmak istedim. Yemin ederim çok istedim ama hepimizdense birimiz." Dedi Yoongi. Dönüp ona bakamadı bile. Cesareti yoktu o kadar. Gözlerindeki kırgınlığa bakamazdı.
"O zaman ben yaptım!" Dedi Jimin. "İnanın Bayan Park bunun için çok sebebim var."
"Yalan söylüyor ona bir baksana. Karınca bile incitmez." Dedi Yoongi. Min Ah Yoongi'ye baktı.
"Sana neden inanayım ? Sen onunla en az konuşan kişiydin"
"Beni uyuz ediyordu. Sürekli laf sokmaya çalışıyordu. Kendini bir bok sanıyordu. Nefret ediyordum ondan. Bu nefreti hak edecek şeyler yaptı emin ol. Elimden geldiği kadar acı çekmesini sağladım." Dediğinde Min Ah öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Silahın kilidini açtığında Jungkook ayağa kalktı.
"Seni buna pişman ederim. Babamı biliyorsun dimi? Sence bunu yapınca ne olacak ? Seni öldürmesini bile istemem. Seni süründürürüm. Kimse seni bulamaz yemin ederim ve sen hayatın boyunca bugün için pişman olursun."
"Komik olma Jungkook. Buradan çıkınca beni bulabilecek misiniz sence ? Aylardır önünüzde saklanıyorum. Şu saçma sitede xcilik oynuyorum. Etrafı soruştururken bir kere bile dönüp bakmadınız bana. Sence bana ne bok yapabilirsiniz ?" Dedi kadın gülerek. Jennie'de ayağa fırladı. Bir şeyler yapması gerekiyordu.
"Bana bak psikopat" Dedi sinirle. Silah anında Min Ah ile beraber ona döndü. "Buraya gelmiş elinde silahla rol kesiyorsun! Hoyeon gibi birini savunuyorsun. Bilmiyorsan sana söyleyeyim senin kardeşin ölmeyi hak etti." Dediğinde kapı açılmaya çalıştı. Küçük camdan Jiyong'un yüzü görüldü.
"Park Min Ah! Tutuklusun. Silahını kaldır ve teslim ol." Dedi kapıyı açmaya çalışırken. Min Ah panikle Jennie'ye döndü.
"Sen öldürdün dimi ?"
"Sen kardeşin şeytanın ta kendisiydi. Zorbaydı. Hep hava atmaya çalışır ama bir bok yapamazdı. Bizim aramıza girmeye çalıştı. Onu gördüğüm anda ona bir bok olduğunu biliyordum. Onu aramıza almadım. O ise bize bunu yaptı."
"Sizi ayırdı." Dedi alayla. "O kadar kolay parçalandınız ki"
"Ah sen öyle san." Dedi Jennie'de onun gibi gülerken. "Baksana bize. Şimdi kim var burada ? Bir tek biz. Hoyeon nerede ? Öteki taraftan bizi izliyorsa canı cehenneme"
"Seni sürtük"
"Evet canım." Dediğinde kapı kilidi kırıldı. Jiyong odaya girer girmez silah sesi duyuldu. Jennie gözlerini korkuyla sıkıca yumdu. Odadan çığlık sesini duydu. Hemen dudaklarının önünden gelen bir ah sesi, derin bir nefes alış. Min Ah'nın beni bırakın diyen bağışları. Ama acı yoktu. O vurulmamıştı. Gözlerini açtığında o ah sesinin geldiği kişiyi gördü.
"Taehyung ah" Dedi panikle. Taehyung bir kaç santim ötesinde duruyordu. Yüzünde acı bir gülümseme vardı. "Tae..Aman Tanrım Tae!"
▪︎▪︎▪︎▪︎
Dont worry..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gossip: X
Mystery / ThrillerYonsei Lisesinde ne kadar sıradan olabilirse o kadar sıradan bir gün başlamak üzereydi. Tabi okulun binasına bileklerinden asılı duran cesedi görene kadar herkes böyle düşünüyordu.