83. Siz benim evimsiniz.

197 19 33
                                    

Yalnızlık. Pişmanlık. Endişe. Korku. Utanç. Kırgınlık. Hepsinin bir arada olduğu nadir zamanlar vardır. Yada tam tersi mi ? Bunun bir önemi yok. Sadece bu duyguların hepsi bir aradaysa, hisseden kişi için tek bir şey söylenebilir; o kişi artık yıkıldı.

Yani en azından öyle hissediyor. Şuan Yoongi'nin hissettiği gibi. Yere düşmüştü. Ne zaman olduğunu bilmiyordu. Hala gözlerini açmaya korkuyordu, tıpkı hareket etmeye korktuğu gibi. Hayır göreceği manzarayı tahmin edebiliyordu. Sadece görmeye hazır değildi. Emin olduğu tek şeyse asla hazır olmayacaktı çünkü tamamen yığılmamak için yerden destek alan parmakları arasındaki sıvının koyuluğu, o tanıdık kokusu her şeyden nefret etmesine sebep oluyordu.

"Yoongi" diye seslendi biri.

"Gelme" diye bağırdı Yoongi sesi çıktığı kadar. Gelme. Ben buradan kalkamıyorum ama sende gelme. Gelip bunu görme. Bunu yaşama.

"Yoongi" Dedi Jisoo kapının arkasından. "Ne oluyor ? İyi misin ?"

"Ben iyiyim." Diyebildi gözlerini daha da sıkı yumarken. Ona polisi ara demedi çünkü kulaklarındaki siren sesi polisin az sonra burada olacağını söylüyordu. Ona ambulansı ara demedi çünkü henüz zamanı ayırt edemesede girdiği bu odada kendi kesik nefesleri dışında bir nefes sesi duymamıştı. Gerçeği biliyordu ama ne söylemeye ne de düşünmeye cesaret edebiliyordu.

Kendini hazırlamaya çalışıyordu sadece. Gözlerini açmak için, kalkıp bu odadan ve kan kokusundan uzaklaşmak için. Polis sirenleri daha da yaklaştı. Jisoo ve Jin biraz daha konuştu. Yoongi kendisine bininci kez kalkması gerektiğini söyledi. Yoongi diye bir çığlık duyuldu. Ve tanıdık ses Yoongi'yi daha da korkuttu çünkü şimdi gözlerini açıp kalkmazsa, Jimin diğer arkadaşları gibi onu dinleyip kapının önünde beklemeyecekti. İyiyim demesine inanmayacak ve odaya girecekti. Her şeyi görecekti. Onunla beraber yıkılacaktı. Tekrar, tekrar.

"Girme" diye bağırdı Yoongi kapının açılmasıyla beraber gözlerini açarken ama saniyelik bir hızla Jimin tam önüne düşercesine oturmuş, iki eliyle yüzünü kavramıştı.

"Bakma." Dedi nefes nefese. "Sakın bakma. Sa-sadece bana odaklan." Dedi. Olanları algılayamadığı gözlerinden belliydi. Nefes nefese kalmış, tombul yanakları kızarmış, gözleri panikle Yoongi'nin yüzünü inceliyordu. Yoongi zorla ellerini kaldırdı ve kanlı parmaklarıyla çocuğun kollarını tuttu.

"Ben bilemedim." Diye fısıldadı. Arkada Jiyong komiserin sesini duyuyordu. Jimin onu kaldıramadı ama arkayı görmesin diye sırtı o tarafa gelecek şekilde çevirdi Yoongi'yi.

"Sorun yok." Dedi Jimin sessizce. Anlık olarak gözleri arakaya kaydı ama saniyesinde tekrar Yoongi ile göz göze geldiler. Belki Jimin bilmiyordu ama Yoongi onun gözlerinde bütün sorunları görüyordu.

"Jimin bana evine dön dedi." Dedi ağlamaklı bir sesle. Jimin sıkıca sevgilisine sarıldı. "Ama artık dönecek bir evim bile yok."

▪︎▪︎▪︎

"Chae olay yeri incelemeyi çağır. Seunghyun Bom'la beraber Yoongi ve Jimin'i odadan çıkarın ve mutfağı kilitleyin ki kimse oradaki olay yerini bozmasın. Kadının kim olduğunu da bulun."

"O burada hizmetliydi." Dedi Seunghyun. Onu daha önce Yoongi'yi almaya geldiklerinde görmüştü. Kadını neden öldürdüğü hakkına bir fikri yoktu ama bazen cevabı karmaşıklaştırmak saçmaydı. Sonuçta kadın tek görgü tanığıydı. Jiyong ekip arkadaşına döndü.

"Bana o kadını bulun." Dedi Jiyong. Seunghyun sessizce odadan çıkmadan önce Bom'un yardımıyla Yoongi ve Jimin'i kaldırdı. İkisi el ele tutuşmuş bir şekilde zorla odadan çıkarken Jiyong sadece geride kalan cesede bakıyordu.

Gossip: XHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin