"Şimdi baştan anlat." Dedi Jiyong. Hyeri'nin kim olduğunu az çok anlamıştı.
"Dediğim gibi o Hyeri. Yaşayan kişi. Nerede bilmiyorum." Dediğinde Jiyong onun yalan söylediğini biliyordu. Göz kaçırma. Kendini çok belli eden bir tepkiydi. Chaerin ona bakıp gözlerini yavaşça kapattığında Chaerin'de anladığını anladı. Sorgu odasının hoparlörü cızırdadı ve Seunghyun öksürdü.
"Bir şey söyleyebilir miyim ?"
"Evet hyung dinliyoruz."
"Seni sürtük artık yalan söylemeyi bırak çünkü acıktım ve şu lanet sorgunum bitmesini bekliyo-"
"Seunghyun! Böyle konuşamazsın" Dedi Bom arkasından. Jiyong göz devirip karşısındaki kadına baktı.
"O bile anladıysa bence yalan söylemeyi bırakmalısın."
"Onu dava edeceğim! Bana hareket ettiği için v-"
"Bak güzelim." Dedi Chaerin sinirle. "Onu dava edip etmemen umurumuzda bile değil çünkü zaten bir kaç kere savunması alındı falan ama buna devam edersen o kapıyı açarım ve saatlerdir yemek yememiş, üstelik çilekli sütünü içmemiş bir Seunghyun ile seni tek bırakırım. Emin ol seni hapse atmaları için yalvarırsın."
"Ah evet bak ona her zaman hak veririm." Dedi Jiyong gülümseyerek. Karşısındaki kadın derin bir nefes aldı.
"Tamam ölen kişi Hyeri. Hoyeon ise..şuan dışarıda bir yerde ama onu yıllardır görmedim. Yemin ederim görmedim. Hapse girdiğinden beri."
"Hapse giren Hoyeon'du" Dedi Jiyong. Dara oradaki kayıtları bile kontrol ettirmişti.
"Değil işte. O Hyeri'ydi. Tek yumurta ikizi ve...Tanrım." Dedi sessizce. İşim içinden çıkamıyor gibiydi.
"En baştan başla." Dedi Chaerin.
"Yıllar önce ailem bir çocuk sahibi daha olmak istediler. Hayır aslında evlat edinmek istediler. Annem böyle şeyleri severdi. Zenginlerdi. Bir sürü şeye paraları yetiyordu. Torunlarının torunlarına yetecek para vardı ve birine yardım etmek istiyorlardı. Annem de o yetimhanede büyümüştü. Sürekli yaptığı bağışların yanı sıra Hoyeon'u çok sevmişti ve onu..kurtarmak istemişti. Bir ailesi olsun istedi ve bunu için başvurdu. Lakin tahmin edemedikleri bir şey oldu. Hoyeon bir anda değişmeye başladı. İlk baştaki o sevecen kız...bazen tam tersi oluyordu. Tamamen başka biri gibi. Bu korkutucuydu. Bu yüzden her zaman onunla arama mesafe koymuştum."
"İkisinin yer değiştirdiğini bilmiyordunuz." Dediğinde kadın bir kaç saniye Jiyong'a baktı. Sonunda yavaş yavaş kafa salladı.
"Bu her zaman olan bir şey değildi. Bazen ayda bir hafta, iki ayda bir. Bilmiyorum zaman hep değişirdi. Fark o kadar belliydi ki bazen onun kötü ruhlar tarafından ele geçirildiğini bile düşünürdüm. Bu bir kaç kez yaşadıktan sonra o sevimli Hoyeon'da annemlerle arasına mesafe koydu. Aileden biriydi ama sanki..Tek gibi davranıyordu. Bizden uzak duruyor, zamanının çoğunu odasında geçiyordu. Sadece o 'kötü' kişiliği ortaya çıktığında...hiç bir şey olmamış gibi geliyor, bizi izliyor, konuşuyor ve odasına geri dönüyordu." Diye açıkladı. Kafasını masaya eğdi.
"Sonra ailen iflas etti." Dedi Chaerim. Kafasını kaldırdı ve gülerek Chaerin'e baktı.
"Siktir. Cidden, cidden,cidden buna inanmış olamazsınız dimi ? O kadar parası olan insanlar iflas etmez. Ciddiyim etmezler. Ne kadar büyük bir anlaşma yaparsan yap bir yerden sürekli para kazanmaya devam eden bir şirketten bahsediyoruz. İflas etmesi için bir sürü anlaşmada başarısız olması gerekiyordu. Ailem işi bilirdi. İşini gerçekten bilirdi. O fabrikalar ve bütün her şey bir gecede bizim olmadı. Bütün atalarım çalışmasıyla gerçekleşti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gossip: X
Mystery / ThrillerYonsei Lisesinde ne kadar sıradan olabilirse o kadar sıradan bir gün başlamak üzereydi. Tabi okulun binasına bileklerinden asılı duran cesedi görene kadar herkes böyle düşünüyordu.