67. Sizinle tamamlandı.

251 24 36
                                    

"Dediğim gibi Jess beni aradı. Olayı duymuş ve paniklemiş. Sonra bellek hakkında konuştuk. Babam şehir dışına çıktığı için şirkete girmem kolay."

"Koskoca şirkette nereden bulacağız ?" Dedi Yoongi kızın dediğine karşılık

"Basit. Bütün gizli şeylerin olduğu yerde." Dedi bir ses. Yoongi arkasına döndü ve Jessi'ye baktı. Gözlüklerini çıkardı ve Yoongi'ye gülümsedi "Depoda."

"Uzun zaman oldu."

"Yoongi ah." Dedi Jessi ona sarılırken. Yoongi'yi kardeşi gibi severdi. Onlar anasınıfındayken Jessi ilkokuldaydı ve sürekli kardeşini ziyarete giderken sınıftakilerle de arkadaş olmuştu."Seni özledim."

"Bende Jess."

"Yalancı." Dedi kız ondan ayrılırken. "Özleseydin beni arardın en azından. Kardeşim gibi büyüdükçe uzaklaştınız benden."

"Jennie senden uzaklaşmadı nuna. Sadece bu aralar katiller, psikopatlar ve okulla uğraşıyoruz. Sormadan söyleyeyim en korkunç olanı okul." Dediğinde Jessi kahkaha attı.

"Hadi içeri girelim. Sizinle depoya giremeyeceğim ama dışarıda onları oyalarım. Belleği bulun ve çıkın."

"Tamam Jess." Dedi Jennie onlarla şirkete girerken. Girişteki güvenlikleri onları tanıdığı için sorgusuz kapıyı açarken lobide ikili Jessie'nin yanından ayrılıp aşağı depoya indi. Demir kapının hemen yanına şifreyi girer girmez depoya girdiler.

"Babamın kırmızı bir kutuya koyduğunu söyledi Jessie. Önce kutuyu bulmaya çalışalım." Dedi Jennie eski bilgisayarın yanından geçerken.

"Tamam." Dedi Yoongi. Raflar arasına daldı ikisi de. Her şey fazla tozlu olsa da belli bir düzen vardı. Bir sürü dosya ve her dosyada bu şirketten çıkmış ünlü isimlerin adı yazılı etiketler vardı. Yoongi tanıdık isimle duraksadı. Ona ait olan koskoca bir bölümü incelerken Jennie yanına geldi.

"Min Hee Jin." Diye mırıldandı Jennie. "Annenle ilgili bütün kayıtlar burada sanırım."

"Evet." Dedi Yoongi sessizce. O kadar fazla dosya vardı ki kafası karışmıştı. Her birinde yıl yazıyordu. İlk çıkış yaptığından bu yana onlarca yıl.

"Bakmak ister misin ? Biraz vaktimiz var. Üstelik depo çokta büyük değil. Belleği tek başıma ararım."

"Sana yardım etmek için buradayım."

"Hadi ama Yoongi. Kendim bulurum. Bence şu eski bilgisayar çalışıyor. Şansını bir dene. Bende belleği arayacağım." Dedi ve tekrar aramaya döndü. Yoongi bir kaç saniye daha dosyalara baktı. Sonunda en sondakini aldı ve bilgisayara gitti. İçindeki cdyi çıkarıp bilgisayara taktı ve toz içindeki koltuğa oturdu.

Annesinin ölmeden önce çektiği son kayıtlardı. Onun içim hazırlanacak belgesele konacaktı ama kadın daha belgeseli bitiremeden intihar etmişti. Ölümü ülkede büyük ses getirirken şirketin sahibi yani Jennie'nin babası annesinin sadece patronu değil, aynı zamanda çok yakın bir arkadaşı olduğu için bu kayıtları saklamıştı.

Yoongi titreyen elleriyle videoyu başlatmak için üzerine tıkladı. Yıllar olmuştu annesine bir ekrandan bile bakmayalı. Sanki evde bir leke gibiydi ismi. Anılması dahi yasaktı. Lakin şimdi buradaydı. Video başladı ve annesinin yüzü ekrandan belirdi.

▪︎▪︎

"Jungkook ?" Dedi Lisa. Çocuk yanındaki kızlardan bakışlarını ona çevirdi.

"Efendim."

"Konuşabilir miyiz ?"

"Sen konuştuğun insanlarla konuşmayı kestiysen neden olmasın ?" Dediğinde Lisa kaşlarını çattı.

"Neden bu kadar ısrarcısın Jungkook? Sana bunu yapmayacağımı söyledim. Daha ne demem gerek ?" Dedi sinirle. Neden onu anlamak istemiyordu ? Onu görmezden geliyor ama kantinde kızlarla konuşuyordu.

"Konuşacak bir şeyim yok."

"Peki. Herkes istediği kişilerle konuşmaya devam etsin o zaman." Dedi Lisa ve sinirle kantinin çıkışına yürüdü. Taki bileğinin sıkıca tutulmasına kadar. Jungkook bileğini yakaladığı gibi onu odadan çıkardı ve peşinde sürükleyerek kendi kulüp odalarına çıktı. Kapıyı vurarak kapattı.

"Ne istiyorsun Lisa ? Buna devam ediyorsun ama tüm suçlu benmişim gibi davranıyorsun. Seni özlüyorum, barışmak için yanıp tutuşuyorum ama sikeyim ki o çocuğun yanına gidip duruyorsun. Senin için endişelenmekten başka bir bok yapamıyorum."

"Sana bunların yakında biteceğini söyledim"

"Ne zaman yakında ?"Diye bağırdı Jungkook. "Sen ölene kadar mı ? Birini daha kaybedene kadar mı ?"

"Bize bir şey olmayacak"

"Evet, evet aynen öyle. Yılın başında Hoyeon'da öyle düşünüyordur ama şuan mezarda! Kendini sorumlu hissediyorsun ama değilsin Lalisa."

"Kendimi sorumlu hissetmiyorum."

"Öyle hissediyorsun Lisa. Bunu biliyorum çünkü seni tanıyorum. Hoyeon'u ne kadar sevmesen de onu öyle bulduğunda ne kadar etkilendiğini biliyorum. Acaba daha erken gitsem bunun önüne geçebilir miydim diye düşündüğünü ve katili bu yüzden aradığını biliyorum! Ama geçemezdin. Bunun önüne geçemezdin ve ben her gün iyi ki daha önce gitmedin diye şükrediyorum. Eğer sen de benim seni tanıdığım gibi beni biraz da olsa tanısaydın ne kadar korktuğumu görürdün. Görürdün ve bir daha o çocuğun yüzüne bile bakmazdın." Dediğinde Lisa ağlamamak için dişlerini sıktı.

"Tek sorun bu değil Jk. Hiç birinize zarar gelsin istemiyorum. Bende korkuyorum. Deli gibi korkuyorum. Acaba bir daha bana o iğnelerden yapmaya kalkar mı ? Beni de öldürürler mi ? Acaba bu geceyi anlatabilecek miyim diye düşünüyorum ama sikeyim ondan daha çok korktuğum bir şey varsa o da size bir şey olması!" Diye bağırdı.

"Sana bir şey olursa en büyük zararı biz göreceğiz zaten Lisa. Ben göreceğim"

"Anlamıyorsun. Onlar bize sandığımızdan daha yakın ve...ve benim hiç ailem olmadı Jungkook." Dedi göz yaşları akarken.

"Lisa"

"Sadece beni dinle." Dedi gözlerini silerken. "Namjoon beni o seyahatlerinde bulduğunda ve beni evlat edinip buraya getirdiklerinde çok korkmuştum. Mutluydum ama korkuyordum. Sonra bu okula başladım ve sizinle tanıştım. Namjoon çok iyi bir kardeşti ama bir şeyler eksikti. Sizinle tamamlandı. Şimdi hep birlikteyken..Tanrım bu aileden bile öte gibi ve ben bunu kaybedemem. Bunu bir daha kaybedemem. Küsebiliriz, birbirimize kırılabiliriz. Bunlar sorun değil. Tekrar barışır ve bunların üzerinden gelebiliriz ama birimize bir şey olursa, geri alamayacağımız bir şey olursa ben de yaşayamam. O yüzden kusura bakma. Benden nefret edebilirsin şuanlık ama bebeğim bu iş biter bitmez gönlünü alacağım ve bana hiç olmadığın kadar aşık olacaksın. Sadece bu iş bitince."

"Li-"

"Seni düşünüyordum Hoseok!" Diye bir bağırma duyuldu ve Rosé kulüp odasının kapısını gürültüyle açtı. Lisa yaşlarla dolu gözünü sildi ve Rosé'nin yanından geçip odadan çıktı.

"Sen beni düşünme Roséanne! Her düşündüğünde kalbimi daha çok kırıyorsun da." Diye bağırdı Hoseok odaya girerken. Lisa merdivenlerden inerken son kez bunları duydu. Çalan zille beraber dolabından tabletini almak için dolabına gitti ve açtığında önüne düşen notla kaşları çatıldı.

"Beni aramakla bu kadar vakit geçireceğine bence en yakınındakileri sorgulamalısın. Mesela Yoongi'den başla. Hoyeon'un sürekli onun evine gittiğini neden sizden sakladı ? Bence tahmin ettiğimiz gibi çokta takın değilsiniz. Büyük sırlarınız var."

-X

--

Hi ballarım. Nasılsınız?
Özlemiş misiniz ?
Bir de bir kaç sorum var. Kaçta bitirelim kitabı ya. Bana kalsa görüldüğü üzere uzadıkça uzuyooooor.

Gossip: XHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin