Kapının şifresinin yanlış girilme sesiyle ellerimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Kendime çeki düzen verip yerimden kalkıp kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açtığımda hergün ki manzara son demine kadar sarhoş çok sevgili (!) kocam Jimin vardı. Yine beni görmezden gelecek ve hiçmişim gibi sayacak. Tam bir buçuk yıldır hergün böyle geliyordu ve böyle davranıyordu.
Onunla üniversite de tanışmıştık. Mimarlık fakültesinde. Arkadaşım Choi Hei nin sevgilisinin arkadaşıydı Jimin. Ama tabi biz önceden defalarca kez karşılaşmıştık. Aynı sınıfta derslere girmiştik. Bir keresinde ben kütüphaneden bir kitap ödünç almıştım ve geri verdiğimde içinde ayracımı unutmuştum. Geri almaya gittiğimde kitap Jimin'in elindeydi. Ondan rica edip ayracımı alıp geri vermiştim.
Ben çok dikkatsiz bir insanımdır. Yolda yürürken birçok kez takılır, bazende düşerim. Sağıma soluma da çok bakmam.
Her neyse yine fakülteden çıkıp eve gideceğim sırada karşıdan karşıya geçmek için adım attığım sırada Jimin beni kolumdan tutup çekmişti. Meğerse araba geliyormuş. Yani hayatımı kurtarmıştı. Sonra Choi Hei ve Se Gi sayesinde sürekli olarak görüşmeye başlamıştık. Nereye gitseler Choi Hei beni, Se Gi Jimin'i getiriyordu. Gel zaman git zaman birbirimize git gide alışmıştık.
Bir gün yine Jimin korkunç bir trafik kazası geçirmişti. Günlerce başında ağlamıştım. Bunu neden yapmıştım bilmiyorum ama o zamana kadar onu sevdiğimi anlamamıştım. Jimin taburcu olacağı zaman ilan-ı aşk etmişti. Böylece çıkmaya başlamıştık. Evlenme teklifini de çok güzel bir şekilde etmişti. Bir kitap kurdu olduğum için bana bir kitap hediye almıştı. Kitabın içinde bazı kelimelerin altını çizerek etmişti. Ve ben o sayfalara gelince anlamıştım teklifi. Sonra kabul ettim tabi. Evlenmeden önce ve evliliğimizin ilk ayı boyunca o kadar mutluyduk ki herkes bize özeniyordu. Sonra Jimin'e bir telefon geldi ve Jimin tamamıyla değişti. Eski romantik, kibar, kendine hayran bırakan adam gitmiş, yerine aramıza buzdan dağlar ören bir adam gelmişti. Her gün eve sarhoş geliyor ve beni yoksayıyordu. Kaç kere kavga ettiğimizi hatırlamıyorum bile. Artık gerçekten yoruldum. Sürekli yok sayılmaktan, üzülmekten. Her insanın bir sabır ve katlanma eşiği vardı. Park Jimin o eşiği çoktan elinin tersiyle itip geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE 💙 /PJM
Fanfiction- "Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir, babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu." Birbirini hala seven bir çift ve yakalarını bırakmayan, bir türlü unutamadıkları geçmişi. Bakalım dalından koparılmış çiçek...