Herkese merhaba. İlk başta bunun bir final bölümü olduğu için oldukça uzun bir bölüm olduğunu belirterek başlamak istiyorum. 2000 kelimeyi aştı. Bu hikayeyi ilk yazmaya başladığımda sadece öylesine yazıyordum fakat sonra okunma sayılarım arttıkça yazma isteğimde arttı. Şuana geldiğime inanamıyorum. Duygusal konuşursam ağlarım o yüzden kısa keseceğim. Bugüne kadar bana destek olup, hikayemi okuyup, oy verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Başka kurgularda görüşmek üzere :')
.
.
.Hei Jun'dan
Yarın Jimin ile düğün günümüzdü. Aradan geçen bir hafta o kadar hızlı geçmişti ki neyin nasıl geliştiğini anlamamıştık. Bir yandan benim bizim evden yukarı eve taşınırken, bir yandan Seokjinie ve Namjoon'un eşyaları taşınmıştı. Seokjinie'ninkiler zaten ayrı bir zulüm olmuştu. 3 parça kıyafeti olmasına rağmen bir türlü taşınamamıştı. Neymiş aynası yokmuş. Kendisine bakmazsa günü güzel geçmiyormuş. Şu ego ben de olsa şuan cumhurbaşkanıydım. Namjoon bizim eve kolayca taşındı. Benim eşyalarım biraz fazla olduğu için ve bir de Dan Bi'nin eşyaları olduğu için biraz zaman almıştı.
Ha bu arada Namjoon ve Yuna'nın aynı evde yaşamalarını nişanlana kadar saklıyacağız Yoongi'den. Düğünümüzden bir hafta sonra onların nişanı olacak.
"Noona nolur bu son olsun artık. Bacaklarıma kara sular indi. " diyen Jungkook'un sesiyle elindeki koliye baktım.
"Son galiba şuraya bırakıver."
"Offf belim belim koptu."
"Ya sen spor eğitmeni değil misin? Egzersiz oldu işte sana."
"Ya ya ne demezsin. Hep kocanın başının altından çıkıyor değil mi bunlar?"
"Ya ne alaka ne alaka?"
"Bıktım usandım."
"Ne var sen de boyuyla dalga geçme."
"Aman tövbe."
"Hadi git bak başka var mı?"
"Tamam." dedi ve aşağıya indi.Ben diğerlerini yerleştirdiğim için Jungkook'un getirdiği koliyi açtım. İçerisini görünce gözlerim doldu. Bunlar Dan Bi'nin bebeklik kıyafetleri ve oyuncaklarıydı. Tek tek çıkarttım hepsini. Bunları aldığımız günü tek tek hatırlıyorum. Özellikle şu çilekli tulumu. İlk adımlarını bunun içindeyken atmıştı.
"Yokmuş hiçbir şe-hey niye ağlıyorsun noona?" dedi Jungkook ve yanıma geldi.
"Bunlar Dan Bi'nin bebeklik kıyafetleri."
"Tamam, tamam dur ağlama noona."
"Anılarım canlandı Jungkook. O zamanlar gerçekten yapayalnızdım."
"Anlamıyorum seni. Zor zamanlar geçirmiş olsakta önemli olan mutlu anılarımız dır. ("𝐄𝐯𝐞𝐧 𝐢𝐟 𝐰𝐞 𝐚𝐫𝐞 𝐠𝐨𝐢𝐧𝐠 𝐭𝐡𝐫𝐨𝐮𝐠𝐡 𝐭𝐨𝐮𝐠𝐡 𝐭𝐢𝐦𝐞𝐬, 𝐰𝐡𝐚𝐭 𝐜𝐨𝐮𝐧𝐭𝐬 𝐢𝐬 𝐭𝐡𝐞 𝐡𝐚𝐩𝐩𝐲 𝐦𝐨𝐦𝐞𝐧𝐭𝐬." - 𝐉𝐞𝐨𝐧 𝐉𝐮𝐧𝐠𝐤𝐨𝐨𝐤)" "Haklısın."
"Lütfen üzülme noona. "
"Tamam evet teşekkür ederim."
"Hadi kalk bir muzlu süt içelim ne dersin?" dedi.
Kıkırdadım.
"İçelim." dedim. Kıyafetleri tekrar koliye doldurup kenara koydum.Karşılıklı muzlu sütlerimizi içerken kapı çalınca açtım.
"Hoşgeldin~" dedim. Gelen Jimin'di.
"Hoşbuldum da gözlerin niye kızarık senin?" dedi içeri girerken. "Hiç." dedim başım önümde. "Peki" dedi sırıtıp içeri girdi. Ne? Hiç mi merak etmiyorsun? İnsan azcık ısrar eder. Bunun bedelini ödeyeceksin Bay Park Jimin.Muzlu sütü kenara bıraktım. Kıyafetleri alıp eskiden Namjoon'un olan odaya koydum. Çekmeceye yerleştirmeye başladım.
"Ya ben senin yarın yeniden karın olacağım. Bu kadar basit mi?" diye söylenmeyi de ihmal etmedim. O sırada kapıya yaslanmış Jimin'i gördüm. Kıyafetleri dürmeye devam ettim.
"Aman da benim güzel karım bugün geçmişi hatırlamışta ağlamış mı?" dedi. Yanıma geldi. Kesin Jungkook'tan öğrendi. O salakta niye söylüyorsa.
"Hei çiçeğim neden böyle yapıyorsun?" arkamdan sarıldı.
"Hei sadece bir şakaydı meleğim."
"Şakaydı öyle mi? Bir de erkekler evlenince değişir derler. Sana güncelleme erken geldi galiba. "
"Hei lütfen yapma. Güldüm zaten orada şaka yaptım."
"Ben orada yapayalnız kızımızı büyüttüğüm, yanımda senin olmadığın günleri hatırlayıp ağlıyorum, sen bunun nedenini merak etmiyorsun bile."
"Hei özür dilerim birtanem. Haklısın o büyürken yanında değildim. Ne desen haklısın. Üzgünüm."
"Neyse hani yarın düğünümüz var ya senin umurunda değil pek ama benim yapacağım bir sürü iş var." dedim belimdeki ellerini çektim ve odadan çıktım. O da peşimden çıktı.
"Hei beni affeder misin lütfen? Basit bir şakaydı. Özür dilerim." diyerek peşimden geldi. Antrede Jungkook'la karşılaştık.
"Sana sabır ve şans diliyorum hyung. Ben gidiyorum yapılacak başka bir şey var mı noona?"
"Yok Jungkook teşekkür ederim her şey için en azından beni teselli ettiğin için."
"Ooww rica ederim noona. Hayatta kalırsan yarın düğününde görüşürüz hyung." dedi.
Evden çıktı. Ben eski trip modumu tekrar açıp kolileri mutfağa topladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE 💙 /PJM
Fanfiction- "Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir, babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu." Birbirini hala seven bir çift ve yakalarını bırakmayan, bir türlü unutamadıkları geçmişi. Bakalım dalından koparılmış çiçek...