39

201 12 45
                                    

Hei Jun'dan

Sabah çoktan olmuş ben çoktan uyanmış hatta üzerimi bile giyinmiştim Şirkete gitmek için Dan Bi'nin gönlünün olmasını bekliyordum.
"Kızım hadi lütfen çıkar mısın odadan? Bak geç kalıyoruz."
"Çıkmayacağım. Ben Bum hyung olmadan oraya gitmem."
"Kızım Bum artık sana olduğu gibi başka çocuklara umut olmaya gitti neden böyle yapıyorsun?"
"Banane."
"Sen değil miydin geçen gün anne sevgi paylaştıkça çoğalır diyen."
Evet "
" Öyleyse sen Bum'a olan sevgini paylaşmalısın ki o da başka çocuklara umut olsun. "
" Iıı evet galiba haklısın anne. "
"Hah hadi gidelim güzel kızım. " dedim ve kapıyı açınca elinden tutup nihayet evden çıktık.

Şirkete varmadan önce Dan Bi'yi kreşine bırakırken eski günler aklıma geldi. Sanki içeriden Bum çıkıp gelecek ve yine
"Gözün arkada kalmasın Hei Jun ~" diyecek gibi bekledim ama ne gelen vardı ne giden. Yokluğuna alışmam zaman alacaktı.

Arabaya binip şirkete vardım. Koşar adımlarla odama çıktım. Asansöre binmek gibi bir hata yapmadım çünkü zaten akşam için yeterince gergindim. Bu tehlikeyi göze almadan merdivenlere yöneldim. Hızla çıktığım için ayağım takılıp düşüyordum ki bir şeye tutunup düşmedim. Etraf karanlık olduğu için hiçbir şey görünmüyordu.
"Her zaman nasıl bu kadar dikkatsiz olmayı başarıyorsun?" diyen ses tabi ona aitti. Jimin'e.
"Sen de her yerde karşıma çıkmayı nasıl başarıyorsun?"
"Sensiz yaşayamıyorum derken şaka yaptığımı mı düşündün?"
"Acele işim var gitmeliyim." diyip yürüyecektim sonra ki adımda tekrar takılıp adım atamadım.
"Aish!" diyip duraksadım.
"Bekle nereye gidiyorsun?"
"Akşama erken çıkmam için işlerimi halletmem lazım." dedim. Hafifçe gülümsedi bu sözüme karşın. "Peki" dedi ve çekildi. Ben de odaya doğru koştum. İçeri girip kapının arkasına yaslandım ve elimi kalbime koydum deli gibi atıyordu. Şimdiden çok heyecanlıydım. Acaba akşam ne yapacaktım?

Projeyi bitirmek üzereydik. Artık iş mühendislere kalıyordu. O yüzden onu hızlıca halledip mesai saatim dolunca çıktım. Önce Dan Bi'yi aldım. Sonra eve geçtik. Ardımızdan Yuna geldi. Birkaç saat geçmişti ve ben ağlamak üzereydim.

"Yok işte benim hiç kıyafetim yok." dedim yatağa oturup ağlamaya başladım.

"Anne saçmalamaz misin? Ağlayınca kıyafet üretmiyorsun."

"Dan Bi haklı kalk çabuk. Şimdi benim elbiselerime geçiyoruz. Bu olmaz, şu olmaz, o da olmaz, şu da olmaz, bu da olmaz. Hah buldum. İşte bu."
Siyah bir balık elbiseydi.
"Hadi giyin." dedi ayağa kaldırıp giyinme odasına yönlendirdi. Giyinip çıktığımda Dan Bi'nin ağzı açık kalmış, Yuna'da "İşte ben" bakışları atıyordu.

"Olmuş mu?"
"Anne şuan gözlerim imkanı olsa yuvalarından çıkacak. O kadar güzel olmuşsum. "
"İşte ben ve mükemmel seçimlerim." dedi Yuna.
"Hadi makyajını yapalım." dedi. Biraz uğraştıktan sonra saçıma geçti. Sade bir şey yaptıktan sonra Jimin'e
"Ben hazırım" diye mesaj attım.
"Geliyorum" cevabını aldıktan sonra üzerime ceketimi geçirdim ve heyecandan bayılmamak üzere onu beklemeye başladım. Çok geçmeden zil çalınca kapıyı açtı Yuna ve Dan Bi. "WOAH! Jimin hyung yaşım küçük olmasam sana nikahı basardım. Çok yakışıklı olmuşsun." diyen Dan Bi ile görmek için can attım.
"Sen nikahı falan nereden biliyorsun?"
"Biliyorsun ki ben birçok çocuğun bilmediğini biliyorum o yüzden şaşırmamak lazım."
"Ah pardon üzgünüm."
"Önemli değil"
"Hei Jun hazır mı?" dedi. Görüş alanına girince gözlerini bana doğrulttu. Bir saniye tansiyonum düştü galiba. Dan Bi'ye hak vermemek elde değildi. Filinta gibi olmuştu. Takım elbise ona her zamanki gibi yine çok yakışmıştı. Elinde çiçek buketiyle donup kalmıştı

PROMİSE 💙 /PJMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin