Sabah kalkınca elimi yüzümü yıkayıp odamda üzerimi değiştirdim. Kahvaltı yapmadan şirkete doğru yola çıktım. Jimin evde mi değil mi bilmiyordum.
Ha bu arada Jimin'le aynı şirkette çalışıyorduk. Kim Holding'de. Holdingin CEO'su Kim Namjoon Jimin'in yakın arkadaşıydı. O yüzden mezun olunca hemen burada çalışmaya başladık. Şirketteki odamın kapısını açıp içeri girdim. Yeni bir proje almıştık. Yapılması gereken bir sürü çizim vardı. Bir sürü sunum. Offff diyince iç çektikten sonra laptopumun kapağını açıp çizim yapmaya başladım.
Uzun bir süre masanın başından kalkmadığım için omuzlarımın tutulduğunu hissettim. Yerimden doğruldum ve esneme hareketleri yaptım. Sonra yerime yeniden oturdum. Kapımın çalınmasıyla "Gir" çağrısı yaptım.
"Bay Park size bunları imzalamanız için gönderdi."
Dedi sekreter.
Dosyaları inceledikten sonra bunların geçen ki projenin dosyaları olduğunu anladım. Akşamdan kalma olduğunu bu kadar belli etmemeliydi.
"Bunlar eski projenin dosyaları bu projeyi feshettik. Bunları geri götür."
Dedim.
"Peki efendim."
Dedi bu arada sekreter masasında ki telefon çaldı.
"Sen telefona bak ben götürürüm."
Dedim.
"Peki efendim."
Dedi odadan çıktı. Uzun süre oturduğum için harekete geçmek istediğimden söylemiştim bunu. Jimin'in odası çok uzak değildi. Bir oda vardı aramızda. Jimin'in odasının önüne gelip kapısını tıklattım. Ses gelmedi. Tekrar tıklattım. Bu sefer de gelmedi. Odaya daldığımda gördüğüm manzaradan midem bulandı. Jimin'in sekreter süprüntüsü onun kucağında oturuyor dudaklarını Jimin'e yaklaştırıyordu. Jimin şok olmuş gibi hiçbir şey yapmıyordu. Bir kaç saniye daha geç kalsaydım daha berbat bir görüntüyle karşılaşacaktım. Odadan hışımla çıktım odama girdim. Çantamı alıp çıktım. Gözlerim niye doluyor bilmiyorum ama bundan nefret ediyorum. Aşağıya indiğimde arabama binip Choi Hei'yi aradım."Alo efendim Hei Jun"
"Çok kötüyüm Choi Hei. Evde misin? Sana ihtiyacım var."
"Evdeyim noldu?"
"Gelince anlatırım. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Dedi ve telefonu kapattım. Arabayı çalıştırıp Choi Hei'nin evinin kapısını çaldım. Açınca boynuna sarılıp ağlamaya başladım. Şok olmuştu. İçeriye geçtik. Olanları anlattım. Birlikte ağladık ve dertleştik.
"Yuna dönüyormuş Amerika'dan."
"Yaaa çok özledim o şapşiği."
"Bende."
"Ee nerede kalacak?"
"Kendi evi var ya onun orada."
"Güzel iyi bir dövelim gelince."
"Bence de dayağı hakketti."
Bir kaç saat sonra Se Gi geldi.
"Ben geldim hayatım." dedi Se Gi.
"Hoşgeldin hayatım."
Dedi ve yanına gidip kısa bir öpücük kondurdu. İçeride beni görünce
"Hoşgeldin Hei Jun."
"Hoşbuldum Se Gi."
Dedim Choi Hei'ye dönerek :
"Kalksam iyi olacak görüşürüz" dedim.
"Asla izin vermiyorum bugün bizde kalıyorsun. İtiraz istemiyorum."
"Teşekkür ederim ama size yük olmak istemiyorum."
"Seni o pisliğin yanına göndereceğimi falan mı sanıyorsun? Bugün burada kalıyorsun."
"Ama-"
"Aması falan yok burada kalıcaksın."
"Peki. Teşekkür ederim. İyi ki varsın."
Dedim boynuna sarıldım.
"Sende iyi ki varsın canım arkadaşım."
Se Gi'nin sahte öksürme sesiyle ayrıldık.
"Bakıyorum birileri kıskandı."
"Yo ne münasebet. Neyse ben acıktım sizde aç mısınız?"
"Valla ben açım."
"Bende açım."
"Peki o zaman. Choi Hei'nin canı çekmişti geçen gün. Pizza söylüyorum."
" Canım kocam."
Dedi ve boynuna sarıldı. Yakınlaşıyorlardı ki
"Ben dedim size işte ben gideyim diye."
"Hei Jun bir daha gideyim dersen kafanı kıracağım."
"Tamam sustum. "Kısa bir süre sonra pizzaları yedik ve film izledik. Sonra ben içeri oda da uykuya daldım. Ertesi sabah uyandım. Choi Hei ye teşekkür edip aynı kıyafetlerimle işe gittim. Jimin'in yüzünü bile görmek istemiyorum. O yüzden etrafıma bakmadan direk odama girdim ve hiç çıkmadım. Sadece avukat beyi çağırdım odama. Onunla dün konuşmuştuk. Daha çok Choi Hei konuştu. Şimdi tek sorun nerede kalacağımdı. Gideceğim bir yer yoktu. Ailemi hiç tanımamıştım. Çünkü yetimhanede büyümüştüm. Choi Hei ve Yuna ile orada tanışmıştım. Choi Hei ile kavga etmiştik ilk tanıştığımızda öyle normalde değil saç başa. Sonra tek tutunduğum dalım oldu. Yuna bizden iki yaş büyük o yüzden onunla sonradan tanıştık.
Tek ailem onlar bu dünyada. Ama bugün de Choi Hei de kalamam çünkü onlara yük oluyorum. Maalesef bir otelde konaklayacağım. Avukat beyle konuştum ve boşanma davası açtım. Mesai bittiğinde odamdan ceketimi ve çantamı alıp çıktım. İlk başta eve gidip eşyalarımı topladım. Önemli olan bir kaçını aldım ve evden çıktım. En yakın otele yerleştim. İlk işim uçak bileti almak oldu. Onunla aynı şehirde nefes almaktan bile nefret ediyorum. Yaptığı bütün her şeyi sineye çekmiştim ama bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Seul'e bir bilet aldım cuma günü öğleden sonrası için. Çünkü biz Busan'da yaşıyorduk. O güne kadar her şeyi halledecektim. Önümde iki gün vardı. Düşüncelerimi kenara sıyırıp yorganı üzerime çekerek gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE 💙 /PJM
Fanfiction- "Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir, babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu." Birbirini hala seven bir çift ve yakalarını bırakmayan, bir türlü unutamadıkları geçmişi. Bakalım dalından koparılmış çiçek...