Kim Namjoon'dan
Sabah evde ilk ben kalkmıştım. Üzerimi giyindikten sonra Jimin'i uyandırdım. O da üstünü giyindi Sonra Seokjin hyungu uyandırdım. O bize yemek hazırladı onu yedikten sonra şirkete geçtik.
Aslında bugün şirkete gitmem için hiçbir sebep yoktu. Busandaki işleri şimdilik babama tekrar devrettiğim için burada rahat rahat durabiliyordum.
Şirkete gitmek için tek sebebim Yuna'ydı. Onun bundan haberi yoktu ama onunla ilk Amerika'da karşılaştığımızda hoşlanmaya başlamıştım. İlk başlarda sadece kendime yakın gördüğüm için sanmıştım ama hayır ondan gerçekten hoşlanmaya başlamıştım. Sonra o Amerika'da kalmış, ben Busan'a geri dönüş yapmıştım. O zamanlar anlamıştım bunun sadece basit bir hoşlantı olmadığını. Onu bir kez daha görmek istiyordum ama ulaşacağım numarası vardı sadece. Onu da ne diyip yazacağım? Ya da ne diyip arayacaktım?
Onu bir ay öncesinde Seul'de görünce dünyalar benim olmuştu. Çünkü bunca zaman nerede olduğundan habersizken şimdi yanı başımdaydı.Onun Jimin'in alt katında yaşadığını öğrenince Jimin'in evine çökmüştüm. Bugün de şirkete onu görmek için gidiyordum sadece. Ne imzalanacak belge ne de iş vardı. Eskiden onu bir kez daha görmek isterken şimdi her saniye görmek istiyordum.
Şirkette direkt onun departmanına gidiyordum ki Jimin önüme geçip "Nereye gidiyorsun?"
"Proje şeylerini şey yapmaya"
"Proje neylerini ne yapmaya?"
"Şey işte Jimin hah dosya evet dosyalarını imzalamaya"
"Hım dosya diyorsun yani?"
"Bir dakika bir dakika ya. Sen ne hakla hyunguna hesap soruyorsun?"
"Hesap sormadım hyung. Merak ettim."
"Etme merak filan çekil kenara şimdi." dedim ve onun departmanına vardım.Odasının kapısını tıklayıp içeri girdim.
"Merhaba."
"Merhaba"
"Nasılsın?"
"İyiyim. Sen nasılsın? "
"Ben de iyiyim."
"İyi olmana sevindim"
"Ben de"
"Otursana ayakta kaldın."
"Olur." diyip oturdum.
"Şey sorması ayıp ama bir sorun mu var acaba?" dedi. Evet Kim Namjoon bey buraya kadar geldiniz. Şimdi bu soruyu cevaplayın bakalım. "Niye geldin?" sorusunu.
"Şey ben şeyden geldim."
"Neyden geldim?"
"Şeyden Jimin, jimin projeyle ilgili bir şey varmış onu imzalamaya geldim."
"Ha anladım fakat öyle bir belge yok"
"Ha anladım o zaman gidiyim ben"
"Şey aslında bir şey soracaktım sana."
Arkam dönük "yes be!" diyip önüme tekrar döndüm.
"Sorabilirsin" dedim ve tekrar oturdum.
"Aslında bunu direkt ona söylemem daha iyi olurdu ama bilmiyorum sana söylemek istedim."
"Anladım seni dinliyorum."
"Hei Jun çok acı çekiyor Namjoon. Ondan ayrı kalmak ona çok koyuyor. Bu sadece onu ilk Seul'de gördükten sonra başladı. Eskiden de çekiyordu ama neredeyse unuttu derken Jimin kendini tekrar hatırlatması onu yerle bir etti. Her gece öteki odadan gelen hıçkırıklarla uyanıyorum. "
"Biliyorum, anlıyorum ama Jimin çekmiyor mu sanıyorsun? İki katı fazlasını çekiyor. Onun onu görmezden gelmesi, dinlememesi ona daha çok koyuyor. Bilirsin biz erkeklerin gururu ağlamaya çok gelmez. Ama Jimin'i her gün ağlarken görmek inan beni de çok üzüyor. Ha bu arada kimin daha çok acı çektiğini konuşmamalıyız. "
" Evet haklısın. Burada konuşmamız ikisininde hala birbirini sevmesine rağmen acı çekiyor olduğu gerçeğini değiştirmiyor. "
" Evet maalesef"
"Sadede gelecek olursak ben artık ikimizin bir şey yapması gerektiğini düşünüyorum."
"Ne gibi?"
"Şöyle onlar bir araya gelmiyorsa biz getireceğiz."
"Nasıl yapacağız bunu"
"Şimdi Dan Bi'nin en sevdiği şey parka gitmek. Park için ruhunu verir. O yüzden biz de bunu kullanacağız. Orası ben de merak etme" dedi ve bütün planı son detayına kadar anlattı.
"Bundan sonra da zaten üç gün sonra yıldönümü balosu var orayı da hallettik mi tamamdır."
"Aynen öyle."
"Biz çok güzel olduk böyle." dedim. Hay ağzımın içine-
"Nasıl?"
"Yani şey böyle iş birliği açısından"
"Haa anladım. Evet öyle olduk"
dedi ve gülümsedi ben de ona gülümsedim. Eşsizdi gülümsemesi. "Ben gideyim o zaman"
"Peki görüşürüz o zaman"
"Görüşürüz" dedim. Şirketten çıktım ve eve geçtim.Jimin gelene kadar Seokjin hyung ile yemek yapıp yedik. Yemekte Seokjin hyungun üstüne yoktu. Ben yemekte sıfırdım. Ama sakarlıkta üzerime yoktu. Masadan tabakları toplarken tabikide bir tanesini kırdım.
Akşam Jimin gelene kadar Seokjin hyunga Yuna'yla yaptığımız planı anlattım. Sonra Jimin geldi.
"Ben geldim"
"Hoşgeldin" dedik Seokjin hyung ile. "Hoşbuldum da kapıda karşılaşmalar falan noluyor?"
"Abi kardeş gecesi yapalım dedik. Yemekler hazır"
"Ooo ben şımarırım ama." dedi. Seokjin hyung da kafasına geçirdi. "Hyung ne vuruyorsun ya"
"Çok konuşma ve ben çok açım"
"Tamam duş alıp geliyorum." dedi ve 10 15 dakika sonra geldi.Yemekleri yedik. İçecekleri içerken "Jimin Dan Bi'yle görüşüyor musunuz?" diye lafa girdim.
"Şu aralar göremiyorum."dedi yüzü düşmüştü.
"Olum sen manyak mısın? Bu çocuk senin çocuğun değil mi?"
"Evet hyung"
"Ee Hei Jun sana bir kısıtlamada koymadı değil mi?"
"Koymadı"
"Sen ne duruyorsun o zaman?" dedi Seokjin hyung.
"Ne yapayım hyung evi mi basayım?"
"Salak sana öyle mi dedik?"
"Namjoon hyung sen de farkettin mi bu görmeyeli baya saygısızlaşmış. Sürekli hakaret ediyor ve dövüyor. Hyung dedik bağrımıza bastık. Kıyak hyung çıktı."
"Duygu sömürüsü yapma Jimin." dedi Seokjin hyung.
"Her neyse konumuza dönelim."
"Evet konumaza dönelim." dedi Seokjin hyung.
"Yani demek istediğimiz bu çocuğu alıp parka falan götürsene. Belki o annesini ikna eder hem Hei Jun'u hem de kızını görmüş olursun."
"Aslında mantıklı."
"Tabikide mantıklı yakışıklı olduğum kadar zekiyim de." dedi Seokjin hyung. Jiminle ikimiz göz devirdik.
"O zaman yarın hazır hafta sonu o zaman sabah gidip söylerim." dedi. Gözleri parlamıştı resmen.
"Teşekkür ederim hyunglarım" dedi ve sarıldı.
"Sorun değil hadi toplayalım şuraları." dedim.
"Aslında benim çok uykum-"
"SEOKJİN HYUNG!"
"Aman be tamam" diyip yerinden doğruldu ve etrafı topladık. Ben benden olan kısmı halletmiştim. Gerisi artık Yuna'daydı.
.
.
.GOLDEN TRİO 🥺🖤✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE 💙 /PJM
Fanfiction- "Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir, babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu." Birbirini hala seven bir çift ve yakalarını bırakmayan, bir türlü unutamadıkları geçmişi. Bakalım dalından koparılmış çiçek...