Park Jimin'den
Akşama kadar odamda sevinç çığlıkları attım. Hei Jun kızımla benim görüşmeme izin vermişti. Daha ne kadar mutlu olabilirdim ki? Tüm dünyaların yarısı benim oldu - Yarısı çünkü tamamı Hei Jun beni affedince olacak- Olsun her şey zamanla ve yavaş yavaş olması gerekiyor demek ki. Bunca sene sabrettiysem bundan sonra da sabrederim. Yeter ki eskisi gibi bir aile olalım.
Odada dans ederken birden odaya sekreter girdi.
"Pardon efendim. Rahatsız ettim. Kusura bakmayın." diyip çıkarken
"Dur bekle! Ne diyecektin?"
"Mesai saatleri bitti. Mesaiye mi kalacaksınız diye soracaktım."
"Yok hayır. Çıkıyorum. Bu arada bir daha kapıyı çalmadan içeriye girme!"
"Çaldım ama siz duymayınca girdim kusura bakmayın efendim."
"Sorun değil çıkabilirsin. "dedim ve odadan çıktı.Ben de ceketimi alıp şirkettin çıkışında beklemeye başladım. Hei Ju'un çıktığından haberim vardı zaten. Ben Yuna'yı bekliyordum. Çünkü içimdekileri birine anlatmam lazımdı. Tamam Hei Jun beni dinlemek istemiyordu ama Yuna beni dinleyip, anlarsa belki o bana yardımcı olabilirdi. Çünkü o anlayışlı bir insandı.
Biraz vakit geçtikten sonra şirketten çıkarken,
"Hey, hey, hey! Yuna bir dakikan var mı?" dedim yürümeye devam ederken duraksayıp bana döndü.
"Ne istiyorsun Jimin?" dedi soğuk bir şekilde.
"Sadece beni dinlemeni istiyorum mümkün mü?"
"Ne anlatacaksan hızlı söyle işim var."
"Ayaküstü konuşulacak bir konu değil. Şuradaki kafeye oturup bir kahvelik zamanın var mı?" dedim. O biraz düşündü sonra saatine baktı.
"Sadece 20 dakika" dedi. Demiştim size o anlayışlı bir insan diye.
"Peki hadi gidelim." dedim ve arabalara atlayıp kafeye geldik.Karşı karşıya otururken garson yanımıza gelip siparişimizi aldı. Siparişlerimiz geldikten sonra uzun uzun anlattım ona. Bana bir ömür gibi gelen 5 yılı. Her şeyin nedenini, sonucunu, öncesini, sonrasını...
Konuşmamın sonuna doğru artık kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Farketmiş olacak ki yüzü düşmüştü. Sonra lafa o girdi :
"Bak Jimin. Anlattıklarınla her şey açığa kavuştu ben de ama takdir edersin ki bunca sene sonra seni kabullenmesi kolay değil. Haklısın. Sonuna kadar haklısın kızını görmek istemende"
"Hei Jun izin verdi" diyerek sözünü kestim.
"Ne? Anlamadım?"
"Hei Jun, Dan Bi'yi görmeme izin verdi."
"Bak ilk adımı atmışsın bile. İnan ona biraz zaman zaman verirsen her şey hallolucak."
"Teşekkür ederim Yuna. Beni dinlediğin için çok teşekkür ederim." dedim ve gülümsedim. "Rica ederim. Hadi kalkalım. Ben eve geç kaldım zaten. "Kafeden çıkıp arabaya bindik ve eve doğru yola çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE 💙 /PJM
Fanfiction- "Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir, babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu." Birbirini hala seven bir çift ve yakalarını bırakmayan, bir türlü unutamadıkları geçmişi. Bakalım dalından koparılmış çiçek...