Hei Jun'dan
Az önce duyduğum cümleler o kafamda yankılanıyordu.
"Beni ne zaman bu kadar incitmeye başladın? Bunu sen bile bilmiyorsun."
Artık her şey netleşmişti kafamda. O çiçeklerdeki notlar, bilinmeyen numaralar. Hepsi Jimin'dendi. Ona aitti.
Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. O sırada içeriye Yuna girdi.
"İyi misin? " dedi.
Hayır manasında başımı salladım. Gelip sarıldı. Azcık da onun omzunda ağladım. Sonra tekrar elimi yüzümü yıkadım.
"İstersen eve gidelim mi?"
"Olur. İyi hissetmiyorum."
"Tamam o zaman hadi." dedi ve lavaboda çıktık.Eve vardığımızda üzerimize değiştirip Seokjin oppanın yanına çıktık. Kapının önünde durup zile bastığımda asansörün kapısı açıldı. İçinden Jimin ve Namjoon çıktılar.
"Aa siz de mi geldiniz?" dedi Yuna. "Evet. Siz yoksa kahve içmeye mi geldiniz?" dedi Namjoon.
"Beni yakaladın şuan."
"Üzerime yoktur. Hadi girelim."
"Aslında sadece kızımı almaya gelmiştim." dedim.
"Beni kıracak mısın Hei Jun?" dedi Namjoon.
"Hadi girelim." dedi Yuna.
Hanımefendi için fikrimin bir önemi yok ki. Söylene söyleme kapıyı açan Seokjin oppayla içeri girdik.Ne ben Jimin'in ne o benim yüzüme bakıyordu.
"Kahveler geldiii!" diyen Seokjin oppanın elinden kahvemi alıp yudumlamaya başladım.
"Muhabbetinize doyum olmuyor gençler!" dedi Namjoon.
"Ya, ya konuş konuş bitiremedik değil mi?" dedi Yuna.
"Tabu mu oynasak?" dedi Namjoon.
"Bana uyar. " dedi Yuna.
"İkişerli gruplar olursunuz. Ben de yasaklı kelimelerinizi kontrol ederim. " dedi Seokjin oppa.
"Tamamdır o zaman. Ben ve Namjoon, Jimin'le de Hei Jun olsunlar. "
" Tamamdır o zaman başlatıyorum." dedi Namjoon ve telefonundan uygulamayı açıp başlattı." İlk Namyun, Sonra Hei min çifti başlayacak. "
" Sen bize isim mi taktın? "
" Evet öyle kaydettim. Hadi başlayın. " Elindeki telefonu uzattı.
"Bu iki kelimeden oluşuyor ama birleşik yazılır."
"Hanımeli?"
"Hayır. Aslında biz küçükken neydik?"
"Çocuk."
"Hah çocuklar genelde ne yapar?" "Oyun oynar."
"Evet ilk kelimeyi aklında tut. Çocukken oyun oynarken karşı taraf alınıp gittiğinde ne derdik?" "Küstü?"
"Hayır. Sen çok.... Bir insansın diye."
"Oyunbozan."
"Evet."
"Süreniz doldu."
"Haksızlık sadece 1 kelime bildik." dedi Yuna.
"Olsun boşver" dedi Namjoon.
"Sıra siz de Heimin çifti." Seokjin oppanın böyle demesiyle kaç zamandır kaçırdığım gözlerimi ona sabitledim. Gözlerindeki kırgınlığı ve sevgiyi görebiliyordum."Jimin sen anlatıyorsun."
"Tamam." dedi ve eline aldı telefonu. Gördüğü kelime ne olsaki gülümsemesine sebep oldu.
"Bu iki kelimeden oluşuyor. Birinci kelime. Adılın eş anlamlısı nedir?"
"Zamir?"
"Evet. Bu bir kişi zamiri."
"Ben, sen-"
"Sen. İyelik almış hali."
"Seni?"
"Tamam şimdi ikinci kelime. Bir kişiye değer vermek, ilgi göstermek"
"Sevmek?"
"Evet onu şimdiki zaman ile çekimle"
"Seviyor?"
"İyelik eki ekle."
"Seviyorum"
"Tamam şimdi kelimeleri birleştir."
"Seni seviyorum... "
"Ben de seni seviyorum."
dedi sessizce ama duymuştum. Sonra gözleri kaybolana kadar gülümsedi.Ben anın şokuyla donup kalırken Seokjin oppanın
"Süre doldu!" uyarısıyla irkildim.
"Bu durumda ikiniz de puan alamadınız." dedi.
Namjoon ve Yuna oynadıktan sonra tekrar bize sıra gelince,
"Şey ben Dan Bi'ye bakacağım. Ağlıyor sanki." dedim ve ortamdan kaçtım. Çünkü daha çok durursam yanaklarım alev alıp yanabilirdi.Yavaşça Dan Bi'nin yanına girdim. Hala uyuyordu. Saçlarını okşadım. İçeridekileri ekip yanına uzandım. Şimdi uyandırmaya kalksam ağlar ve susmazdı. O yüzden bu kaçış yolunu seçtim ve gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE 💙 /PJM
Fanfiction- "Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir, babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu." Birbirini hala seven bir çift ve yakalarını bırakmayan, bir türlü unutamadıkları geçmişi. Bakalım dalından koparılmış çiçek...