46

167 10 33
                                    

Park Jimin'den

Ona yeniden evlenme teklifi etmek istiyorum..."

Dediğim şeyle bakalmıştı.
" Yuna? Orada mısın? "
" Cidden yeniden evlenecekmisiniz yaşasın be! "
" Evet yani teklifi kabul ederse. "
" Ayyy şimdi uzun uzun düşünmemiz gerek. "
" Kaç gündür aklıma bir fikir gelmiyor."
" Dur buluruz bakalım bir düşünelim."
" Tamam ben çıkıyorum bulursan haber edersin"
"Tamam"

Aradan saatler geçtikten sonra, öğle arasında odama geldi. "JİİİMMMİİİİNNN! BULDUM JİMİN BULDUM." "Dur bir kendine gel. " "BULDUM GERÇEKTEN BULDUM." "Bağırma bir sakin ol. Gel şuraya otur." dedim ve koltuğa oturdu.
"Senin tekrardan nasıl evlenme teklifi edeceğini buldum."
"Anlat bakalım. "
"Siz ilk karın yağdığı tepe de karşılaştınız öyle değil mi?"
"Evet."
"Hah işte orada edeceksin."
"Nasıl yani?"
"Şöyle yani Seokjinssi onu eve çağıracak. Onu orada oyalayacak. Biz bu sırada hazırlık yapacağız. Daha sonra Namjoon eve gelecek ve o da onu biraz daha oyalayacak. Sonra hazırlıklar tamam olunca ben ve Dan Bi onu güya akşam yemeğini dışarıda yemek için ikna edeceğiz. O hazırlanırken sen de son hazırlıklarını yaparsın. Ha bu arada Jungkook burada. Namjoon söyledi. Yeni şube açacakmış. Her neyse bizi tepeye götürmek onun görevi. Ee artık gerisi de sende. "
" WOAH cidden çok güzel bir fikir. Çok teşekkür ederim Yuna. "
" Rica ederim. Birazdan mesai bitimi alışverişini yap. Yarın devreye sokalım planı. "
" Tamam tekrar çok teşekkür ederim."
"Rica ederim ne demek siz mutlu olun yeter bana. " dedi ve odadan çıktı.

Mesai saatleri dolunca koştur koştur şirketten çıktım. Arabaya binip çarşıya doğru yola çıktım. Bir sarrafa girdim ve tek taş yüzüklere bakmaya başladım.
" Şu köşedekini çıkartabilir misiniz? "
"Buyrun efendim. "
Güzel bir yüzüktü Hei Jun'a layık değildi.
" Şu ortadakine bakabilir miyim?" "Tabi buyrun."
Bu da ihtişamlı bir yüzüktü ama Hei gösterişi sevmez.
"Bir de şuna bakabilir miyim size zahmet?"
"Buyrun efendim."
İşte aradığım yüzüğü bulmuştum. Ne çok gösterişli, ne de çok gösterişsizdi. Taşı ne çok büyük ne de çok küçüktü. Ne çok parlak, ne de çok sönüktü. Çok zarifti. Aynı Hei gibi.
"Bunu alıyorum."
"Tabi efendim. Hediye mi yoksa teklif mi?"
"Teklif."
"Tamamdır. Ona göre paketliyoruz o yüzden."
"Tamam sorun değil."
Güzel bir paket içinde yüzüğü uzattı. "8350 won." dedi. Ücreti uzatıp yüzüğü aldım ve çıktım.

Birkaç süs aldım. Bir takım elbise ve ayakkabı aldım. Yine Namjoon hyungla rezil olmak istemiyordum. Hei Jun'a da kırmızı, saten, balık bir elbise aldım. Bütün alacaklarımı tamamladım ve arabaya binip eve geldim.

Elimde poşetlerle eve girince içeridekiler hareketlendi.
"Ya bize sürpriz mi yaptın? Şapşal seni." dedi Seokjin hyung.
"Üzgünüm hyung bunlar size değil."
"Kime o zaman?"
"İçeri geçin anlatacağım." dedim. Yuna'nın yaptığı planı anlattım.
"İşte benim sevgilim harika bir plan yapmış." dedi Namjoon hyung. "Ben cidden kusucağım." dedi Seokjin hyung.
"Ne var be? Sevgilimle gurur duymak suç mu?"
"Beyler buraya bakın. Planı anladınız değil mi?"
"Anladık Jimin. Üç kere anlattın." dedi Seokjin hyung.
"Offf Tanrım lütfen bir aksilik çıkmasın."
"Çıkmayacak sen gönlünü ferah tut." dedi Namjoon hyung.
"Umarım. Yemek yediniz mi?"
"Pizza söyledik. Senin ki mutfakta. Çabuk ye hala gözüm var onda"
dedi Seokjin hyung.
"Tamam. Yedikten sonra yatarım. İyi geceler."
"İyi geceler"
"İyi geceler" dedim. Mutfakta pizzamı bitirip odama girdim ve uzandım.

PROMİSE 💙 /PJMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin