Hei Jun'dan
Yarın haftasonuydu ve artık rahat bir nefes alabilirdim. Akşam eve gelince Yuna ile yemekleri hazırladık. Yerken,
"Hei Jun. Jimin Dan Bi ile görüşüyor mu?"
"Hayır. Jimin hyungumu uzun zamandır görmüyorum. Kalbim hasret çekiyor." dedi Dan Bi.
"Laflara bak laflara sen nereden öğreniyorsun bunları?"
"Sanki küfrettim teyze."
"Ben hiçbir şey demiyorum." "Deme zaten."
"Sana sordum Hei Jun"
"Duydun işte şu aralar görüşmüyorlar."
"Peki o zaman madem görüşmüyorlar işimiz yok demektir."
"Evet"
"Ben diyorum ki siz yarın anne kız günü yapın. Al Dan Bi'yi de parka falan gidin nasıl fikir?"
"Anne teyzem şu aralar çok mantıklı konuşuyor. Nolur yapalım nolur"
"Bak velet seni döverim"
"Durun sakin. Aslında uzun zamandır ona vakit ayıramıyorum. Bizim için de güzel olur. Değil mi kızım?"
"Evet annecim"
"Tamamdır o zaman."
"Bu arada sen niye gelmiyorsun? Yoksa bir randevun falan mı var?"
"Yok canım ne randevusu evi falan temizlerim ben işte şey yaparım yani evi temizlerim işte."
"Haa anladım iyi temizle o zaman kontrol ederim."
"Emredersiniz "
"Bak onu ederim işte." dedim.
Yuna göz devirdikten sonra yemeklerimizi bitirip, masayı toparladık. Bugün çok can sıkıcı geçtiği için bir an önce uyuyup sabah olmasını istiyordum."Anne! Anne! Anne!" diye çığlık atarak odaya giren Dan Bi ile gözlerimi araladım.
"Noldu annecim sabahın köründe?"
"Parka gidecektik anne. Dün öyle demiştin. Hadi kalk."
"Dan Bi daha sabahın yedisi kızım."
"Olsun Anne erken kalkan yol alır."
"Bak bak deyimlere falan."
"Boşu boşuna okumuyoruz."
"Aferin sana. Yuna teyzen kalktı mı?"
"Evet hadi sen de kalk."
"Tamam kalkıyorum" dedim. Lavaboda rutin işleri yaptıktan ve üzerimi giyindikten sonra içeri geçtim. Yuna'yla birlikte kahvaltı hazırladık.
"Sen niye gelmiyorsun bizimle?"
"Dedim ya sana temizlik yapacağım diye"
"Hm anladım. Hayır biriyle randevun falan da olabilir yani. Bunlar çekinilecek şeyler değil."
"Yok dedim Hei Jun ne uzatıp duruyorsun! "
"Tamam bir şey demedim."
"Ben doydum anneee. Hadi gidelim." dedi Dan Bi.
"Tamam annecim" dedim. Tam çıkacakken kapının zili çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda Jimin vardı. Dan Bi onu görünce direk kucağına atladı. "Jimin hyung!" dedi.
"Minik prensesim!" dedi. "Merhaba." dedi bana dönüp.
"Merhaba hoşgeldin!" dedim. "Hoşbuldum. Bir yere mi gidiyorsunuz?"
"Aslında evet. Sen niçin gelmiştin?"
"Şey Dan Bi'yle vakit geçirmek istemiştim."
"Biz de parka gidiyorduk aslında"
"Anne nolur Jimin hyung da gelsin nolur nolur lütfen lütfen lütfen! "
"EVET! Şey yani Jimin de gelsin bence. Gelse güzel olur yani. Değil mi Jimin? " dedi Yuna.
"Çok güzel olur! Yani neden olmasın. Tabi sen de istersen" dedi bana dönerek.
"Lütfen anne!"
"Peki o zaman hadi çıkalım."
"Tamamdır."
"Görüşürüz Yuna"
"Görüşürüz. Acele etmeyin yavaş yavaş gezin" dedi ve kapıyı kapattı. Biz de apartmandan çıkıp Jimin'in arabasına bindik. Arka tarafa Dan Bi'yi oturtup öne oturdum.Yolda giderken karar değiştirip lunaparka gitmeye karar verdik. "Anne bana su verebilir misin?"
diyen Dan Bi için su aramaya başladım. Bulup uzatacağım zaman Jimin'de suya uzandı ve ellerimiz birbirine değdiğinde ürperdim. Sonra elimi çektim o da suyu uzattı. Yaklaşık yarım saat sonra lunaparka girdik. Girişten bir kaç jeton aldıktan sonra Dan Bi'ye dönüp,
"Söyle bakalım minik prenses ilk hangisine binmek istersin?" dedi Jimin.
"O kadar çok seçenek var ki karar veremiyorum."
"Düşün bakalım."
"Sanırım karar verdim. Atlı karınca!" dedi.
Atlı karıncanın yanına gelip onu bindirdi Jimin. Ben de jetonu attım. O heyecanlı ve mutlu bir şekilde dönerken biz de yan yana onu izliyorduk. Şuan gerçekten bir anne ve baba gibi duruyorduk. Dan Bi'yi seyrederken elimin üstünde hareketlilik hissettim. Jimin elimi tutmaya çalışıyordu. O sırada elimi çekip Dan Bi'ye el salladım. Atlı karınca durunca yanına gidip indirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE 💙 /PJM
Fanfiction- "Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir, babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu." Birbirini hala seven bir çift ve yakalarını bırakmayan, bir türlü unutamadıkları geçmişi. Bakalım dalından koparılmış çiçek...