"Jimin?"
"Hei Jun?"
dedi beni taklit edip yüzündeki saçma sırıtışla.
"Siz tanışıyor musunuz?" diyen Bum'a dönüp,
"Evet kendisi eski ka-"
"Arkadaşım eski bir arkadaşım." diyerek lafını kestim Jimin'in. Gözlerini kısarak ne? İfadesini takındı yüzüne.
"Ya ne güzel. Bu arada ben Bum. Kim Bum." dedi ve elini uzattı Jimin'e doğru.
"Merhaba ben de Jimin. Park Jimin."
dedi mecburen sıktığı eli geri bırakarak.
"Memnun oldum. İsmin çok tanıdık geldi nereden acaba?" dedi Bum yüzünde gülümsemeyle.
"Ben de memnun oldum. Bilmem bir yerde duymuşsundur." dedi sahte sahte.Onun mu her hareketi bana itici geliyor yoksa o mu itici davranıyor?
"Olabilir" dedi Bum.
"Kapıda kaldınız içeri geçmez misiniz?" dedi.
"Yok zahmet olmasın. Yardıma ihtiyacın var mı diye gelmiştik."
"Yok ne zahmeti. Teşekkür ederim düşünceniz için." dedi yine sahte sahte.Ben tüm bu diyaloglar dönerken öfkeden ateş saçan gözlerimi Jimin'e diktim. Bıraksalar bir kaşık kanda boğardım.
"Ah, bu güzel krepleri tek başıma yiyemem. Lütfen içeri buyurun." dedi.
Şimdi çıldıracağım.Bum önce bana baktı. Ben de başımla onaylayınca içeri geçtik. Madem beni zora sokuyordu. Ben bunu bir fırsata çevirmeliydim. İçerisi tek tük düzenlemişti. Etraftaki dağınık, bazıları açık bazıları boş koliler odaları dolduruyordu. Karşı odadaki koltuğa geçip oturduk.
"Ne içersiniz?" dedi. Güya iyi komşu rolleri kesiyordu.
"Farketmez aslında." dedi Bum.
"Ziyanı yok. Kendime kahve yapacaktım. Size de yapayım o zaman."dedi.
"Olur." dedi Bum ve tekrar onay almak için bana tekrar baktı.
Bu çocuk niye her şeyi onaylatıyor?Yaklaşık 5-10 dakika sonra elinde kahvelerle geldi canım komşum(!). Servis ettikten sonra karşımıza geçip oturdu.
"Ee ne iş yapıyorsun Bum?" dedi Jimin.
Sanki çok umurunda gerizekalı.
"Bir kreşte Okul öncesi öğretmeniyim. Sen?"
"İç mimarım."
"Gerçekten güzel bir meslek."
"En kutsal meslek senin ki bence. Öğretmenler tanrının kutsanmasını almış insanlar. O kadar çocuğun geleceğinin temellerini atmak kolay iş değil." dedi saygıyla eğilerek.
"Ah, gururum okşandı. Çok teşekkür ederim. Senin mesleğinde gayet güzel. Benim öğrencilerim senin tasarladığın evlerde yaşıyorlar." dedi o da saygıyla eğilerek.Ben mal gibi niye susuyorum acaba?
"Ee buralara neden geldin? Seni en son gördüğümde perişan halde Busan'daydın." dedim gözlerimi tekrar ona dikerek.
Cevap vermeden önce sertçe yutkumdu ve cevapladı sorumu.
"Bir iş için geldim. Biliyorsun ya Namjoon hyungun şirketi. O bir şirketle anlaşma yaptı o yüzden buradayım. Sen ne yapıyorsun görüşmeyeli?" dedi.
O kadar sahte soruyorduk ki karşılıklı sanki ikisini hiç sevmemiş kişiler gibiydik.
"Ben de bir şirkette çalışıp alt katında yaşıyorum. Bir ihtiyacın olursa çekinme söyle bana." dedim samimiyetsiz bir gülüşle.
"Elbette." dedi.
"Hangi kreşte çalışıyorsun Bum?" dedi gözlerini Bum'a kaydırıp.
"Your Hope Kreşi"
"Ah, ne kadar güzel. Nerede?"
"Çok uzak değil. Buraya yakın bir çarşı var. Orada bir tteokbokki restorantının karşısında."
"Bir gün uğrarım."
"Bekliyor olacağım. Bu arada kahve çok güzel olmuş ellerine sağlık. "
"Afiyet olsun. "
"Siz nereden tanışıyorsunuz Hei Jun'la?" Dedi Bum.
"Üniversiteden." dedik aynı anda. "Waow güzelmiş."
"Siz?" diye tekrarladı Jimin. Meraktan geberiyordu. Bu beni neden mutlu etmişti?
"Ko-"
"Nişanlım." diye lafını kestiğim Bum şaşkınlıkla gözlerimin içine bakakalmıştı. Şok geçiriyordu."N-nişanlım mı?" dedi sinirden kuduran Jimin.
Bum'a ufaktan gözlerimle yalvardım pot kırmaması için."E-evet nişanlım. Nişanlıyız biz." dedi ve elimi ellerinin arasına alıp tuttu. Hop yavaş aslanım.
"Ya ne kadar güzel." dedi sona doğru kısılan sesiyle ağzından mırıltılar eşliğinde küfür çıktığını duydum."Kaç yaşındasın Jimin?" diye sordu Bum.
"26. Ya sen?"
"Ow ben 32 yaşındayım."
"Ow taş çatlasın 27 sanmıştım."
"Bana hyung demelisin."
"Peki Bum hyung" dedi ve sırıttı.
"Biz kalkalım o zaman zaten bir sürü işin var. Kız arkadaşın falan gelecektir." dedim. Lafımı sokmasam ölürdüm."Ya teşekkür ederim zarif düşünceniz için bayan alt komşu. Bu arada bir kız arkadaşım yok." dedi.
Çok umurumda sanki isterse 10 tane karın olsun."Tanıştığıma memnun oldum Bum hyung." dedi ve eğildi.
"Ben de memnun oldum Jimin. Ha bu arada hyung konusunda ciddi değildim. Nasıl hitap etmek istersen öyle hitap edebilirsin."
dedi.
"Peki Bum." dedi.
Bum da eğlidikten sonra evden çıktık.Aşağıya indiğimizde hala birleşik ellerimiz dikkatimi çekmişti. Gözlerimi onlara kaydırdığımda,
"Aa şey pardon."diyip elini çekti Bum.
"Teşekkür ederim." dedim mahçup bir şekilde.
"Rica ederim ama sebebini öğrenebilir miyim?" dedi.
"Sonra anlatsam?" dedim.
"Ne zaman istersen" dedi.Kapıyı çalıp içeri girdik. Yuna ve Dan Bi çok güzel bir sofra kurmuşlardı. Oturup yedik. Topladıktan sonra Bum evine gitti. Ben de Dan Bi'yi odasına yatırmıştım. İçeri geçip oturdum.
"Eee kimmiş üst komşumuz?" diyen Yuna'yla yönümü ona döndüm.
"Park Jimin." dedim. İçtiği su boğazına kaçıp öksürmeye başladığında hafifçe sırtını sıvazladım.
"Dur ölme sen bana lazımsın daha." dedim.
"Bildiğimiz Jimin? Senin eski kocan olan Park Jimin mi?"
dedi şaşkınlıkla.
"Ta kendisi." dedim ve tekrar karşısına oturdum.
"Ne işi varmış?" dedi.
"Namjoon var ya onun şirketi bir şirketle antlaşma yapmış. Onun için gelmiş."dedim.
"Sana bir şey söyleyeceğim ama sakin olacağına söz vereceksin. Tamam mı?" dedim.
"Bir saniye." diyip elindeki suyu kafasına dikti.
"Evet hazırım." dedi.
"Ben Jimin'e Bum'la nişanlı olduğumuzu söyledim."
"Ay şimdi bayılacağım şuraya. Ne dedin dedim az önce?"
"Bum'la nişalıyız dedim."
"Kızım sen iyi misin ne diye böyle bir şey yaptın?"
"Sırf pislik olsun, onunla aynı ortamda bulunalım diye yaptı bunu. Bende fırsata dönüştürdüm. Nereden tanışıyorsunız dedi. Ben de nişanlım dedim."
"Bak ben Bum'la olmanızı isterim aslında. Bunu neden gerçekleştirmiyoruz?" dedi alaycı gülüşle.
"Salak salak konuşma. Pot kırma diye söyledim."
"Ha bu arada-"
"Ya daha ne bu arada çıldırtma beni. Kalbimi sök daha az acır." dedi.
"Ay uykum geldi diyecektim manyak." dedim gülerek.
"Gerizekalı ödümü kopardın. Git yat." dedi. Ben yerimden doğrulup odadan iyi geceler dileyip odama geçtim ve her şeyi unutmak isteyerek uykunun arsız kollarına teslim oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE 💙 /PJM
Fanfiction- "Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir, babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu." Birbirini hala seven bir çift ve yakalarını bırakmayan, bir türlü unutamadıkları geçmişi. Bakalım dalından koparılmış çiçek...