Yine yeni bir güne gözlerimi açmıştım. Ama bu çok sinir bozucu bir gündü. Çünkü yıllardır içimdeki öfkemi kusmayı beklediğim adam artık üst katımda yaşıyordu. Her an çıkıp boğmamak için kendimi zor tutuyordum. Kalkıp üzerimi giyindim. Kahvaltı yapıp evden çıktık Yuna ile. Dan Bi'yi kreşine bırakıp şirkete geçtik. Üst kata çıkıp odalarımıza dağıldık. Birkaç saat sonra şirketin CEO'su Bay Seo beni yanına çağırdı. Asansöre binip yukarı çıktım. Kapıyı çalıp gel çağrısıyla içeri girdim.
"Buyurun Bay Seo beni çağırmışsınız." dedim.
"Buyurun Bayan Lee oturun lütfen" dedi önündeki koltuklardan birini işaret ederek.
Zarifçe geçip oturdum.
"Bayan Lee biliyorsunuz çalışma prensibinizi gayet beğeniyorum." diye lafa girdi.
"Teveccühünüz Bay Seo" dedim ve eğildim.
"Lafı uzatmaya gerek yok. Gereksiz vaktini çalmayayım. Şirket olarak yeni bir holding ile antlaşma imzaladık. Pek yeni sayılmazlar ama işlerinde iyiler. Her neyse sadede gelecek olursak seni bir projeye dahil etmek istiyorum. Bu projede bir meslektaşın olacak. İkiniz bu işin üstesinden gelebileceğinizi düşünüyorum. Proje arkadaşını da çağırttım o da birazdan burada olur. " dedi.
"Teşekkürler Bay Seo." dedim. Lafımın üstüne kapı çalındı. Sekreter "Bay Seo misafiriniz geldi." dedi. "Çağır gelsin" dedi.
İçeri giren kişiyle gözlerim sonuna kadar açıldı.
"Buyurun Bay Park. Biz de seni bekliyorduk." dedi Bay Seo.
Yüzümde ne ifadesiyle donmakaldım. "Burada da mı sen? " diye mırıldandım içimden.
Geçip karşıma oturduktan sonra yüzünde halinde memnun ifadesiyle yüzünü Bay Seo'ya döndü. "Bay Park bu Bayan Lee proje arkadaşınız." dedi.
"Memnun oldum Bayan Lee" diye elini uzattı.
Elini sadece yanımda Bay Seo olduğu için yapmacık bir şekilde sıktım. Sonra Bay Seo'ya dönüp "Bay Seo beni bu vazifeye uygun gördüğünüz için çok teşekkürler. Beni onure ettiniz fakat ben bu projede yer almak istemiyorum. Tekrar teşekkürler." diyip ayağa kalkıp eğildim.
"Bayan Lee lütfen oturun."
demesi ile - bunca yıllık hakkı vardı üzerimde saygımdan- yerime oturdum.
"Fikrinize saygım var. Ama bu projeye yüklü bir miktar yatırım yaptık. Şirkette bu projede yeterli bilgiye sahip bir siz varsınız. Şirket olarak sizi uygun gördük. Ha kabul etmem derseniz kapımız her zaman açık" "Bakın size hak veriyorum fakat -"
"Tartışma bu kadar Bayan Lee. Kolay gelsin. Size de Bay Park. Çıkabilirsiniz."
"Bakın Bay Seo bir dinlerseniz -"
"Çıkabilirsiniz Bayan Lee" dedi ses tonu yüksek bir şekilde.Odadan sinirli bir şekilde çıktım. Asansörün düğmesine sinirle ard arda basarken
"Bu kadar mı korkuyorsun benden?"
diyen Jimin'in sesiyle zaten var olan öfkem iyice şiddetlenmişti.
"Bak şunu netleştirelim. Seni görmek sadece midemi bulandırıyor. Daha fazla yanımda durmaya devam edersen olacaklardan ben sorumlu değilim."
dedim yüksek ses tonumla.
"Sana bir soru sordum ve sana bir şeyler açıklamak istiyorum beni dinle sadece."
"Sesinde midemi bulandırıyor. Seninle ilgili her şey midemi bulandırıyor."
"Sadece iki çift laf edeceğim. Mide fesadı geçiriyor muamelesi yapıyorsun."
"Yanımdan ne zaman defolacaksın seni son kez uyarıyorum."
"Ah, yapma seni çok iyi ü karıncayı incitemezsin. O yüzden tehdit etmeye çalışma olmuyor. En fazla ne yapabilirsin ki?"
"Peki bunu sen istedin." parmağımı lanet asansör düğmesindenü çekip kütlettim ve sağlam bir tokat attım. Tokatımın şiddetiyle başı yana savruldu."Senin tanıdığın Hei Jun evet öyleydi. Eskiden senin de canın yansa canım yanardı. Fakat hani ne derler bilirsin 'Geçmişte takılıp kalırsan, geleceğine yön veremezsin.' diye. Artık geçmişine takılıp kalmayan, geleceğine yön veren bir Hei Jun var. Yani senin tanıdığın o aciz Hei Jun'dan eser yok. Artık adımlarımı sertçe yere vuran bir anneyim. Dikkat et o adımların altında ezilme. "dedim. İki yakasını serçe asılıp çırptım. Düzeltiyormuş gibi yaptıktan sonra merdivenlere yönelip aşağıya indim.
Akşam olunca şirketten çıkıp eve gittim. Lanet olsun aynı binadaydık. Katlanılacak gibi değil. Arabayı park edip apartmana gireceğimde kapıda birine çarptım.
"Ah, pardon kusura bakmayın" dedim.
"Sorun değil"
diyen ses tonuyla başımı yerden kaldırıp baktım. Çarptığım kişi Bum'du.
"Kusura bakma Bum kafam biraz dağınık" dedim.
"Sorun değil konuşmak ister misin?" dedi soran gözlerle.
"Başka zaman dinlenmeye ihtiyacım var. Teşekkür ederim."
dedim ve hafifçe sarıldım. Ayrıldıktan sonra
"Rica ederim ~" dedi.
İçeri geçip yukarı eve çıktım ve girdim. Bugün Dan Bi'yi okuldan Yuna alacaktı o yüzden erken gelmiştim. Üzerimi çıkartıp duş aldım. Üzerimi giyindikten sonra mutfağa geçip bir şeyler hazırladım. O esnada Yuna ve Dan Bi geldiler. Yemeğimizi yedik. Yemek esnasında Dan Bi bugün okulda yaşadığı şeyleri anlattı. Orada çok mutluydu. En ufak şeyi bile abarta abarta anlatıyordu. Her an değerliydi onun için. Sofrayı topladıktan sonra Yuna'ya bugün olanları anlattım.
O "Ebeveynlerin ismini yanlış koymuş Hei Jun değil Yargı machine olmalıydın" demişti.
Tepkisi tam olarak bu olmuştu. Sonra uyuduk. Sabah zır zırına çalan zil ile gözlerimi aralayıp yarı uyurgezer bşr şekilde kapıyı açtım.
"Biz geldiiiikkk" diyen Choi Hei ve Se Gi yi içeri davet edip tekrar yatağa döneceğimde
"Ya! Ben seni ziyarete gelmişim sen yatıyorsun."
dedi ve kolumdan tutup içeri sürükledi. Anladım bu kız beni uyutmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE 💙 /PJM
Fanfiction- "Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir, babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu." Birbirini hala seven bir çift ve yakalarını bırakmayan, bir türlü unutamadıkları geçmişi. Bakalım dalından koparılmış çiçek...