Kan beynime sıçramıştı. Nasıl yani? Karnımda bir can mı büyütüyordum? Bu nasıl olabilirdi ki? Yani bilmiyorum. Olamazdı. İmkansız sayılırdı. Düşünüyordum ama o anın şokuyla asla aklıma gelmiyordu. Kendimi bir garip hissediyordum. Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu. İnsan sürekli bir şeylere mecbur mu olmak zorunda? Aish! Diye sesli bir nefes verdim.
Eve geleli üç dört saat oluyordu. Bum bizi eve bıraktıktan sonra evine gitmişti. O da bizimle birlikte her şeye şahit olmuştu. Artık bir yabancı sayılmazdı. O da aileden biriydi.
Oturduğum yerde düşünürken aklıma gelen şeyle iliklerime kadar sarsılmıştım. Yaklaşık üç ay kadar - belki daha fazlası hatırlamıyorum- Namjoon'un şirketi bir parti vermişti ve ikimizde çok fazla sarhoş olmuştuk. O geceye dair hatırladığım tek şeyin sadece Jimin'in dudaklarıma yaklaşırken "Yeniden benim ol bu gece. Tenini ve seni çok özledim." sözleriydi. Başka hiçbir şey hatırlamıyorum ve ondan sonra da herhangi bir şey yaşanmamıştı aramızda.
Kararsızlık bulutu üzerime çökmüş, ben koltukta elim karnımda düşüncelere dalmışken "Jimin'e söyleyecek misin?" diyen Yuna'nın sözüyle başımı ona doğru çevirdim. Ellerimle karnımı okşarken başım önümde cevapladım. "Bilmiyorum..." Yuna oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve karnımdaki elimin üstüne elini koydu.
"Bak haddime değil belki ama babasız ve annesiz büyümenin ne demek olduğunu en iyi biz biliyoruz. Tamam onun her daim canını bile ortaya koymaya hazır bir annesi ve iki teyzesi olacak ama onun her zaman bir yanı eksik kalacak. Düşünsene büyüyüp okula başladığını. Birileri ona babasının ne iş yaptığını sorduğunda bu sorular onun boğazında düğümlenecek. Çünkü onun bir babası olmayacak. En basit örnek. Babalar Günü'nü düşün herkes babasıyla mutlu mesut gezerken, ona çeşitli hediyeler alıp mutlu ederken o daha bu duyguyu hiç tatmamış olacak. Diyelim ki kız oldu. Büyüyüp gönlünü birine kaptırdığına düğün günü onu sevdiğinin yanına götürmesi için koluna gireceği biri olmayacak. Diyelim ki erkek oldu. Bütün arkadaşları halı sahada, sinemada, parkta babalarıyla gününü gün ederken o yapayalnız kalacak. Ve bilirsin kız çocukları babalarına daha düşkün olur. Herkes ilk aşkı olarak babasını gösterirken onun elleri bomboş kalacak. Erkek olursa bir gün bir kıza aşık olduğunda bunu sana bana değil babasına söylemek isteyecek ama söyleyecek bir babası olmayacak. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Kendi kafanda iyice düşün, ölç ve tart. Lütfen ne istediğine karar ver. " dedi ve yanımdan kalkıp kendi odasına doğru gitti. Bu düşüncelerle başımı arkama doğru eğip derin bir offf çektim.
Sanki elimde çözülmez bir düğüm vardı da ben onu çözmeye çalıştıkça iyice karışıyordu. Ne yapacağımı hiçbir şekilde bilmezken göz kapaklarımın ağırlaştığını hissedip onları sıkıca kapattım ve uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE 💙 /PJM
Fanfiction- "Çünkü bebeğimin kaderi başından belliydi. Biliyorum iğrenç bir histir, babasız büyümek. Ama benim çocuğum buna mecburdu." Birbirini hala seven bir çift ve yakalarını bırakmayan, bir türlü unutamadıkları geçmişi. Bakalım dalından koparılmış çiçek...