6. Bölüm. karşılaşma.

4.5K 111 11
                                    

Merhaba güzel okurlarım. Yeni ve harika bir bölümle geldim. Bol oy ve yorumla okumanız dileğiyle keyifli okumalar)❣

Sessiz sedasız can çekişen çığlığın mührü kalbin içinde sıkıştı. Mühür her şeyden çok onun kalbinin derinlerinde yatıyordu. Pekişe pekişe yayıldı lavlar, daha çok yakmak için ince ince sızdı yaraya. Teslim olmak istemeyen ruh, kalbin ağrısından bıraktı kendini. Uzanamadı kalbine yaşatamadı onu. O günden sonra bir daha ruh bedene dönemedi beden ise bir daha canlanamadı. Kalp mi?

O, çoktan ölmüştü.

Gülümsedi bir ay geceye rüzgar estikçe ay geceye yaklaştı. Kimi geceye hayran oldu kimi ise ay'a. Ben ise geceye. Milyarlarca insanın içinde gece karanlığı adamı seçtim, tutuldum. Benim can paremdi o. Girdiğim çıkmaz sokağımdı. Canım boğazımda atıyorsa eğer yanımda oluşuydu. Parmak uçlarımda atan kalbim yüzüne papatya koymak için dokundu çehresine. Zehir misali döküldü yüzüne papatya zehri.

Hiç papatya zehirli olur muydu? Olurmuş.

Yaprakları koparıldığı için düşman kesilmiş, yapraklarını koparan insan oğluna diken olmuş. Battı parmaklarıma, öyle bir ceza oldu ki bana bir daha dokunamadım.

''Köz gibi bakışların içinde ben olmasamda hissetmesende yinede güzel.'' Mırıldanışım bir iç çekişe dönüştü. Yüzünü fütursuzca turladım. Kirpik uçlarını okşadım kırmadan incitmeden. Hissetti, derince bir iç çekiş çıktı göğsünden.

''Neva.'' Dedi pürüzlü çıkan sesiyle. Gözleri usul usul aralanırken tüm neşemle yüzüne baktım. Siyah irisleri gözlerimle buluştuğunda sakin bir bakış bahşetti. Üzerine eğilmiş yüzüme baktı ardından kendine. '''Efendim?'' Dedim.  Soluksuz kalan boğazım kurumuştu. Damarlarımdaki kan zengin ateşle fokurdadı. Ani hareketle doğuruldu, izin verdim. Ayaklarını yataktan sarkıtarak elleriyle başını ovaladı.

''İyi misin?'' Tedirgince sorduğum soruyla, ''Değilim!'' Diye parladı. İrkildim yüksek sesiyle. ''Ben ne arıyorum burada. Ne yapıyorum ben? ne!'' Suskunluğun kilit vurduğu dilim konuşmadı.

Pişmandı.

''Zihnim karışıyor. Sen benim zihnimi karıştıyorsun. Yapma bunu.'' Dedi gözleri yüzüme dönerken ben ise baktım sadece. Ne hissederek uyanmıştım oysa.

''Bana ben olmadığım şeyler yaptırma. Uzaklaş.'' Hıçkırıklar boğazıma doldu geldi. Başım önüme düştü. Kalp duvarlarım sancıdan koptu. Bir şey diyemedim. Neden savunamadım neden bir şey diyemedim. Gözlerimi hiç kaldırmadan bekledim. Yatak hafiflediğinde arkasından baktım tam kapıdan çıkmak üzereyken konuştum.

''Ben bir şey yaptırmadım sana. Sen kendin geldin bana Karan. Kalbin beni istiyor kabullen bunu.'' Dedim emin ve güçlü sesimle. Onca sözüne rağmen neyime güvenerek dedim bilmiyorum ancak oda reddetmedi. Kapıyı gürültüyle örttü gitti. Tuzlu damlalar gözümden düştü.

''Bir sabah ya, sadece bir sabah.''Dedim bağırarak.'' Bir sabah mutlu uyandığımda ağlamadan bitireyim günümü. Çok mu şey istiyorum.'' Hıçkırığımla elime gelen her şeyi dağıttım, parçaladım. Yandığım kadar parçaladım. Her şeyi bir tarafa savururken sert çarpmamdan dolayı ağrıyan elimi anlıma bastırdım. Yine aynı elimi acıttım.

''Yemin ederim Eftal. Bir gün bunlar için pişman olacaksın ve o gün kendin geleceksin bana, ve ben senin yaptığını yapmayacağım.'' Yeminime bu odadaki taşlar, duvarlar şahitlik etti.

Yansıma, evet hayat benim yansımamdı. Kendi kendime kurduğum zihnimdeki yapboz parçalarını toparlıyordum gerçek hayatta. Yaptığım veya yapmadığım ne varsa, hepsi için pişman olmayacak mıydım zaten. Peki ya ben hangisini yapmalıydım. Perçem perçem düşerken acılar üzerime çabalayıp kalkmalı mıydım yoksa kaderime razı gelmeli miydim? Tam da bu anda zihnim bana konuşurken yüksek bir ses geldi aşağıdan. Korkudan sıçradım yataktan.

GÜNAHIN KEFARETİ + 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin