Merhabalar. Nasılsınız? Sizleri beklettiğim için üzgünüm fakat bölüm bunun telafisi olacaktır keyifli okumalar.
Hayatın acımasız yüzü keskin yüzü yüreğine düştüğünde anlarsın iyilerin kötülüğünü masumluğun kirliliğini varlığın aslında yok oluşunu çoğu şeyin zıttı ya da başka bir deyimle kişiliğimizin altında yatan bir anda ortaya çıkan bambaşka benliğinle kimliğinle karşı karşıya kaldığında aslında bedeninde zihninde birçok karektere daha yer verdiğini anlıyorsun tıpta genelde buna başka deyimler kullanıyorlar ki doğru bizler yaşadığımız tranvaları atlatamadığımız da bizde kalıcı hale gelir içimizde bir tohum filizi gibi büyür tutamaz veyahut engelleyemessin.
Çocukluğumdan ve onun çocukluğundan kalan yaralar bize ailemizden hayattan kalan kötü hediyelerdi bizler ise kabullenen iki beden. Karan'ın çocukluğu bana nazaran daha kötü geçmişti çoğu şeyini bilmiyordum ama rastladığım Şahit olduklarımdan yola çıkarsak zordu onu anlamak meşakatliydi...
Biliyordum farkındaydım onun çabalarını söz verdiği gibi tutuyordu sözünü beni benim için tercih edecekti bana olan bakışları dokunuşları çok değişmişti içimde umut tanesi ışık açarken gülümsedim. Boynuma vuran ılık nefes canımdan can aliyordu varlığını bilmek benimle olduğunu ve şuan onun kolları arasında olmak kollarmın arasında olması belki önceki zamana döndüğümde imkansızın ötesindeydi ama o imkansızlık yok olmuştu.
Belimdeki elleri kıpırdanmaya başladığında kalbim tekledi. İlk önce nefesi düzensizleşti ardından üzerimde olan bedenini geriye çekti ardından sahiplendiği belimi sardığı kolunu iyice bana sararken boynumdaki başını kaldırdı usulca kısık gözleri onu izleyen gözlerime denk düştüğünde lekenme gördüm bakışlarında.
'" Günaydın." Hafif pürüzlü sesiyle kaldırdığı başını geri boynuma koyup burnunu sürttü. Huylansamda ses etmeden sokuldum ona.
" Günaydın." Sesim mırıltıdan farksızdı burnuma dolan saçlarından gelen o güzel koku beni şimdiden mest ederken kurumuş dudaklarımı yaladım. " Kalkalım mı artık?" Gözüm duvardaki saate kaydığında gözlerim büyüdü.
" Hihhhh. Karann saat on bir olmuş öğlen olacak." Şaşkınlık nidama homurtsu eşlik etti.
" Endişelenme ikimizde geç uyuduk." Başımı olumluca salladım. " Evet ama daha eve gideceğiz ben Arslanl'a bulaşacağım sen İstanbul'a gideceksin." İstanbul kelemisini söylerken bu kez zorluk çekmedim, dünkü sözleri kalbimdeki o kuruntuları süpürmüştü.
" Öyle güzelim." Diyip benden koparak yataktan çıktı. " Kahvaltımızı yolda yaparız hazırlan hadi." Sessiz heyecanla onun yataktan kalkışını izledim. Odadan çıkmadan önce gözleri beni bulurken omzunun üzerinden başı bana döndü gözlerimiz o saniyeler içinde kilitli kalırken dudaklarımdaki gülüşüme kaydı ve göz bebeklerinde yıldızlar oluştu. Bu saniyeler bana ömürlük gelirken can alıcı bakışlarının üstüne sağ gözünü muzipçe kırptı. Gülümsemem büyürken utanarka başımı eğdim. Her ikimizde hızlıca üzerimizi giyinip yola çıktık arabadaki derin sessizlik huzursuz ederken her daim aramızda olan bu gergin havaya anlam veremiyorum her daim istediğim adam yani başımdayken neden onun için aynı şeyleri düşünmüyordum. Gözlerim yandan ona dönerken pür dikkat gözleri yoldaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHIN KEFARETİ + 18
Teen Fictionİçimdeki yaramaz arzu onu ve beni günaha davet ediyordu. Tutku bedenime kor bir ateş gibi hançerlenmişti. "Öyle söyleme.'' Dedim bir anda. Acıyordu canım görmüyor muydu. Beni görmezden gelerek hayatımı mahvediyordu, başka kadına değen gözleri beni h...