13. Savaş.

3K 86 19
                                    


Merhabalar. Nasılsınız? Duydum ki bizi özlemişsiniz bende sizi bekletmemek için akşam yayınlayacağım bölümü şimdi paylaşıyorum. Her zaman ki gibi bölümün güzelliği ve heyecanıyla sizi başbaşa bırakıyor ve bölüm aralarında görüşmek dileğiyle keyifli okumalar. Bölümün güzelliği için oy ve yorum bekliyorum kocaman öpüldünüz.💙

Güneşin salkım salkım düştüğü zamanlar günüm aydınlanır, her sabah güneş doğduğunda pencereme vurduğunda yeni bir gün diye başlardım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneşin salkım salkım düştüğü zamanlar günüm aydınlanır, her sabah güneş doğduğunda pencereme vurduğunda yeni bir gün diye başlardım. Yüzüme koyduğum o gülümseme ile hep kendimi kandırırdım. Eğer kendimi kandırsam etrafıma o kadar saçardım mutluluğumu. İnandım hep bir umuda biliyordum vakit gelecekti ve o vakit geldiğinde bende içten gülecektim
Zoraki samimiyet, zoraki tebessüm, olmayacaktı.

Ve olmadıda.

Büyüdüm ben o avluda büyüdüm. Bana verdikleri kefaretle büyüdüm. Anladım kan bağıda bir şey vermiyormuş bana. O sözlerden abimin yakıcı sözlerinden anladım. Aslında bir yabancıya ihtiyaç yok hayata tutunmak için nasıl bir çocuğun eline küçük şeker veyahut oyuncak verdiğinde mutlu oluyorsa bende öyleydim. Kendime mutluluk sebebi aradım her defasında. Defalarca kırıldım bu soyut somut fark etmiyordu.

''Karan'ı sevdiğini biliyorum.'' Beklemiyordum bunu. Evet bir gün öğrenecekti veya öğrenemeyecekti. Fakat bu şekilde karşıma dikileceğini düşünmemiştim.

''Ne diyorsun sen?'' Sesimden bir şey sezdirmek istemiyordum. Gözlerindeki o kin, o nefret, öyle derindi ki gözlerimi yaktı.

''Oyun oynamayı kes diyorum. Benim olana yaklaşma.'' Dumura uğrardım.

Benim olan.

Canım yanarken güçlü durdum. Bir adım yaklaştım.

''Oyun mu?'' Dedim karanlık sesimle. ''Ben sana hayır da demedim evet de. O zaman nereden çıkarıyorsun oyun oynadığımı?'' Gözleri ateş saçıyordu sanki elinde olsa beni öldürecekti. Boğazım düğümlendi.

''Kelime oyunu yapma Neva. Uzak dur ondan yoksa ben durdurmasını bilirim.'' Öfkeyle omzuma vurdu parmaklarını. Nastasya nasıl biriydi böyle? Bu yönünü görmediğim için şok yaşıyordum. Kedicik olan kızın içinden aslan çıkmıştı. Omzuma vuran parmaklarına baktım ardından yüzüne.

''Ne diyorsun sen ya? Biliyorsun madem niye bana soruyorsun?'' Dizginlemeye çalıştığım öfkemde başarılı olamamıştım.

''Beni tanımıyorsun Neva. Eğer benim olandan gözlerini çekmezsen olacaklardan ben sorumlu değilim.'' Gözlerim şaşkınlıkla büyürken güldüm. Gülümsemem sesliye dökülürken bana şaşkınlıkla baktı. Bir anda gülüşümü keserek bir adım üzerine attım. Elleri yumruk oldu iki yanından.

''Birincisi.'' Dedim şiddetle. ''Bir daha Karan'dan bir eşyaymış gibi bahsedersen asıl yapacaklarımdan ben sorumlu değilim.'' Konuşacağında müsade etmeden susturdum. ''Kes sesini, dinle. İkincisi, beni tehdit etmeye kalkma bir daha. Üçüncü ise elinden gelini ardına koyma. Ben seninle bir yarış içerisinde değilim olmam da.'' Sessizliğini kabul bilerek omzuna çarparak geçtim yanından.

GÜNAHIN KEFARETİ + 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin