Arayı hiç açmadan ikinci bölümü sizlerle paylaşıyorum umarım seversiniz. Keyifli okumalar dilerim. sizden bol oy ve yorum bekliyorum:)
Hayatın acımasız kuyusundan benden suyumu içtim acısını fazlasıyla çekiyorum şuanda da olduğu gibi.Başımın şiddetli ağrısıyla ellerim başıma gitti. Gözlerimi aralamakta o kadar zorlandım ki bir an hiç açamayacağımı zannettim. Titreyen buz gibi bedenim kendini hissettirdiğinde uyuşan bacaklarımı karnımdam uzaklaştırarak yataktan doğruldum. Her yerimin uyuşması ve acıması çok kötüydü. Bunda benim etkim daha fazlaydı tabi. Zor bela yataktan sarkıttığım ayaklarımla banyoya girdim. Çıplak ayaklarımın fayansta çıkardığı mayhoş ses zihnimde dingin bir sese neden oldu. Duş kabinin kapağını araladığımda üzerimdeki fazlalıklardan kurtuldum. Musluğu çevirdiğimde üzerime akın eden sıcak su ile olduğum yere çöktüm. Yüzüme düşen saçlarımı geriye tarayarak gece yaşananları gözden geçirdim.
Ben gece boyunca yağmurda kalırken Eftal'de oradaydı. Benimle birlikte oda yağmurda kalmıştı. Bunu anlamamak için salak olmak gerekirdi.
Ama neden?
Kendimi nedense kötü hissedemiyordum aksine gece o kadının yanında olmaması beni kendine daha çok çekiyordu.
Ben Eftal'e aşıktım. Koşulsuz şartsız. Her daim benden kaçışları sadece zorunda kaldıkça konuşmaları görmezden gelmeleri evet canımı yakıyordu ama razıydım. Onu görmem istemesede dokunmam bana yeterdi. Ortalarda sevdiğim kadın var diye dolaşması umrumda değildi. Belki bu beni iğrenç biri yapıyordu. Ama kalbime söz geçiremiyordum yemin ederim. Güneş doğmadan onun yüzü doğuyordu yüreğime. Ona baktığımda gözlerimin yanması ve cehennem ateşinde kavrulmaktı. Şuanda uyandığım gibi her şey bir tarafa atsamda beni istememesi öyle çok dokunuyordu ki kaçıp gitmek istiyordum fakat onsuz olduğumda da yaşayamazdım ki ben. Üzerime süzülen sıcak sudan nasibini alan saçlarımı ayağa kalkarak köpükledim ardından bedenimide.
Duş almayı bitirdiğimde hemence bedenime bornozumu geçirerek kuşağını bağladım rastgele. Aynaya dönen bakışlarımla ışığı sönen gözlerim bana göz kırpıyordu. Dağılmış saçlarım ve beyaz yüzüm. Bütün bu halime gülerek banyodan çıktım.
Ben Neva Arslanoğlu kendimi toparlamam gerekliydi. Odaya attığım adımlarımla kıyafet dolabımdan iç çamaşırlarımı giyinip yüksek kot jean ve çapraz askılı beyaz büstiyerimi giydim. Ardından nemli saçlarıma krem sürerek sekillendirdim. Omzumun aşağısına biten siyah saçlarımı seviyordum. Asi bir hava katıyordu bana. Kendime göz kırparak ufak bir makyaj yaparak telefonumu alarak odamdan çıktım. Kimsenin olmadığı koridordan geçerken merdivenlerden indim.
Salona girdiğimde kahvaltı saati olduğu için herkes buradaydı.
Bakmayın herkes dediğime. Selda teyzem yani Eftal'in teyzesi benimde annemin arkadaşıydı. Her neyse masanın başında oturan Selda teyzeye gülümsediğimde çaprazda oturan Nastasya'yı görmemle moralim bozuldu.
''Günaydın Nevacığım. Hemen gel kahvaltını yap.'' Diyen Selda teyzemle bakışlar bana döndü ama ben onlara dönmeden başımı çevirdim. Her zamanki yerime Eftal'in çaprazına oturdum.
''Günaydın Selda teyze.'' Gülümseyerek telefonumu tabağımın yanına koydum. Azar azar kahvaltılıklardan tabağına koyarken Selda teyzenin bana yönelttiği soruyla ona döndüm.
''Nevacığım annenle konuştum tatlım bugün.'' Dedi tatlı sesiyle ama ciddi bakışları önemli bir şey diyeceğini gösteriyordu. ''Annenle hiç konuşmamışsın kızım. Telefonlarına da ulaşamıyormuş.'' Elimdeki çatal usulca tabağın kenarına düşerken kafamı kaldırarak karşımdaki adama baktım. Kusursuz bir dikkatli kahvaltısını yapıyordu. Bakışlarımın ağırlığını hissetdede bakamdı bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHIN KEFARETİ + 18
Teen Fictionİçimdeki yaramaz arzu onu ve beni günaha davet ediyordu. Tutku bedenime kor bir ateş gibi hançerlenmişti. "Öyle söyleme.'' Dedim bir anda. Acıyordu canım görmüyor muydu. Beni görmezden gelerek hayatımı mahvediyordu, başka kadına değen gözleri beni h...