1.4

3.9K 215 30
                                    


Ateş'in ateşini iki saatin sonunda düşürebilmiştik. Şimdi o içerde uzan ısrarlarıma karşı oturuyordu. İyiydi, yanaklarında kızarıklık gitmişti ve gözlerine az da olsa can gelmişti. Ben de mutfakta ona ıhlamur yapıyordum. 

Bu adamın evinde neden ıhlamur vardı? Hiç bekar evine de benzemiyordu, kadın eli değmiş gibiydi. Etraf gayet topluydu ve mutfağı çok düzenliydi, düzeni seviyordu sanırım. Benim aksime.

Ihlamurun altını kapatıp iki bardak doldurdum. Tam o sırada mutfağın kapısında bir kımıldanma oldu. Ateş olduğunu düşünerek yüzümdeki gülümsemeyle kapıya doğru döndüm. Gördüğüm köpekle yüzümdeki gülümseme donarken içimi korku kaplamıştı.

Hiç iyi bakmıyordu bu köpek! Dişlerini mi gösterdi o?

Ben tezgaha sinmiş hareket edemiyorken köpek üzerime atılmaya kalkışınca gözlerimi yumup ellerimi önümde siper ettim.

"DUR!" 

Can havliyle bağırdım ama işe yarayacağını sanmıyordum. Ateş' e kavuşayım derken Ateş'in köpeği sayesinde Allah'ıma kavuşacaktım. 

Hala olduğum yerde gözlerim kapalıyken hiç bir yerimde acı hissetmiyordum. Tek gözümü açıp köpeğe baktığımda olduğu yerde bana bakıyordu. Dur dedim diye mi durmuştu bu? 

"Otur bakayım." 

Köpek verdiğim komutla oturunca gözlerim bu sefer şaşkınlıkla sonuna kadar açılmıştı.

"Sen beni anlıyor musun? Nasıl ya ben insanca aman türkçe konuşuyorum nasıl anlıyorsun sen beni?" 

"Selin bana 'havlama kızım anlamıyorum' derken ciddi miydi yoksa? Ben şaka yapıyor sanmıştım." 

Dur ya hemen şey yapmayalım ilk önce test edelim.

"Pişt geri git bakayım." 

Köpek kalkıp iki adım geri gidince ağlayacak gibi oldum.

"Nasıl ya ben köpekçe mi biliyorum şimdi? ANLAMASANA BENİ NİYE ANLIYORSUN?" 

Ağlamaklı çıkan sesimle köpeğe doğru isyan etmiştim ama kahkaha sesini duyunca kafamı kaldırıp eli karnında katıla katıla gülen Ateş'i görmem bir oldu. 

"Ateş ne gülüyorsun ya, yiyecekti beni!" 

Kaşlarımı çatıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Az daha üzerime gelseler ağlayacaktım.

"Sen köpekçe biliyormuşsun ya 'yeme beni' dersin o da yemez." 

Kahkalarının arasında zoraki söylediği cümleyle ağzım açık kalmıştı. O onu duymuş muydu ya?

"Ama anladı beni, ya gülmesene!"

Daha çok gülünce yanına gitmek istedim ama sevimli köpek bana tekrar dişlerini gösterince adımımı geri çektim. Madem dilimden anlıyordu o zaman bunu kullanalım değil mi?

"İçeri git bakayım sen biz babanla bir şey konuşacağız!"

Köpek arkasını dönüp mutfaktan ayrılınca şaşkınlığımı koruyordum. Elimle köpeği işaret ederek Ateş'e uzaylı görmüşüm gibi anlatmaya başladım. 

"Bak gördün mü? Nasıl anladı hemen ben seline git dediğimde bile üçüncü de zor anlıyor." 

Ateş telaşlı halimle kahkahasını kesmişti fakat  eğlenen yüz ifedesini koruyordu.  

"Ahu cidden köpekçe bilme ihtimalinden önce köpeğin eğitimli olduğu aklına gelmedi mi?"

Anlık şok yaşarken utancımdan kulaklarımın kızardığını hissediyordum. Gerçekten Ateş'in köpeği olduğunu biliyordum eğitimli olacaktı tabi ne bekliyordum ki? Hep Selin yüzündendi bunun hesabını ona kesecektim. Görürdü o!

"Ne bileyim Beyaz Nuri'm can havliyle onu mu aklıma geldi." 

"Aslında pek misafir sevmez ve kimsenin sözünü dinlemez!" 

Bana köpekçe biliyorsun mu demek istiyordu o? Gözlerimi kısıp tam bağırmak için kendimi hazırlamıştım ki Ateş elini kaldırıp beni susturdu.

"Hemen değişmesin yüzün seni sevdi demek istiyorum."

Yüzüm hemen değişirken kocaman gülümsemiştim. 

"Ihlamurlarımız soğudu ben tazeleyip geleyim." 

Kafa sallayıp mutfaktan çıkarken ben de yüzümdeki gülümsemeyle ıhlamurların yenisini dolduruyordum. 

Ateş'in yanına oturduğumda sehpayı önümüze çektim, ıhlamurları da üzerine bıraktım. 

"Teşekkür ederim, eline sağlık."

"Afiyet olsun."

Ihlamurları bitirdiğimizde ben gitmek için ayaklanmıştım.

"Gidiyor musun?" 

Kafamı hafifçe salladım.

"Artık gideyim, çorbayı fazla yapmıştım acıktığında onu yiyebilirsin. Bir de çorba yaparım diye tavukta almıştım onu haşladım. Nasıl seversin bilmiyorum ama onu da yiyebilirsin."

"Teşekkür ederim Ahu her şey için." 

"Ne demek yiğidim sen yeter ki iyileş."

"Sayende iyileştim." 

Dudaklarım iki yana kıvrılınca onunkiler de kıvrılmıştı. Bir anda ayalanınca ne yaptığını anlayamadım.

"Seni bırakayım." 

"Saçmalama hastasın sen ben giderim."

"Olmaz Ahu ben bırakırım seni!"

"Ateşşş olmaz dedim." 

Aklıma gelen fikirle muzipçe gülümsedim. 

"Hem sözün olsun beni başka zaman evime bırakabilirsin."

Anlaştığımızda vedalaşıp ayrıldım evinden. Umarım yarına daha iyi olurdu.




Beyaz Nuri'm/Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin