2.4

3.9K 190 52
                                    


"İstersen bir ömür tutabilirim."

Ellerimi bırakıp elini tekrar belime atmıştı. Ben bu eli sevdim ya sürekli belimde durabilir.

Arabaya doğru yürürken yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle konuşuyordu.

"Bana sürekli evlilik teklifi ediyorsun, fark etmiyorum sanma."

Ona inanamaz gözlerle baktım ama hiç bana bakmıyordu.

"Bir zahmet! Fark etmemen için ekstra aptal olduğunu düşünürdüm."

"Annem beni sana vermez."

"Beni reddedecek kayınvalide daha doğmadı."

"Benim şartlarım var."

"Kabul."

"Daha duymadın."

"Elini sıcak sudan soğuk suya sokmam."

"Evlenmeden önce hep böyle derler."

"Oğlum ben başka kızlara benzemem."

"Klişe bu inanmıyorum."

"Seni krallar gibi yaşatırım diyorum."

"Bana mango aromalı avokado süslemeli içi meyveli dışı çikolatalı kurabiyeden hallice keke yakın dört katlı pasta da yapacak mısın?"

Dedikleriyle ağzım açılırken oynadığımız oyuna devam ettim.

"Ananın evinde de mi ondan yiyordun?"

Küskün edasıyla kaşlarını çatıp omuz siltki.

"Bak işte ben demiştim. Sen şimdiden böyleysen ohoo."

"Yav sen gel bir evet de ben sana beş katlı o abuk subuk pastadan da yaparım."

"Pastama abuk subuk deme."

"Tamam demiyorum, evleniyor muyuz?"

"Yaşım küçük."

Göz devirirken benim için açtığı kapıdan içeri girdim. Arabaya biner binmez cevabını yapıştırdım.

"Yuh! 31 yaşındasın?"

Kısık gözleriyle tehtidvâri şekilde bakmaya başladı.

"Sen bana yaşlı mı diyorsun?"

"Gençte sayılmazsın şimdi."

"Evlenirsek sen beni huzurevine bırakırsın."

"Bu yakışıklılıkla seni oraya almazlar."

"Öyle bir kural mı var?"

"Ben koydum."

Tebessümünü saklamadan arabayı çalıştırdı. Ama benim susmaya niyetim yoktu.

Şakayla karışık ben buradan yürürdüm.

Keşke evimin konumunu istediğinde nikah dairesinin konumunu atsaydım!

Neyse bir dahakine artık!

"Ee ne diyorsun?"

"Neye?"

"Mükemmel teklifine."

"Ben zor bir erkeğim beni böyle  kandırabileceğini mi sanıyorsun? Hem daha şartlarım bitmedi."

"Ne istiyorsun?"

"Evlilik teklifi."

"Ettim ya!"

"Uçakta istiyorum. Hep hayalimdi."

"Oldu sen şimdi tektaşta istersin."

"Beştaş!"

"Neee?"

"Karatsız sevmiyorum haberin olsun."

"Önemli olan maneviyat değil mi Beyaz Nuri'm niye böyle yapıyorsun?"

"Maneviyat kısmı uçakta olması."

"Ha o maneviyat yani. Asla maddi değil!"

"Tabiki! Hayalim sonuçta maneviyata giriyor."

Suratı gayet ciddiydi ve ben de bir anlık muhabbetin saçmalığını unutup uçağı nasıl ayarlayacağımı düşünüyordum. Acun'a yalvarıp kendimi acındırsam? Ya da Melisa'yla arkadaş olup ikna edebilirim. Ulan kız yerinde durmuyor ki nerede bulacağım onu?

"Ne o gözün korktu gibi beni istemiyor musun yoksa?"

"Acun'un numarasını nereden bulabilirim?"

"Acun mu o kim?"

Göz devirip 'sen ciddi misin' bakışları attım ama araba sürdüğü için göremedi.

"Acun Ilıcalı."

"Ne yapacaksın numarasını?"

"Bir kaç saatliğine uçağını rica edeceğim."

Ateş'in kahkaha atmasıyla ben de bir an yaptığımız muhabbeti farkına varmıştım.

Farkında olmadan tuttuğum nefesi yavaşça geri bıraktım.

BİR AN KARATLI YÜZÜĞÜ ALMAK İÇİN BABAMI DOLANDIRIP EVİNİ SATMAYI DÜŞÜNDÜM!

"İyi ki kız değilsin, tefecilere bulaşmama gerek kalmayacak!"

Ciddiyetle karışık söylediğim şeye bir kahkaha daha atmıştı.

"Niye erkekler evlenme teklifi hayali kuramaz mı?"

"Aman aman doktorum beyim lütfen! Bir an yıllarca biriktirdiği parasını bir günde  kumarda kaybetmiş amcalar gibi 'ben şimdi parayı nerden bulacağım' depresyonuna girdim."

"Beş dakika öncesine kadar evlenmeyi ne çok istiyordun halbuki. Şimdi yüzünün haline bak."

"Hala istekliyim, nasıl olsa teklifi sen edeceksin."

"Eminsin yani."

"Eminim."

Hava karanlığından sıyrılmaya başladığında biz de beni aldığı sokağın başına gelmiştik. Ateş arabayı durdurduğunda ikimizde sessizce birbirimize bakıyorduk.

Sanırım az daha böyle durursam 'davet mi bekliyon insene aşağı" deyip beni kovabilirdi. Bunu istemezdik değil mi?

"Teşekkür ederim."

"Ben de."

"Sen için teşekkür ediyorsun?"

"Sen ne için teşekkür ettiysen."

"Ben ne için teşekkür ettim?"

"Ben ne için teşekkür ettiysem."

"Sen ne iç..."

"Ahu! Dur güzelim yeter."

Dediği şeyin güzelliğine mest olup başımı koltuğa yasladım ve kocaman sırıttım.

"Yaaa güzelin miyim gerçekten?"

O da benim gibi başını koltuğa yaslayıp yandan bir şekilde gülümsedi.

"Güzelimsin."










Beyaz Nuri'm/Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin