Leyla
Tunahan'a söylememiştim ama birileri bizi takip ediyordu. O Esra ablaları eve bırakmak için yola çıktığında ben eve uğrayacağımı söylemiştim. Sokakta yürürken birden bir şey olmuştu.Şimdi ise kendimi ilk bulduğum mağazanın tuvaletine atmıştım.Bu adamlar Ankara'da Efecan'ı takip eden adamlardı. Efecan bana onlardan bahsetmişti. Duru'yu vuracağımız zamanlardı. Beni hala onun deli sevgilisi sanıyorlardı bu adamlar bence.Bir ara benimle uğraşmak için peşime takılmışlardı. Şimdi yine peşime takılmaları beni şaşırtmıştı. Onlardan kurtulduğumuzu düşünüyordum. Benden ne istiyorlardı acaba? Belime yerleştirdiğim silahımın üstünü tişörtümle iyice kapatırken aynada kendime baktım. Günlerdir kendime neredeyse hiç bakmıyordum. Kan çanağına dönmüş gözler yağlanmış saçlar. Makyajım bile akmış gitmişti.Yüzüme soğuk su çarparken bu peşimdeki adamlarla ne yapacağımı düşünüyordum.
Efecan bazı şeyleri net anlatmadan çekip gitmişti hayatımızdan. Kalbim zaten yorgunken şimdi tekrar bir şeylerle mücadele etmek beni gerçekten yormaya başlamıştı. Saçlarımı tekrar at kuyruğu yapıp toplarken bir şeyler düşünmeye çalıştım.
Tuvaletten çıkarken birden boynumda bir kol hissettim. Boğazımı sıkan nefes almamı zorlaştıran güçlü bir kuvvet beni sürüklemeye başlamıştı. Ağzım iğrenç bir bez yumağıyla kapatılmış nefes almakta zorlanıyorumdur.Birden erkekler tuvaletinde bulmuştum kendimi.
" Efecan nerde!" birisi bana bağırırken ben hala debeleniyordum.
" Sakın bağırayım deme şimdi ağzındakini çıkaracağım." adam alnıma bir silah dayarken aynadan onun yüzünü seçebilmiştim. Orta yaşlarda esmer heybetli hafif kel bir adam beni sımsıkı tutuyordu.Bu adamı tanımıyordum. Daha önce hiç görmemiştim.Ağzımdakini yavaşça çıkarırken nefes almak için öksürmeye başlamıştım.
" Öldü..." öksürürken derin derin nefes almaya çalışıyordum.
" Yalan söyleme! O piç çocuğu bulursam ağzına sıçacağım. Ya da bu deli sevgilisi elimde kalır." o böyle kendinden emin bir şekilde konuşunca önce bir kahkaha attım sonra gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Ani bir hareketle adama dirsek geçirip elindeki silahı alıp alnına dayamıştım.
" Öldü diyorum gerizekalı adam! Öldü! Hep siz bu pislikler yüzünden öldü!" konuşurken ağlamamı durduramıyordum. Tetiği çektiğimde aklıma Efecan'ın sözleri gelmişti.
-Eğer biri seni tehdit ederse iki seçeneğin var Leyla. Bir ya kaçarsın. İki ya karşındakini yaralı bırakırsın. Sakın öldürme. - Yine kalbi yumuşaktı.
Ama bu adam o kadar ölümü hak ediyordu ki kelimelerle tarif edemezdim.
" Onu neden arıyorsun!" bağırırken tuvaletin birinden bir adam çıkmış ikimize şaşkın şakın bakarken eli telefona gitmişti.
" Sakın birini arama yoksa bu silahı o değil sen kafana yersin!" öyle bir bağırmıştım ki adam birden üzerime doğru gelmeye başlayınca beni boğmaya çalışan heybetli adamın ayağına sıkıvermiştim.Herkes bir anda olduğu yerde durmuş bir kaç saniye sonra adam acıyla inlerken tuvaletten fırlayıp hızla koşmaya başlamıştım. Ben koşarken önümü bile görmüyordum neredeyse. Elimdeki silahın elimde olduğunu unutmuş bir an aklıma gelince onu bir yandan bir yerlerime sokuşturmaya başlamıştım. Koşarken bir yandan elimle telefonumu arıyordum.
Arkamdaki pisliği temizleyecek kişiyi aramam gerekiyordu. Soluk soluğa kalınca uzun zamandır koşmadığımı fark etmiştim. Sonunda telefonuma ulaşıp Kerem'i aramayı başardığımda bir ara sokak bulup köşeyi dönmüştüm. Durduğumda alnımdan terler boşalıyordu.